Van Denizi, şehrin mavisi, zamanın ötesinden gelen bir miras. Yüzyıllardır bu toprağın tanığı, hikayelerin, efsanelerin beşiği. Ancak son yıllarda Van Denizi, yalnızca doğal güzelliklerinin ve benzersiz biyolojik çeşitliliğinin değil, aynı zamanda karşı karşıya kaldığı çevresel sorunların da merkezinde.


Ayşe Ergün Van Gölü (4)Yıllar boyunca, insan eliyle yapılan müdahaleler, Van Denizi'ni ve onun eşsiz sakinlerini, özellikle de nadide inci kefal balığını tehdit eder hale getirdi. Göl, çevresel dengesizliklerin, ihmalkarlık ve yolsuzlukların kurbanı oldu. Ancak doğa, umutsuzluk içinde bize umut ışıkları yollar: Bu yıl, şehrin son 20 yılın en yağışlı Mart ayını yaşamasıyla gölden denize dönüşen Van'ın su seviyesinde belirgin bir artış oldu. Doğa, kendi kendine iyileşme gücünü bir kez daha gösterdi.

Ayşe Ergün Van Gölü (3)

Ne var ki, bu iyileşme, gölün kalbine saplanmış derin yaraları kapatmaya yetmez. Sahil Yolu'ndaki kıyı kanununu ihlal eden yapılaşmalar, gölden denize dönüşen Van'ın masmavi sularının içinde beliren sarı kirler... Bu görüntüler, Van Denizi'nin çığlığını duyuruyor. Başta yosun olduğunu düşündüğüm bu kirlerin, aslında şehrin lağım sularından kaynaklandığını öğrendiğimde şok oldum. 2018'de büyük umutlarla açılan biyolojik arıtma tesisi ise çalışmıyor.

Kayyım yönetimlerinin Van Denizi'nin kıyısına döktüğü molozlar, bu tahribatın sadece bir parçası. Görünen o ki, bizim denizimiz, bizim şehrimiz, bilerek ve isteyerek kirletildi. Talan ve yolsuzluk, bu sorunların altında yatan acı gerçek.

Ayşe Ergün Van Gölü (1)

Ancak, umutsuzluğa kapılmak yerine, bu durum bizi harekete geçirmeli. Van Denizi'ni koruma ve onarım çalışmalarında, üzerimize düşeni yapmakla kalmayıp, daha fazlasını yapmalıyız. Van Denizi ve inci kefal balığı için, gölden denize dönüşen bu büyüleyici mavilik etrafında kenetlenmeli, denizimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmak için birlikte çalışmalıyız. Bizim denizimiz, bizim mirasımız; onu korumak, onarmak ve onun sesini duyurmak, hepimizin sorumluluğudur.

Van Denizi'nin çığlığı, sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir toplumsal çağrıdır. Doğanın bize sunduğu bu umut ışığıyla, geleceğe daha yeşil, daha temiz, daha umutlu bir dünya bırakmak için şimdi harekete geçme zamanı.

Ayşe Ergün Van Gölü (6) Kopya

Van Denizi'nin çığlığını duyuran, zamanın ve doğanın şahidi bu kıymetli mavi yüzey, aslında dünyamızın küçük bir yansımasıdır. Yaşadığımız yerkürenin oluşumu ve evrimi, milyonlarca yıllık bir süreci kapsar. Bu evrimsel yolculukta, insanın doğa ile olan ilişkisi de farklı safhalardan geçmiştir. Başlangıçta doğa karşısında çaresiz ve tamamen bağımlı olan insan, zamanla doğayı şekillendirme ve onun üzerinde egemen olma yolunda ilerlemiştir. Ancak bu egemenlik, zamanla doğanın dengesini bozacak ve sonuçta insanı da olumsuz etkileyecek bir noktaya ulaşmıştır.

Van Denizi ve inci kefal balığının hikayesi, insanın doğa üzerindeki bu egemenliğinin ve müdahalesinin somut bir örneğidir. Gölün su seviyesindeki artış ve yaşanan çevresel sorunlar, yeryüzündeki evrimsel süreçlerle ve insan-çevre ilişkisiyle paralellik gösterir. Günümüzde yaşanan ekolojik krizler, insanlığın bu evrimsel yolculuğunun sürdürülebilir olmadığını gözler önüne sermektedir.

Inci Kefali Aa 1539443Inci Kefali Aa 1539443

Doğal kaynakların aşırı tüketimi, çevrenin kirletilmesi ve ekolojik dengenin bozulması, insanlığın kendi varoluşunu tehdit eder bir hal almıştır. Van Denizi'nin çevresel sorunları, aslında küresel bir sorunun mikro ölçekteki yansımasıdır. İnsan merkezli çevre anlayışından doğa merkezli bir anlayışa geçiş yapmanın zamanı gelmiştir. Bu geçiş, yalnızca teknolojik çözümler veya yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda insanın doğaya olan bakış açısının ve onunla kurduğu ilişkinin temelden değişimiyle mümkün olacaktır.

Doğa ve insan arasındaki ilişkinin dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde yeniden kurulabilmesi için, bütüncül bir yaklaşım benimsememiz gerekmektedir. Bu yaklaşım, ekolojik bütünlüğü, çevresel sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğunu içermelidir. Van Denizi'nin ve onun eşsiz doğal güzelliklerinin korunması, bu geniş çerçevede ele alındığında, sadece Van için değil, tüm dünya için önem taşımaktadır.

Ayşe Ergün Van Gölü (6)

Sonuç olarak, Van Denizi'nin çığlığı, bize doğa ile barışık, dengeli ve sürdürülebilir bir ilişki kurmanın hayati önemini hatırlatmaktadır. Bu ilişki, sadece Van Denizi'nin değil, tüm dünyanın geleceği için kritik bir öneme sahiptir. İnsanlık olarak doğayla uyum içinde yaşamanın yollarını bulmak ve bu yolu kararlılıkla yürümek, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.