Resmi Gazete’nin 2 Ağustos tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, vatandaşın sırtındaki yükü daha da artırıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 28 Temmuz’da kabul edilen bu düzenleme, emekli aylığını 12 bin 500 liraya çıkarsa da yurt dışı çıkış harcını 500 TL'ye yükselterek vatandaşın özgürlüğünü kısıtlıyor.

Vergi Yükünden Kim Kazanıyor?

Bu kanunla birlikte, kamu idareleri ve bağlı döner sermaye işletmeleri için "Borcu yoktur" belgesi aranmasına yönelik bir yetki, Hazine ve Maliye Bakanı’na veriliyor. Ancak bu belgeler, vatandaşın daha da zor durumda kalmasına neden olabilirken, asıl hedefin kim olduğu belirsiz kalıyor. Mahkeme kararları ve icra emirleri karşısında vatandaşın eli kolu bağlanıyor.

Teknogirişimciler için Kısmi Vergi Muafiyeti

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenen kriterlere göre, teknogirişim şirketleri tarafından verilen pay senetleri gelir vergisinden muaf tutulacak. Ancak bu muafiyet, işçinin alım gücünü artırmadığı gibi, adaletli bir vergi dağılımı sağlanamadığı sürece işvereni daha fazla zengin etmeye yönelik bir adım olmaktan öteye gidemiyor.

Hasılatta %20 Fark Tespitine Dikkat!

Yeni düzenlemeyle, mükelleflerin hasılat tutarlarının tespitinde %20'den fazla fark varsa izah istenecektir. Ancak bu uygulama, denetim süreçlerinin adil ve şeffaf yapılmaması durumunda, vatandaşın üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir. Bu, birçok mükellef için korkutucu bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

Teminat Düzenlemesi ve Vergi İstisnaları

Yeni yasayla, teminat uygulamasında üst sınır, sahte belgelerde yer alan tutarın %10'u olarak belirlenirken, bu değişikliğin kimlerin lehine işlediği sorgulanmalıdır. Elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarına getirilen bildirim yükümlülüğü, kayıt dışı ekonomiyle mücadele amacı taşısa da, dijital dünya üzerindeki kontrol mekanizmalarının ne kadar adil çalıştığı sorgulanabilir.

Yeni Cezalar ve Sigorta Kolları

Düzenlemeyle Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu kapsamındaki cezalar yeniden belirleniyor. Bu düzenlemelerin, günlük yaşamda vatandaşın daha fazla zorluk çekmesine neden olacağı endişesi bulunuyor. Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı %2,25 olarak belirlenirken, Cumhurbaşkanı’na bu oranı değiştirme yetkisi veriliyor. Bu yetki, daha fazla vatandaşın sosyal güvencelerden mahrum kalmasına neden olabilir.

AKP'li Abdullah Güler'den Emeklilik ve Çalışma Süresi Açıklamaları AKP'li Abdullah Güler'den Emeklilik ve Çalışma Süresi Açıklamaları

Emeklilerin Ekonomisi Daha Çok Zorlanacak

Emekli maaşları 12 bin 500 liraya yükseltilirken, eski bir iş yerinde çalışmaya devam edenler için sağlanan sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması, emeklilerin ekonomisini daha da zorlayacak bir adım gibi görünüyor. Emeklilerin yaşam koşullarını iyileştirecek bir adalet mekanizması yerine, daha fazla yük bindirilmiş gibi duruyor.

ÖTV Düzenlemeleri ve Yeni Vergi İstisnaları

Ulusal güvenlik kuruluşlarının ithalatlarında oluşan ÖTV farklılıkları giderilirken, tütün mamullerinden alınan maktu vergi tutarlarının düzenlenmesi, adaletli bir vergi dağılımını sorgulatıyor. Bu düzenlemeler, halkın üzerindeki vergi yükünü azaltmak yerine, daha fazla adaletsizliğe yol açabilir.

Yurt Dışı Çıkış Harcı Yükseldi

Yurt dışına çıkış harcı 500 TL’ye yükseltilirken, bu artışın sadece vatandaşın özgürlüğünü kısıtlamakla kalmadığı, aynı zamanda ekonomik yükü daha da ağırlaştırdığı görülüyor. Bu artışın hangi ekonomik gerekçelerle yapıldığı, vatandaşın anlayamayacağı bir muammaya dönüşüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Vergilemede adaleti ve etkinliği artırmayı, kayıt dışı ekonomiyle mücadeleyi hedefleyen bu yasa, vatandaşlarımıza yük getirmiyor" dese de, günlük yaşamda vatandaşın sırtına binen yük daha da artıyor. Adaletli bir vergi sistemi yerine, daha fazla yük getiren bu düzenlemeler, halkın sırtındaki yükü daha da ağırlaştırıyor.

Gerçekten Adaletli mi?

Yurt içi asgari kurumlar vergisi ve diğer vergi düzenlemeleri, büyük işletmeler ve holdingler için daha fazla kazanç sağlarken, küçük işletmeler ve bireysel girişimciler üzerinde daha fazla baskı oluşturuyor. Bu düzenlemeler, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirirken, adaletli bir ekonomi anlayışından uzaklaşıldığını gösteriyor. 

Editör: İdris YILMAZ