Kadınlar Şiddete ve Cezasızlığa Karşı Ayakta
Türkiye’de kadın cinayetleri her geçen gün artarken, kadınlar bu duruma karşı tepkilerini daha yüksek sesle dile getirmeye devam ediyor. JINNEWS’in yayınladığı şiddet çetelesine göre, yalnızca Eylül ayında 30 kadın öldürüldü, 15 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. İstanbul’da 4 Ekim’de İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in Semih Çelik tarafından vahşice katledilmesi, Amed ve Wan’da kaybolan kadınların cansız bedenlerinin bulunması, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ulaştığı vahim boyutları bir kez daha gözler önüne serdi. Kadınlar, yaşanan bu katliamlar karşısında güvensizliklerini dile getirerek özsavunmanın ve örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekti.
“Kendimi Güvende Hissetmiyorum”
Kadın cinayetlerinin arttığı bir dönemde kendini güvende hissetmediğini belirten aşçı İlknur Çınar, mevcut şartlarda kadınların korunmadığını vurguladı. Çınar, “Kendimi güvende hissetmiyorum. Kadınlar sokakta korkarak yürümek zorunda değil. Bu ülkede kadınlara karşı büyük haksızlık yapılıyor. Devletin artık bu konuda adım atması gerekiyor,” diyerek, kadınları koruyan etkin yasaların devreye sokulmasını talep etti.
“Cezasızlık Politikası Şiddeti Körüklüyor”
Emekli öğretmen Kamuran Öztürk, kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yönelik şiddetin cezasızlık politikaları nedeniyle artarak devam ettiğini ifade etti. Öztürk, “Sorumlular arkaları kollandığı için cezalandırılmıyor. Kadınlar olarak bir araya gelmemiz ve birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Kadınlar yönetse dünya çok daha güzel olur,” dedi.
“Kadınlar Olmadan Değişim Olmaz”
Kadına yönelik şiddete karşı yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten İlknur Kotan, her gün kadın cinayetleri haberleriyle uyanmanın toplumda büyük bir güvensizlik yarattığını ifade etti. Kotan, “Artık sokakta yürüyemez hale geldik. Bir şeyler yapılmalı. Kadın olmadan toplumda hiçbir değişim gerçekleşemez,” diyerek, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
“Bu Suçlar Bireysel Değil, Sistematik”
Araştırmacı Derya Koca, kadın cinayetlerinin devlet tarafından desteklenen sistematik bir sorun olduğunu belirtti. Koca, “Kadına yönelik şiddet ve suçlar bireysel değil, organize bir şekilde işleniyor. Yargı tarafından cesaretlendiriliyor. Bu rejimi değiştirmeden kadına yönelik şiddeti durdurmak mümkün değil. Rojin’in ölümü intihar olarak gösterilmek isteniyor, ancak kadınlar sokaklara çıkarak en güzel cevabı verdiler. Israrla bu mücadeleye devam etmeliyiz,” diye konuştu.
“İstanbul Sözleşmesi’ni Geri İstiyoruz”
Kadına yönelik şiddetin durdurulması için İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi gerektiğini savunan Nilgün Uyanık, “Kadınlar değişimi sağlar. İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesini istiyoruz. Kadınların yarattığı değişim ülkede her zaman bir yenilik başlatmıştır,” ifadelerini kullandı.
“Kadınlar Kendilerini Savunmalı”
Bir hafta içinde 11 kadının öldürüldüğünü hatırlatan Göksu Gökoğlu, Türkiye’de kadınların en çok şiddet gördüğü ülkelerden biri olduğunu belirtti. Gökoğlu, “Kadınlar kendilerini savunmaktan çekinmemeli. Şiddete karşı direnmeli ve örgütlü bir şekilde mücadele etmeli. Kadınlar dünyayı değiştirebilir,” diyerek, özsavunmanın önemine dikkat çekti.
Sonuç: Kadınlar Mücadeleye Kararlı
Kadına yönelik şiddetin her geçen gün artması karşısında kadınlar seslerini daha güçlü bir şekilde duyuruyor. İstanbul Sözleşmesi’nin geri getirilmesi, faillerin cezalandırılması ve şiddete karşı mücadelede örgütlü hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan kadınlar, dayanışma içinde yeni bir yaşamı inşa etme kararlılığını dile getiriyor. Kadınlar, “Dünyayı ancak kadınlar değiştirir” sloganıyla, toplumda köklü bir değişim talep ediyor.