Bölge

Adalet Bakanlığı, Diyarbakır Barosu Üyeleri Hakkında Soruşturma İzni Talebini Reddetti

ANKARA– Adalet Bakanlığı, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki operasyonlarına yönelik "Her koşulda barışı savunmalıyız" başlıklı bildiriyi imzalayan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeleri hakkında savcılığın soruşturma izni talebini reddetti.

Abone Ol

Baroların Tepkisi ve Soruşturma Süreci
Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya yönelik 20 Kasım 2022'de başlattığı Pençe-Kılıç Harekatı’na karşı Diyarbakır, Ağrı, Bingöl, Tunceli, Mardin, Hakkari, Şanlıurfa, Van, Siirt, Muş, Batman ve Şırnak baroları "Her koşulda barışı savunmalıyız" başlıklı bir bildiri yayımladı. Bu bildirinin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 baro hakkında TCK'nın 301'inci maddesinde düzenlenen "Türk milletini, devletini, meclisi, hükümeti, devletin yargı organlarını alenen aşağılamak" suçundan inceleme başlattı.

 Adalet Bakanlığı'nın Kararı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 baro hakkında görevsizlik kararı verirken, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Dağ, Aydın Özdemir, Cemile Turhallı Balsak, Gevriye Atlı, Mehdi Özdemir, Mehmet Işık, Serdar Özer, Servet Vural, Seyit Rıza Karakaş ve Zuhal Sayılgan Işık hakkında TCK'nın 301'inci maddesinden soruşturma açılması için izin istedi.

Savcılığın soruşturma talebini değerlendiren Adalet Bakanlığı, Avukatlık Kanunu'nda "avukatların mesleki faaliyetlerini" düzenleyen 36'ncı madde ile TCK'nın 301'inci maddesindeki suçlarda, ''bakanlığın izni olmadan soruşturmanın açılmayacağını'' düzenleyen TCK'nın 301/4 kapsamında soruşturma izni talebini reddetti.

Öne Çıkan Noktalar
Bu karar, avukatların mesleki faaliyetlerini koruma altına alarak, ifade özgürlüğü ve mesleki bağımsızlıklarının önemli bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Diyarbakır Barosu üyeleri, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarına karşı barış çağrısı yaparak, hukuki sınırlar içinde görüşlerini dile getirdiklerini belirtti.

Adalet Bakanlığı'nın bu kararı, avukatların mesleki faaliyetlerinin korunması ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması açısından önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu durum, baroların ve avukatların, yasal çerçevede ifade özgürlüğünü kullanma haklarını bir kez daha gündeme getiriyor.