Zilanlı Hesenê Abo, 1940’ta Sarıkamış’ta bir sınır karakolunda askerlik yaparken sürekli olarak kendisine kötü muamele yapan ve yaptığı kötü muamelesinden bıktığı yüzbaşıyı öldürüp arkadaşlarıyla birlikte firar eder. Nişanlısı Gulistan da dahil olmak üzere her şeyini geride bırakarak giden Hesenê Abo’nun hikayesi tam da burada başlar.

AJANS65 TV - Savaştan sonra toparlanma sürecine Türkiye’de, Sarıkamış’ta askerlik yapan Zilanlı Hesenê Abo ve arkadaşlarının en büyük sıkıntıları, sürekli olarak kendilerine kötü muamelede bulunan bir yüzbaşının başlarına musallat olmasıdır. Bir sınır karakolunda görev yapan Hesen, kendisine ve kendisi gibi Kürt olan asker arkadaşlarına sürekli kötü muamelede bulunan yüzbaşı en büyük sorunlarıdır. Her seferinde sudan bahanelerle Hesen’i cezalandıran yüzbaşının en son yapmak istediği, bardağı taşıran son damla olur.

Bahsi geçen Yüzbaşı, Hesen’in önüne kattığı katırın arkasına bir top güllesi bağlayarak, sınırdaki mayın tarlasına sürmüş. Aynı yüzbaşı daha önce de kimi askerleri bu şekilde öldürtmüştü. Kendisine verilen bu son ceza, Heseni geri dönülmez bir yola sokmuştu. Kendisine yapılanları bir türlü kabullenemeyen Hesen, sözkonusu cezaya çarptırılırken, tenha bir yerde kıstırdığı yüzbaşıyı başından vurarak öldürür. Ardından da 3 arkadaşıyla birlikte birliğinden firar eder.

SALDIRIDA BİR ARKADAŞLARINI KAYBEDERLER

Arkadaşları ile firar ettikten sonra kendilerini Aras nehrinin sularına bırakarak suyun karşı kıyısına geçmeye çalışırlar. Kaçma esnasında askerler kendilerine ateş açarlar. Askerlerin kendilerine kurşun yağdırmaları sonucunda bir arkadaşları yaşamını yitirir. Hesenê Abo’nun firarından sonra Zilan’a gerekli bildirimlerde bulunularak Hesen’in firar ettiği bildirilir.

‘TÜRK AJANI’ DİYE İŞKENCEDEN GEÇİRİLEREK SİBİRYA’YA GÖNDERİLİR

Aras Nehri’ni geçen Hesen ve 3 arkadaşı, Ermenistan’daki Sovyet birliklerine teslim olurlar. Ancak beklemedikleri bir durum ile karşılaşırlar. Hesen ve arkadaşları Türk ajanı oldukları şüphesiyle Sovyet ordusu tarafından işkencelere maruz kalırlar. Sonra Sibirya’ya, çalışma kamplarına gönderilirler.

Sibarya’da, çalışma kamplarında kalmak her babayiğidin harcı değildir. Ağır koşullarda çalışan Zilanlı hesen ve arakdaşları zatürreye yakalanırlar. Bir arkadaşları da burada, zatürreden yaşamını yitirir.

KÜRTÇE KONUŞMASI HAYATINI KURTARDI

Hesen ve arkadaşları Sibirya’daki kampta zor koşullarda hayatta kalmaya çalışırlar, üstelik zatürreye yakalanmışlar. Tüm da bu noktada askeri doktorlardan biri, ağır zatürree olan Hesen’in Kürtçe konuştuğunu fark edince Hesen’e, kendisinin de Kürt olduğunu söyleyerek, “Merak etme, senin hayatını kurtaracağım” der. Kürt komutan ve askeri doktor diğer askerlere de, Hesen’e sadece tavuk suyu verilmesi yönünde emir vererek, hayatını kurtarır. Hesen iyileştikten sonra da yine bu Kürt doktorun yardımıyla serbest bırakılır.

NAZİLERE KARŞI CEPHEDE SAVAŞTI

İkinci Dünya Savaşı tüm hızıyla devam etmektedir. Özellikle Sovyetler Birliği ve Nazi Almanya’sı arasında amansız bir savaş devam etmektedir. İyileştikten ve serbest bırakıldıktan sonra Hesen Sovyet ordusuna katılarak, Nazilere karşı savaşmak için cepheye gider. Amansız, ölümüne süren savaşta 7 yılını geride bırakan Hesen, 7 yılın sonunda subaylığa kadar yükselir. 2. Dünya Savaşı bittikten sonra Sovyet vatandaşı olan Hesen’in soyadı Hesen Museyeviç Kerimov olarak değiştirilir.

SAVAŞ SONRASI BUHARA TREN GARINDA BEKÇİ OLUR

Özbekistan’a gidip Buhara’da tren garında bekçi olan Hesen, aynı garda sefer memur olan Lena adında Rus bir kadınla evlenir. Bu evlilikten ikisi erkek üç çocuk sahibi olan Hesen, erkek çocuklarına Bekir ve Cemil, kızına ise Halime ismini koyar. Oğlu Bekir Rus polis servisinde çalışırken mafya ile girdiği bir çatışmada yaşamını yitirir.

Diğer oğlu Cemil ise doktor olur ve bürokrat bir aileye mensup Vinere ile evlenir. Alihan adında bir erkek çocuk sahibi olur. Hesen’in kızı Halime ise garda memur olarak çalışır. Hesen, ömrünü Buhara Tren İstasyonuna adar. Gelini Vinêre Kerimov, Buhara Valisi olduğunda bile Hesen, tren istasyonundaki işini bırakmaz. 2005 yılında 85 yaşına geldiğinde unvanı artık şef olan Hesen, görevinin başında yaşamını yitirir.

YEĞENİ İZİNİ SÜRER VE BULUR

Zilanlı Hesenê Abo yitip gitmiştir! Hiç kuşku yok ki ailesin onun Sovyet topraklarına gittiğini biliyordu, ancak nerede olduğunu, hayatta olup olmadığı konusunda bir bilgi sahibi değildi! Ancak içlerindeki his, Hesen’in hayatta olabileceği ihtimalini her geçen gün güçlendiriyordu! Yıllar sonra 1992 yılında kardeşinin oğlu Mustafa Balıkçı, amcası Hesen’in izini bulmak için Rusya’ya gider. Bir yıllık bir çalışma sonucu amcasının izini Özbekistan’da bulur. 1991 yılında Hesen’nin gelini Vinêre, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a giderken, uçak İstanbul’da yakıt ikmali yapmak için havaalanına iner.

ZİLAN’A YERLEŞTİRİLEN KIRGIZ TÜRKÜ ARACILIĞI İLE İLK BULUŞMA SAĞLANIR

Burada Erciş’in Zilan bölgesine yerleştirilen Kırgız bir mülteci ile karşılaşan Vinêre, kayınpederi Hesen Kerimov’un da Zilanlı olduğunu ve ailesini bulmasını ister. Erciş’e dönen Kırgız vatandaş, Hesen’in yeğeni Mustafa Balıkçı’yı bulur. Bunun üzerine Mustafa Balıkçı Rusya’nın yolunu tutar. Mustafa Balıkçı, amcası Hesen’i bulma serüvenini şöyle anlatıyor: “Babam bana ‘gitme’, 60 yıldır kayıp olan kardeşimi nasıl bulacaksın’ dedi. Kimseyi dinlemedim. Tiflis üzerinden, Ukrayna’ya geçtim. Ukrayna’da çok zorluk çektim. Rusça bilmediğim için kimseyle anlaşamıyordum. Burada 3 Sovyet Kürdü ile karşılaştım. Bana yardımcı oldular. İşlemlerimi onlar halletti. Kazakistan’ı ve Türkmenistan’ı tren ile geçerek,  5 gün 5 gece yol giderek, Özbekistan’a vardım. Hesen amca Buhara tren istasyonunda beni karşıladı. Tıpkı Ali amcama benziyordu. Beni görünce sarsılarak ağladı. Kürtçeyi unutmuş gibiydi. Rusça, Kürtçe, Özbekçe karışımı bir dil kullanıyordu sanki. Zar zor anlaşıyorduk.

GÜLİSTAN’I HİÇ UNUTMAMIŞTI, KÖYE DÖNMEMESİNİN SEBEBİ DE OYMUŞ!

İlk gidişimde bir ay kaldım. Yavaş yavaş Kürtçe konuşmaya başladı. Söylediğine göre 60 yıldır hiç kimse ile doğru dürüst Kürtçe konuşamamıştı.

Hesen askere giderken, çok sevdiği Gülistan ile nişanlanmıştı. Yüzbaşıyı vurup firar ettikten sonra bir dana da kendisinden haber alınamaması sonucunda Aile, Hesen’den umudunu kesmiş, nişanlısı Gülistan’ı kardeşi Abdullah’a nikahlamışlardı. Mustafa yıllar sonra amcasını Özbekistan’da bulunca, Hesen’in ilk sorduğu kişi Gülistan olur. Ona göre amcasının bir daha köye dönmemesinin sebebi de Gulistan’ın kardeşiyle evlendirilmesiymiş. Şunları söylüyor Mustafa: “Amcam Hesen’i 1992 yılında bulduğumda, bana ilk sorduğu kişi Gülistan oldu. Aradan geçen 60 yıl ona Gülistan’ı hiç unutmamıştı. Suçu zaman aşımına uğramasına rağmen, Türkiye’ye gelmek istemedi.”

‘VANGÖLÜ SAHİLİNDE ÖLMEK İSTİYORUM’

Hesenê Abo başka ülkede yaşasa ve orada yaşlansa da aslında memleketini ve köyünü hiçbir zaman unutmamıştı! Hep içinde bir dert olarak kalmıştı yeniden köyüne gelememek ve oraları, Van Gölü’nü tekrardan görememek! Akçıra köyünde, Hesen sıklıkla Van gölü sahilinde ölmek istediğini belirterek, “bedenimin o iki yolun ortasındaki mezarlığa gömülmesini çok isterdim” diye vasiyette bulunsa da 2005 yılında Özbekistan’ın Buhara kentinde yaşamını yitirir ve ebedi mekanı Buhara-yı Şerif Mezarlığı olur.

AİLESİ ZİLAN KATLİAMI SONRASI AKÇIRA KÖYÜNE YERLEŞİR

1930 yılında Zilan bölgesinde yaşanan katliamından sonra Hesen’in ailesi ‘Fılıstan bölgesi’ olarak bilinen daha önce Ermenilerin yaşamış olduğu Bitlis’in Adilcevaz ilçesine bağlı Akçıra köyüne göç eder. Akçıra, sahilden Van gölüne doğru sokulan yarımada konumunda bir köydür. Oniki çocuklu ailenin beşinci çocuğu olan Hesen, askere gitmeden önce Gülistan ile nişanlanır. 1940’lı yıllarda askere giden Hesen, bir daha köyüne dönemez. Nişanlısı Gülistan ise yıllarca Hesen’in yolunu gözler…

(Haber: Sedat Ulugana)

Editör: İdris YILMAZ