28 Mayıs’ta sandığa gidip gitmeyeceklerine ilişkin bu karar vereceklerini belirten Yeşil Sol Parti ve HDP, düzenledikleri basın toplantısında ikinci turda eksiksiz sandığa gideceklerini söylediler.
AJANS65 TV - HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün ve İbrahim Akın, HDP Genel Merkezi’nde ikinci tura ilişkin tutumlarını açıkladılar.
Kılıçdaroğlu-Özdağ görüşmesi sonrasında basına düşen ‘mutabak’ metnine ilişkin tepkilerini açıklayan Şeyil sol Parti/HDP bir açıklama yapmış, ayrıntılı açıklamayı da bu gün yapacaklarını belirtmişlerdi. Bu gün HDP Yeşil Sol Parti Eş başkanları düzenlediklerin basın toplantısında ilkin HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu. Buldan, "Göçmen veya mültecilerin siyasi çıkarların malzemesi haline getirmek yanlıştır. 14 Mayıs seçimlerinde demokratik değişim talebi sahiplenilmiş ve talep sandığa yansımıştır. Milyonlarca oy daha çok demokrasi talebi için. Hedef özgür demokratik ve adaletli bir rejim inşa etmektir. Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir. 28 Mayıs'ta umudumuzu büyütüyoruz. Bizler inanıyoruz sizler de inanın" dedi.
Buldan yaptığı açıklamada, “28 Mayıs’ta önümüzdeki yılları sonuçları itibariyle şekillendirecek bir seçime giriyoruz. 21 yıl boyunca aşama aşama tek adama bağlı bir sistem inşa eden totaliter, mutlak iktidar yanlısı bir anlayış ve yapıyla karşı karşıyayız. İşte bu yüzden 28 Mayıs seçimi sisteme yönelik demokratik değişimden yana olanlarla bu tekçi rejimi sürdürmek isteyenler arasında bir referandum olma özelliğine sahiptir” dedi.
Değişim direncini kıran, sömüren, sönümlendiren veya oyalayan hiçbir siyasi anlayışının doğru bulunmadığı belirtilen açıklamada, bu tür yaklaşımlara karşı demokratik mücadelenin sürdürüleceği kaydedildi.
Kılıçdaroğlu ve Özdağ arasındaki protokole de değinen Buldan, “Zafer Partisi ve CHP arasında imzalanan protokolü de bu minvalde değerlendirdik ve eleştirilerimizi de kamuoyuyla paylaştık. Mücadelemizin ve Üçüncü Yol politikamızın temel hedefi, devletin ve toplumun imkanlarına bir avuç rantçının çökmesini engellemek ve sistemi yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini, toplumsal adaleti, demokrasiyi önceleyen bir evrensel standarda kavuşturmaktır. Bizi tavizsiz ve baş eğmez kıldıran tek şey ezilen, mazlum halklarımızın bu talebi ve ihtiyacıdır. Kürtlerin politik iradesine kayyımlar yoluyla ipotek koyanlar, aynı zamanda bütün Türkiye halklarının haklarına ve özgürlüklerine de ipotek koyanlardır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değildir. Bu çözümsüzlük oyunu bozulmadan, Cumhuriyet demokrasi ile bütünleşemeyecektir” ifadelerini kullandı.