Van’da kurulan tarım ve hayvancılık kooperatifi ucuz ve kaliteli ürün üreterek halka satmayı hedeflerken, ileriye yönelik de umut vaat ediyor. Kooperatif faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Van Şube Başkanı Engin Işık, bir süre öncesine kadar da Türkiye’nin, kendi kendine yeterli olan 7 ülkede bir tanesi olduğunu hatırlatarak, “amacımız kendi kendine yeterli bir toplum gerçekliğine ulaşmaktır” dedi.
ÖZEL HABER: MUHİTTİN BOTAN
ANALİZYORUM - Türkiye’nin kendi kendine yeten ülke konumundan çıkması ve yanlış üretim politikaları neticesinde Türkiye ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Türkiye’de baş gösteren ekonomik krizin temel sebebinin de, ülkenin üretimden düşürülmesi olduğuna yönelik değerlendirmeler yoğunluklu olarak yapılmaktadır. Tarım üretimi ile öne çıkan ve dünya genelinde yaptığı üretim ile kendi kendine yeterli 7 ülkeden bir tanesi olarak değerlendirilen Türkiye, gelinen aşamada hemen her şeyi dışarıdan ithal eder duruma geldi. Bir tarım ülkesi olmasına rağmen hayvansal ürünleri bile dışarıdan ithal eder duruma gelen Türkiye’de, ekonomik krizin önüne geçebilmenin tek yolunun üretime yönelmek olduğu kaydedildi.
VAN’DA KURULAN TARIM İŞLETMELERİ KOOPERATİFİ ÜRETİMİ GENELLEŞTİRMEYİ HEDEFLİYOR
Van’da başkanlığını Van büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Mustafa Avcı’nın yaptığı, Tarım Ürünleri İşletmeleri Kooperatifi üretime yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Başta tarım faaliyetlerinde bulunanlar olmak üzere her meslekten insanların dahil olabildiği kooperatif şimdilik 60 üyeden oluşuyor.
Yurttaşların kooperatife hissedar olmalarının kolay olduğu, hisse adetinin 100 TL olduğu öğrenilirken, isteyen birden fazla hisse de satın alabilir.
‘UCUZ VE KALİTELİ ÜRÜN SATMAYI HEDEFLİYORUZ’
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Van Şube Başkanı Engin Işık, tarımsal hemen her alanda üretimlerinin olduğunu söyleyerek, “sadece kendi ürünlerimizi değil, diğer çiftçilerimizin de ürünlerini alıyor ve bunu işliyoruz” dedi. Hem kendilerinin ürettiği, hem de halktan aldıkları tarımsal ürünleri işledikten sonra halka uçuş ve kaliteli ürün satmayı hedeflediklerini söyledi.
Çalışmalarına 2023 yılının birinci ayından itibaren başladıklarını söyleyen Işık, bu işe başladıklarında en çok karşılaştıkları sorunun, ekipman sıkıntısı olduğuna dikkat çekti.
ÇALIŞTIRACAK ELEMAN BULAMIYORLAR
Büyük bir işletme kurduklarını ve üretim kapasitesini geliştirerek geniş bir kesime hitap etmek istediklerini aktaran Işık, “hedeflerimiz çok büyük. Birçok dalda üretim yapmayı planlıyoruz. İlk başlarda ekipman sıkıntısı yaşadık, ancak şuan çok başka bir sıkıntı yaşıyoruz. Ara eleman sıkıntısı yaşıyoruz. Birebir üretim içerisinde çalıştırılacak emekçiler arıyoruz. Maalesef çalıştırılmak üzere işçi bulamıyoruz. Bu işi bilmeleri, bu işten anlamaları gerekiyor” dedi. Bu noktada önemli araştırmalar yaptıklarını söyleyen Işık, “ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek nitelikte eleman bulamadık, çünkü bu güne kadar buralarda böylesi bir çalışma olmamış. Olanlar da kendi işlerinde çalışmışlar” dedi. Önümüzdeki dönemlere ilişkin bu alanda da işçi yetiştireceklerini söyleyen Işık, “çalıştıracağımız insanları bu kapsamda ileriye yönelik eğitmeyi düşünüyoruz. Böylelikle bir çalışma alanının da oluşmasına neden oluyoruz” şeklinde konuştu.
‘HALK ÜRETİMDEN DÜŞMÜŞ’
Halkın önemli oranda üretimden düştüğüne dikkat çeken Işık, “babalarımız, dedelerimiz geçmişte tarım ve hayvancılık ile uğraşmaktalardı. Köylerin boşaltılması ile tarım ve hayvancılık önemli oranda bitme noktasına geldi. Sanayimiz de kayda değer olmadığından, doğal olarak toplum olarak üretimden koptuk. Biz bu gün bunu yeniden inşa etmek, üretici toplum gerçekliğine ulaşmak istiyoruz” dedi.
Işık, “Üretimi ciddi derecede derinleştirmek istiyoruz. Kendi gıdısını üretemeyen bir toplum, gücü ne olursa olsun gerçek anlamda bağımsız değildir. Biz gıda üretimi ile hem kentimize hem de ülkemize katkı sunmayı hedefliyoruz. Köylerden göçerek kentlere gelenlerin yeniden üretime dahil olmalarını hedefliyoruz. Burada esas aldığımız politika, kamucu, halkçı bir politikadır. Bu çalışmamızı sadece Van ile sınırlandırmayı düşünmüyor, tüm ülkeye yaymayı, kendi gıdamızı kendimiz üretmeyi, kendi kendine yeten bir toplum gerçekliğine ulaşmayı hedefliyoruz. Dünyanın küreselleşmesi, bizim üretimden kopmamız, kendi gıdamızı üretmemizden vazgeçmemiz anlamına gelmemektedir. Tam tersine, küreselleşme sürecinde daha bir üretime sarılmamız bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır” dedi.
‘ÜRETEREK KENDİ KENDİMİZE YETEBİLİRİZ’
Üretime yönelik bir de çağrıda bulunan Ziraat Mühendisler Odası Başkanı Engin Işık, “ buradan tüm yurttaşlara yönelik bir de çağrıda bulunmak istiyorum: Üretelim, kendi kendimize yetecek kadar üretelim. Üretirken sadece kendi şehrimizi, kendi bölgemizi düşünmeyelim. Üretebildiğimiz kadar üretelim” dedi.
‘PATATES SOĞAN KRİZİNİN NEDENİ NİTELİKSİZLİK VE LİYAKATSİZLİKTİR’
Patates, soğan ve benzer ürünlerin fiyatlarının aşırı derecede yükselmesi konusuna da değinen Işık, “bu konuda bir kriz yaşandı, ancak bu krizin asıl nedeni niteliksiz, liyakatsiz kişilerin çalıştırılmasıdır. Ülke içi üretime önem vermeyen, kafa kol ilişkileri ile hareket eden, meseleyi ülkesel üretimden ziyade ticari bir faaliyet olarak elen anlayıştır” dedi. Türkiye’de, kendi kendine yetebilecek bir üretim kapasitesinin bulunduğuna dikkat çeken Işık, “çiftçilerimiz bu alanlarda üretim yapıyor ve hiçbir sıkıntı bulunmuyor. Ancak yapılan nedir, dışarıdan, başka ülkeden belli ürünlerin ithal edilmesi durumu var. Dışarıdan ürünler ithal edilince, çiftçinin ürettiği ürünler elinde kalıyor veya maliyetinin altında elden çıkartmak durumunda kalıyor, zarar ediyor. Zarar edince de bir sonraki yıl toprağını, her şeyini satarak büyükşehirlere göçüyor. Çiftçi üretimden vazgeçince, ürün bulunamıyor, tamamen dışarıdan ithal edilmiş oluyor. Bunun sonucunda da patatesin, soğanın kilosu 30-40 TL’yi buluyor. Tarım politikalarımız maalesef hatalı ve yanlıştır, bundan dönülmesi gerekiyor” dedi.
Bulunulan mevsim itibari ile sebze ve meyvenin hemen her kesimin alabileceği fiyatta olması gerektiğini hatırlatan Işık, “ancak fiyatlar çok yüksek ve maalesef belli kesimden insanlar ancak alabiliyor. Bunun sebebi belirttiğimiz liyakatsizlik, niteliksizlik ve kafa kol ilişkileridir. Hatta samimiyetsizliktir” dedi.
‘HES, GES TARIMSAL ÜRETİMİN ÖNÜNE GEÇİYOR’
Ülkenin enerjiye ihtiyacının bulunduğunun herkes tarafından bilindiğini söyleyen Işık, “ancak tarım ve hayvancılık enerji üretimine kurban edilmemeli. Hemen her akarsuyun üzerine kurulan Hidro Elektrik Santaralleri (HES) tarımsal faaliyetlerin olumsuz etkilenmesine, hatta yer yer ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Aynı şekilde Kurulan Güneş Enerji Santralleri (GES) tarımsal toprakların daralmasına kimi zaman da yok olmasına neden olduğunu söyledi. Birçok yerde GES’lerin üçüncü sınıf tarımsal topraklara kurulduğunu söyleyen Işık, “yasal olarak bu yasaktır. Bunun olmaması gerekiyor. Ancak belirttiğimiz gibi, kafa kol ilişkileri sonucu, GES’ler tarım yapılabilecek topraklara kurulabiliyor. Birçok noktada buna rastlamak mümkündür” dedi.
‘ÜLKENİN HEM TARIMSAL ÜRETİME HEM DE ENERJİYE İHTİYACI VAR’
Tarımsal üretim ve enerji üretiminin birbirinin alternatifi olmadığını hatırlatan Işık, “ülke enerjisiz olmaz. Ancak tarımsız, üretimsiz de olmaz. Biri elde edilirken, bir diğeri yok edilmemeli. Yasalarda, yönetmeliklerde GES’lerin nerelere kurulması gerektiği belirtilmektedir. Ancak çoğu kez yönetmelikler dikkate alınmıyor” dedi.
Taş ocaklarına da değinen Işık, “birçok yere taş ocakları kurulmuş vaziyette. Şimdi burada bizim itirazımız, taş ocaklarına değil, taş ocaklarının yönetmeliklere uygun faaliyet yürütmemesinedir. Birçok yerde ÇED raporu gerekirken, alınmıyor ve kimse de sesini çıkartmıyor. Taş ocaklarından yayılan tozlar tarımsal alanları adeta yok ediyor. Ürünleri boğuyor” dedi.
‘EKONOMİK KRİZ TARIMSAL FAALİYETLERİN YÜRÜTÜLMESİNİ ZORLAŞTIRIYOR’
Yaşanan ekonomik krizi de değerlendiren Işık, “dolar almış başını gidiyor. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı da devam ediyor. Tüm bunlar çiftçilere olumsuz yansıyor. İlacı, gübreyi, mazotu olumsuz etkiliyor. Aşırı derecede yükselen fiyatlar, üretim maliyetini de arttırıyor. Ancak artan maliyetler aynı düzeyde fiyatlara yansıyamıyor. Bunun sonucunda da çiftçiler daha fazla dayanamıyor ve çiftçilikten vazgeçmek durumunda kalıyorlar” dedi.
‘İTHALAT VE İHRACAT BİR DENGEYE OTURTULMALI’
İthalat ve ihracatın belli bir dengeye oturması gerektiğini de söyleyen Işık, “bu denge ortadan kalktı mı bu enflasyon ve fiyat artışı olarak bize geri dönüyor. Bu gün yaşadığımız da tam da budur. İthalatımız ve ihracatımız birbirini dengeler nitelikte değil. Bunun nedeni de üretimimizin istediğimiz seviyede olmamasıdır. Üretemeyen bir ülke dışa bağımlı olur ve dolayısıyla fiyatlar yüksek olur. Bundan kaynaklı da enflasyon yüksek olur” dedi.
Devletin insan zihniyetinin önemli bir sonucu olduğunu, bu zihniyetin doğru kullanılması durumunda çok büyük artılara yol açabileceğini, yanlış politikalar neticesinde de büyük sorunlara yol açabileceğini hatırlatan Işık, “eğer üretimde dışa bağımlı hale geliniyorsa, bunun sebebi yanlış politikalardır. Bunu en önemli örneği, pandemi sürecidir. Pandemi, bir ülkenin kendi kendine yeterli olmasının ne denli önemli olduğunu gördük ve öğrendik. Kaldı ki sadece kendi ülkemizi düşünmekten de mesul değiliz. İyi bir üretim ile başka ülkelere de katkı sunabiliriz. Örneğin Afrika ülkelerinin karşı karşıya bulundukları gıda sorunu ortadadır. Aynı şekilde sıklıkla uyarısı yapılan küresel gıda sorunu da var. Tüm bunlar için mutlaka üretime yönelmeli, kendi gıdamızı üretmesini bilmeliyiz. Biz bu işletmemiz ile bunu hedefliyoruz” dedi.