MUHİTTİN BOTAN

Türkiye Süper Kupası’nın Suudi Arabistan’da oynanacak olmasına önceden ciddi bir tepki gösterilirken, özellikle CHP-Kemalist kesim bu konuda ön plana çıktı. Ancak hiçkimse sonucun bu şekilde olacağını ve meselenin uluslararası bir krize dönüşeceğini tahmin etmedi. Fakat asıl önemli olan ise sonrasında yaşananlardır!

Türkiye’de, özellikle de Ortadoğu’da hiçbir şey kendiliğinden olmaz! Hiçbir kriz de kendiliğinden ortaya çıkmaz. Şunu da herkes biliyor ki, krizlerin bir görünen yüzü var, bir de görünmeyen asıl yönü var. Görünen her zaman sadece kitleleri hedeflerken, görünmeyen kısmında ise siyasi hedefler amaçlanıyor.

Dün akşamki maçta da böylesi bir görüntü vardı. Aylar öncesinden, maçın Suudi Arabistan’da oynanmasına tepki gösterilirken, cumhuriyetin 100. Yılında maçın Türkiye’de oynanması gerektiği belirtilirken, kararda ısrar edildi. Nitekim dün maç saatinden önceki olay kronolojisine bakıldığında, sanki Suudi Arabistan’a ‘kriz’çıkartmak için gidilmiş gibi bir görüntü var!

Peki yaşanan krizin asıl hedefi nedir?

Yaşananlara bakıldığında, olayın merkezinde ‘Atatürk’ olduğunu görüyoruz! Yani işin merkezine Atatürk konularak, Suudi Arabistan’ın da Atatürk posterlerine, Atatürk pankartlarına itiraz ettiğini, İstiklal Marşı’nın okunmasına müsaade etmediğini vs. algı operasyonları gece boyunca sosyal medya platformlarında dolaştı.

Kimi kesimler bunun doğru olmadığını ısrarla anlatmaya çalışsa da bunların sesini kimseler duymadı ve herkes inanması gereken şeye inanmaya başladı. Bunun sonucunda ‘Milli’ gurur ve milliyetçi duygular şaha kalktı! Sosyal medya hesaplarından, “Suudileri, Arapları dize getirdik”, “paraları ile her şeyi yapamayacaklarını onlara gösterdik” vs. söylem ve paylaşımlarda sınır tanınmadı.

Hükümet kanadından sadece Ömer Çelik’ten bir açıklama geldi. Çelik, “Atatürk ortak değerimizdir” gibisinden bir açıklama yaptı. Bunun dışında da kimselerin sesi duyulmadı. İmamoğlu da buna istinaden, “kriz süreçlerinde hükümet yetkilileri ortadan kaybolur” açıklamasını yaptı.

Şimdi asıl konuya gelecek olursak; bu kriz spontane gelişen bir kriz mi, yoksa planlanarak gelişen ve belli hedefleri olan bir kriz mi?

Maç sonrası anlatılanlar, uluslararası futbol kuralları, yani FİFA’nın belirlemiş olduğu kurallar, maça nasıl çıkılacağını, kimin ne giyeceğini, neler yapılacağını, neler yapılmayacağını kısaca protokoller en az 15 gün önceden belirlenir ve belirlenen protokol çerçevesinde yapılacaklar ve yapılmayacaklar karara bağlanır ve taraflar da buna bağlı kalır.

Dün akşam yaşananlara bakıldığında ise son anda giyilen tişörtler ve taşınan pankartlardan söz edilmektedir. Yani protokol ve planlama dışı hareket etme söz konusu!

Asıl sorulacak soru şu: Türkiye’den, Suudi Arabistan’da bulunan futbol yetkililerinin bu  kuralları bilmemelerine imkan yok. Demek ki birileri tabiri caizse “kavga” çıkartmak istemiş!

Ya kriz ile birlikte ve krizden hemen sonra ne oldu?

Birileri insanları bayrakları ve Atatürk posterleri ile birlikte sokağa davet etti. Suudi Arabisten Büyükelçiliği binalarının bulunduğu alanlar bayraklar ile donatıldı. Her kes Suudilere hadlerine bildirmenin peşine düştü!

Ama asıl olarak siyaseten bu işin sorumlusu arandı ve hükümet ve Erdoğan hedef tahtasına oturtuldu! Yani kriz ile birlikte özellikle kimi siyasetçiler ön plana çıkarak bunu siyasi kazanımlara dönüştürmenin yolunu seçtiler! Bunu en iyi yapan da İmamoğlu oldu!

Peki hükümet yetkililerinin sessiz ve ortada gözükmemeleri normal midir?

Kriz de dahil dün akşamdan beri hiçbir şey normal değil!

Hükümet yetkililerinin ‘kayıp’ olmaları da normal değil!

Sonuç ne mi olur?

Van'da Gözaltına Alınan 55 Kişiden 21'i Tutuklandı Van'da Gözaltına Alınan 55 Kişiden 21'i Tutuklandı

Bekleyip görmek gerekiyor. Ancak şunu peşinen belirtmekte fayda var; artık dünyanın en süper gücü bile kendi kafasına göre hareket edememekte, küresel denge ve küresel güçleri gözetmek durumundadır. Küresel güçler de hiçbir şeyi öyle kendi haline bırakacak kadar demokrat, insan hak ve özgürlüklerine sadık insanlar değiller!

Olaya ve Ortadoğu’ya bütünlüklü bakmakta fayda var! Siyasi partilerden neredeyse CHP dışında kimselerin konuşmaması oldukça dikkat çekici!

Bazen ilk hareket etmenin avantajı ile işin tüm rantını almak varken, bazen de erken öten horuz kellesini kaybediyor!

Umarım yanılırız ve yaşananlar basit bir protokol krizi olarak tarihe geçer!