‘Sansür yasası’ kapsamında ilk karar verildi: Gazeteci Sinan Aygül’e hapis cezası!

Abone Ol

Kamuoyunda uzun süredir tartışma konusu olan ‘Sansür Yasası’ kapsamında yargılanan Sinan Aygül ilk duruşmasına çıktı. Yasa kapsamında açılan ve şuan itibariyle tek olan davanın ilk duruşmasında Aygül, yasanın bir hak ihlali olduğunu ifade ederek savunma yapmayacağını belirtti.  Duruşma sonucunda Sinan Aygül’e 10 ay hapis cezası verildi.

İDRİS YILMAZ / AJANS65 TV

BİTLİS - Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül 14 Aralık 2022 tarihinde, “cinsel taciz iddiasını” haberleştirmesi üzerine, “Halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. Dezenformasyon Yasası kapsamında açılmış olan ilk dava ve şuana kadar tek dava, Aygül’e açılan davadır. Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Medya ve Hukuk Derneği adına İdris Yılmaz, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Türkiye Gazeteciler Sendikası avukatlarından Ülkü Şahin, MLSA temsilcisi ve Sinan Aygül’ün avukatlarının yanı sıra gazeteciler katıldı.

Kimlik doğrulama işlemlerinin ardından savunma yapması istenilen Aygül, Dezenformasyon yasasının Anayasa’ya aykırı ve hak ihlali olduğunu söyleyerek sessiz kalacağını belirtti. Avukatların yaptığı savunma sonrasında Aygül hakkında karar verildi. Verilen kararda dezenformasyon yasası kapsamında gazeteci Sinan Aygül’e 10 ay hapis cezası verildi.

‘Dezenformasyon yasası hak ve anayasa ihlalidir’

Gazeteci Sinan Aygül Dezenformasyon yasasının Anayasal hakların ihlali anlamına geldiğini ve bu yasasının gazeteciliği tek tipleştirmeye çalıştığını belirtti. Bundan dolayı ‘Sansür yasasını’ protesto etmek için savunma yapmayacağını ve sorulan sorulara karşı sessiz kalacağını belirtti. Aygül’ün talebi sonrasında avukatları savunma yaptı. Avukatlar, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), kamuoyunda ‘sansür’ veya ‘dezenformasyon’ yasası olarak bilinen, ‘Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ incelemesinin beklenmesini talep etti.

İlk duruşmada mütalaa verildi

Mahkeme, avukatların talebini reddederken iddia makamı ise esas hakkındaki mütalaasında, Aygül’ün “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

Mahkeme, Aygül’ün üzerine atılı “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu işlediğinin sabit olduğuna kanaat getirerek gazeteciye 1 yıl hapis cezası vererek cezayı takdiren 10 ay hapis cezasına indirdi.

Mahkeme, Aygül hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) da uygulamadı. Gazeteci Aygül’ün cezasının onanması durumunda mükerrerlere özgü infaz rejimi kapsamında 10 ayın tamamının kapalı ceza infaz kurumunda geçirecek.

‘Son muhalif tutuklandığında, son gazeteci susturulduğunda bu yasanın ne olduğunu anlayacağız’

Mahkeme çıkışında karara ilişkin kısa bir açıklama yapan Gazeteci Sinan Aygül utanç verici bir yasadan ceza aldığına dikkat çekerek protesto amacıyla mahkemede sustuğunu söyledi.

Aygül, “Utanç verici bir yasadan utanılacak bir ceza aldım. Sansür yasası olarak bilinen ancak adına ısrarla dezenformasyon yasası denilen ucube bir yasa var. Yasanın nasıl uygulanacağı bile belli değilken, nasıl uygulanabileceği hukuk tekniği açısından açıklanamazken, kamuoyunun sesini kısmak için bu yasayı çıkaranların bile ‘Bu yasa uygulanamaz’ demelerine rağmen, yani uygulanamaz bulunan bir yasa maddesi uygulanarak hapis cezası aldım. Bu yasa maddesinin tek amacının sansür olduğunu biliyoruz, bundan dolayı da madem bu bir sansür yasası o zaman kendimi sansürlüyorum, susuyorum dedim. Bunu hukuken izah etmeye çalışmak bana göre züldür. Mahkemede sadece sustum. Mahkeme huzurunda kendimi sansürledim, bir gazeteci sansürlenirse ancak bu şekilde sansürlenir, kamuoyu karşısında konuşmak zorundayız. Yarın aynı haberler olsa yine o haberi yapmak zorundayım. Sinan Aygül ceza almış, cezaevine girmiş çok önemli değil ancak meşhur bir Kızılderili atasözü vardır ya; son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda diye giden. Bu ülkede de son muhalif tutuklandığında, son gazeteci susturulduğunda bu yasanın ne anlama geldiğini kamuoyu olarak ancak o zaman tam olarak anlayacağız.  Tesadüf mü, tevafuk mu bilmiyorum ancak bugün 28 Şubat. 28 Şubat mağduriyetleri üzerinden iktidara gelen bir zihniyetin iktidarında çok daha vahim mağduriyetler yaratılıyor. İfade özgürlüğü mağduru olduğunu iddia eden birinin cumhurbaşkanı olduğu bir ülkede onun talimatıyla çıkarılan ve uygulanan bir yasayla bugün ifade ve basın özgürlüğü öldürüldü. Bunu da tarihe not düşmek lazım” dedi.

‘Karar hukuksuzdur’

Aygül’ün avukatlarından Av. Diyar Orak kararın hukuksuz olduğuna dikkat çekti. Orak, “Biz hem soruşturma aşamasında hem yargılama aşamasında savunmalarımızı yaptık. Ülke olarak AİHM’e tarafız ancak ne yazık verilen kararlarla en çok ihlal alan ülkeyiz. Sebebi bu ve bunun gibi soruşturmalardır, yargılamalardır. Müvekkilimize yönelik bir ön yargı ve hukuksuzluklar silsilesi içinde bir soruşturma başladı ve bugün bu şekilde noktalandı. Verilen karar açık bir şekilde hukuka aykırı ve süreç içerisinde müvekkilimizin birçok temel hak ve hürriyeti ihlal edildi. Bununla ilgili gerekli mercilere başvuruları yapacağız. Fakat hem hukuk dünyası açısından hem de gazeteciler açısından maalesef bugün hukuksuz bir kararla karşılaştık” dedi.

Tatvan Adliyesinde görülen davaya Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) hukukçularından Av. Ülkü Şahin, Bitlis Barosu Genel Sekreteri Av. Cengiz Akdemir, MLSA avukatlarından Av. Emine Özhasar’ın yanı sıra birçok gazeteci ve sivil toplum örgütü temsilcisi izledi.

Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı açıklanmasından sonra Aygül’ün avukatları tarafından İstinaf mahkemesine itirazı yapılacak.