Manşet

"Porê te Kûrbe":Kadın Saçı Üzerinde Yapılan Beddua ve Tarihsel Anlamı

Abone Ol

İdris YILMAZ/ Köşe Yazısı

Kültürler, dilde saklı olan derin anlamlarla, sıradan bir cümlede bile tarihlerini, inançlarını ve değerlerini yansıtabilirler. Çalışma arkadaşım Yasemin Dikici'nin sokak röportajı fikri sırasında, basit bir soru üzerinden bu  tarihsel anlama tanık olma fırsatı yakaladık. Yaşı tahminen 20 olan genç kadına mikrofon uzatan Yasemin, “Anneniz size kızdığında ne söyler?" sorusuna genç bir kızın verdiği "Annem bana kızdığında 'porête ser bav û birête da kûrkim' der.” Bu cevap, aslında sadece annesinin kızgınlık anında söylediği bir cümle değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir gelenekle bağlantılı, ağır bir bedduayı da barındırıyordu. Bu cevap, dilin ve kültürün, bireylerin günlük yaşamlarında nasıl bir rol oynadığını ve onların kimliklerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.

Konuyu şekillendiren Röportaj

?si=vQGYlK_C36w0tEyD

Kadın saçının, birçok kültürde estetik bir öğeden çok daha fazlasını temsil ettiği bilinir. Güzellik ve gücün yanı sıra, kişisel kimliğin ve hatta ruhsal durumun bir yansıması olarak görülür. Özellikle Kürt toplumunda, kadının saçı, kişinin ölümüne dair yas ve anma ritüelleriyle iç içe geçmiş derin sembolik bir öneme sahiptir. Sevilen bir kadın vefat ettiğinde, onun saçları yakınları - sevgili, anne, baba ya da kardeş - tarafından bir hatıra, bir emanet olarak muhafaza edilir.

Kürtlerde kadın ve kız çocuğu saçının kesilmesi, ister günlük bir tercihle kısaltma olsun isterse bir yas ritüeli neticesinde, hiçbir zaman basit bir işlem olarak görülmez. Kesilen saçlar, bir tür saygının ifadesi olarak ya toprağa emanet edilir ya da ayak izlerinin ulaşmadığı, daha saklı ve özel bir köşede saklanır. Annelerin, düşen saçların üzerine basılmasının baş ağrısına sebebiyet vereceğine dair telkinleri bu inancın günlük yaşamdaki tezahürlerindendir. Bu, saçın basit bir süs eşyası olmadığını, kadının toplumdaki saygıdeğer ve dokunulmaz konumunu pekiştiren manevi bir obje olarak kabul edildiğini ortaya koyar.

Kadın saçının itina ile saklanması, bireysel değerlerin yanı sıra toplumsal değer yargılarını da yansıtır. Toplumun kadına atfettiği değer, onun saçının özenle korunmasıyla somutlaşır. Bu gelenekler, kadının ölümünden sonra dahi toplum içindeki yerinin ve mirasının sürekliliğini temsil eder. Kürt kültüründeki bu uygulamalar, bireysel ve toplumsal hafıza ile ailevi bağların korunması açısından da kültürel bir köprü vazifesi görür ve kadının toplumdaki önemli rolünü hatırlatır.

Kadınlar için saç, tarih boyunca birçok kültürde sembolik anlamlar taşımıştır. Özellikle Ortadoğu kültürlerinde, saçın uzun olması kadının onurunu, güzelliğini ve toplum içindeki yerini ifade eder. Bu bağlamda, Kürt kültüründeki bedduada saçın kısalması ifadesi önemli bir yere sahiptir.

"Porê te ser bav û birê teda kûrtbe” (Saçın baban ve kardeşinin üzerinde kesilsin)” ifadesi, sadece fiziksel bir değişikliği değil, aynı zamanda sosyal ve manevi bir düşüşü de ifade eder. Burada saçın kısalması, kadının ailesinin ve toplumun gözündeki yerinin, onurunun ve itibarının azalacağını işaret eder. Bedduanın arkasındaki ana fikir, kadının toplum içindeki saygınlığının kaybolmasıdır.

Bu, saçın kadın için ne kadar önemli bir sembol olduğunu gösteriyor. Saçın kesilmesi, sadece fiziksel bir değişiklik değil, aynı zamanda toplumsal ve manevi bir yıkımı da ifade eder. Kürt kültüründe, saçın kesilmesi veya saçla ilgili beddualar, kadının sosyal statüsünü, onurunu ve ahlaki değerlerini doğrudan etkiler.

Kürt kültürü, tarih boyunca birçok değişikliğe uğramış olsa da hiç değişmemiştir, zengin ve çeşitli inançlara ev sahipliği yapmıştır. Zerduşî inancı da bu kültürel mozaikte önemli bir yere sahip olup, saçın kutsallığı gibi inançlar bu kökenlerden türemiş olabilir. Saçın kutsal olarak kabul edilmesi, bu tür bedduaların ağırlığını daha da artırır.

Kürt kadınlarının saçlarının kesilmesi ve bu konuda yapılan beddualar, tarihsel, kültürel ve dini bağlamlarda değerlendirildiğinde derin sembolik anlamlar taşımaktadır. Bu, hem kadının bireysel kimliğini hem de toplumsal konumunu etkileyen bir eylemdir. Bu tür uygulamaların ve inançların arkasındaki sebepleri tam anlamıyla kavramak için daha kapsamlı bir araştırma yapalım ve insanlık tarihinde kadın saçının önemine değinelim.

Kadının saçı, tarihsel, kültürel ve mitolojik bağlamda oldukça derin bir anlam taşır. Saç, sadece fiziksel bir özellik olmanın ötesinde, birçok kültürde ve inançta kadının gücünü, bilgeliğini ve doğurganlığını simgeler.

Mitolojik ve Kültürel Anlamı: Tarihi dönemler boyunca tanrıçaların uzun saçları, onların dişi enerjilerini, güçlerini ve tanrısal niteliklerini yansıtmıştır. Bu, onların doğurganlık, bereket, güzellik ve diğer özgün nitelikleriyle bağlantılıdır. Ancak, bu uzun saçların anlamı, tanrıçadan tanrıçaya ve kültürden kültüre değişebilir. Artemis için avcılığı, Afrodit için ise aşkı ve güzelliği temsil eder.

Tanrıça Artemis: Yunan mitolojisinde avcılık, doğa ve doğumu koruma tanrıçası olarak bilinir. Uzun saçları, vahşi doğayla olan bağlantısını ve avcılık yeteneklerini temsil eder. Artemis, aynı zamanda bakire tanrıçalardan biri olarak bilinir ve özgürlüğünü simgeler.

Tanrıça Afrodit: Aşk, güzellik ve cinsellik tanrıçasıdır. Uzun ve altın saçları, onun cazibesini, dişi enerjisini ve güzelliğini yansıtır. Afrodit hem Yunan mitolojisinde hem de Roma mitolojisinde (Venus olarak bilinir) aşkın ve güzelliğin en büyük temsilcisi olarak kabul edilir.

Tanrıça Kibele: Anadolu kökenli bir tanrıça olup, doğurganlık ve doğa tanrıçası olarak bilinir. Kibele'nin özellikle Frigya'da önemli bir yeri vardır ve genellikle tahtta oturan, başında bir taç olan ve bazen aslanlarla tasvir edilen bir tanrıça olarak bilinir. Kibele'nin uzun saçları, doğanın bereketini, canlılığını ve doğurganlığını simgeler. Aynı zamanda, Kibele, doğanın koruyucusu olarak kabul edilir ve bu yönüyle de birçok halk arasında saygı görür.

Toplumsal ve Tarihsel Anlamı: Avcı toplayıcı toplumlarda, kadınların toplumsal hayatta eşitlikçi bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu dönemde, saçın uzunluğu, belki de kadının toplum içindeki önemini ve katkısını simgeliyordu. Ancak, tam anlamıyla matriyarkal bir toplum yapısından bahsetmek zor. Antik Mısır'da kadınlar, sosyal ve siyasi arenada daha görünür ve etkiliydi, fakat yine de erkek egemen bir toplum yapısı hakimdi.

Tanrıçalar, tarih boyunca kadının gücünü, bilgeliğini, güzelliğini ve diğer önemli özelliklerini temsil etmiştir. Bu tanrıçaların saçları, onların özelliklerini ve enerjilerini yansıtan sembolik bir anlam taşır. Ancak, tarih boyunca kadınların toplumsal konumu sürekli değişiklik göstermiştir ve genellikle erkek egemen bir yapı hakim olmuştur.

Toplumsal ve Tarihsel Anlamı: Avcı toplayıcı toplumlarda kadınların toplumsal hayatta daha aktif ve eşitlikçi bir rol oynadığı düşünülmektedir. Bu dönemde, saçın uzunluğu belki de kadının toplum içindeki önemini ve katkısını simgeliyordu. Ancak, tam anlamıyla matriyarkal bir toplum yapısından bahsetmek zor. Antik Mısır gibi medeniyetlerde kadınlar, sosyal ve siyasi arenada daha görünür ve etkiliydi, fakat yine de erkek egemen bir toplum yapısı hakimdi.

Matriyarkal Toplum: Bazı teorilere göre, kadınların tam anlamıyla egemen olduğu bir "Matriyarkal" dönem var olmuştur. Bilge, Zerduşî, Êzîdî  ve bazı kadın kahramanların matriyarkal anlayışının devamı olduğuna dikkat çeker. 

Sonuç olarak, saç, sadece fiziksel bir özellik değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve manevi bir semboldür. Bu nedenle, saçla ilgili ritüeller, inançlar ve tabular birçok kültürde önemli bir yere sahiptir. Kürt kültüründeki saçın kısalmasına dair beddua da, bu derin sembolik anlamın bir yansımasıdır. Saç, bir kadının toplum içindeki yerini, onurunu ve değerini temsil eder ve bu nedenle onunla ilgili yapılan her türlü müdahale, derin bir anlam taşır.