Van’da Düzenlene, Dünya Sulak Alanlar Konferansında Doğaya Güç Kat Derneği Başkanı Osman Erdem konuştu. Erdem, sulak alanların önemi ve karşı karşıya bulunduğu tehditlere ilişkin bir sunum yaptı.

AJANS65 TV - Doğaya Güç Kat Derneği Başkanı Osman Erdem yaptığı sunumda şu ifadelere yer verdi:

“İlk medeniyetler, akarsuların kıyılarında kurulmuştur. Mısırlılar, İnkalar, Çinliler hepsi de bu şekilde akarsu kıyılarında kurulmuştur. Bulunduğumuz yerde Urartu medeniyeti, daha aşağıda Akadlar, Asurlular, Sümerler bulunmaktadır. Bu medeniyetlerin tamamı suyun bulunduğu alanlarda kurulmuştur.

İnsanlar sıtma ile tanışmaya başladığında, bataklıklarla yani sulak alanlarla mücadeleye başladılar. Şu deyim önemlidir: Sivrisineği öldürmek değil, bataklığı kurutmak gerekiyor.

1935 tarihinde Türkiye’de bataklıklar kurutulmaya başlanmış. Bu kapsamda Cellal Gölü kurutulmuş ve tarihe karışması sağlanmıştır. 1970-1980 sulak alanların en çok kurutulduğu yıllardır. Amik Gölü, Gavur ve Emen Gölü, Avlan, Karagöl, Kestel,  Söğüt Gölü’nün de aralarında bulundu onlarca göl kurutulmuştur.

Bilimsel temellere dayanmayan, uzmanların dinlenmediği, tamamen siyasilerin karar verdiği süreç sonunda çok sayıda sulak alanlar kurutulmuştur. Maalesef bu durum giderek daha da yaygınlaştı. İş makinelerinin de gelişmesi ile sulak alanlar daha bir kurutulmaya başlandı.

En fazla sulak alanların kurutulduğu dönemde başbakan olan Süleyman Demirel şunu demiştir:

İlk Sulak alanlar gününde konuştu. Bu gün bu projeleri önüme getirirseniz imzalar mıyım? Geri gönderir, tekrardan gözden geçirin derim.

Sahip olduğumuz değerlere, Van Gölüne daha fazla sahip çıkmamız, nefesimizi korumamız gerekmektedir.

30 Aralık 1993 yılında Türkiye Ramsar Sözleşmesine taraf oldu.

30 Ocak 2002 yılında Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği yürürlüğe girdi.

27 Aralık 2002, 2003-2008 Ulusal Sulak alan Stratejisi kabul edildi.

26 Nisan 2006 Çevre Kanununun 9. Maddesi değiştirildi.

  • Sulak alanların doğal yapılarının korunması ve ekolojik dengelerinin korunması esastır.  Sulak alanların doldurulması ve kurutulması ile arazi kazandırılamaz.

Osman Erdem:

Bu kadar yasal düzenlemeler var, sulak alanları neden kaybediyoruz?

Bu denli yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen çok sayıda sulak alanlarımızı kaybettik. İki temel problem var; meşhur bir tespit vardı: Bin günde bin gölet! Bu söylem herhangi bir bilimsel temele dayanmamaktadır. Siz tüm akarsuların üzerine göletler kurarsanız, başka bir yeri kurutmuş olursunuz. Sorunların bir tanesi budur. Sulak alanları besleyen akarsuların baraj ve göletlerde tutulması, diğer neden ise yeraltı sularının aşırı kullanılması.

Asıl sorun ise şudur: Karar vericilerin sulak alanların öneminin halen de yeterince anlaşılmamasıdır.

Su ve arazi kullanım planları yapılırken sulak alanların korunmasının yeterince dikkate alınmaması.

Sulak alanlara ilişkin bir karar verilecekse, en iyi kararı o alanlarda yaşayan insanlar bilir. Bu insanların görüşlerinin dikkate alınması gerekiyor.”

Editör: İdris YILMAZ