Genel

ORADAN AZ KIZIL, ORTAYA KARIŞIK, ‘MİLLİ’ BİR SOSYALİZM VERİR MİSİN!

Abone Ol

Diyarbakır’da bir bulvara Şeyh Sait isminin verilecek olması ilkin TKP, ardından başka kimi Türk Sol örgütleri tarafından sert açıklamalarla kınandı. TKP yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet düşmanı, ağalık ve aşiret yanlısı hilafetçi” ibarelerini kullanması Kürt kamuoyunda çok sert tepki gördü ve bu yapılan açıklamaları, Kürt düşmanlığı olarak yorumladı.

TKP, tarihi ile istikrarlı bir seyir izlemekte, cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda bölgede meydana gelen ayaklanmaların tamamını da benzer bir şekilde ele alarak bunları uluslararası sol, sosyalist toplantı ve konferanslarda maniple ederek olabilecek tepkileri törpülemişti. Bunun sonucunda da TKP, sürekli olarak ‘devrim karşıtı’, ‘Sosyal şöven’ bir yapı olarak değerlendirildi ve zaten sonrasında pek fazla bir varlık da gösteremedi.

Aslında gerek kuruluş öncesi gerekse kuruluş sonrasında daha Sovyetler Birliği’nde TKP benzer şekilde şövenizm ile ırkçılık ile sosyalizm karşıtlığı ile çeşitli düzeylerde suçlanmıştı.

Mustafa Suphi ve arkadaşlaranın iddiaya göre katledilmesi ve bindikleri geminin Karadeniz sularında batırılması ile birlikte zaten çok tartışmalı olan TKP’nin devrimciliği de Karadeniz’in derinliklerine gömüşmüş oldu.

Mustafa Suphi sonrası TKP’ye daha farklı misyon yüklendiğine ilişkin iddia ve suçlamkalar farklı farklıdır. Bu iddialardan başat olanı ise TKP’nin Türkiye’de sosyalist bir devrimi gerçekleştirmekten ziyade, olabilecek bir sosyalis devrimi önleme görev ve misyonunu yüklendiği yorumlarıdır.

Şeyh Sait açıklamalarına gelecek olursak…

Türkiye ve Ortadoğu’da yapılan siyasi çıkışların ezici çoğunluğunun öylesine, kendiliğinden meydana gelmediğini biliriz.

TKP’nin hem de Diyarbakır gibi bir yerde Şeyh Sait gibi sembol bir isme yönelik bu denli sert ifadelerle ön plana çıkması da tesadüfi olabilir mi?

Bunun öncesinden, TKP’nin yaptığı çıkış sonarsında yaşananlara bakmakta fayda var.

Evvela Diyarbakır Kayyımının bir bulvara Şeyh Sait ismini vermesi sıradan bir olay değil. Sonrasında TKP’nin çıkışı ve ardından Ulusalcı, Kemalist ve milliyetçi kesimlerin koro halinde Şeyh Sait’e küfür düzeyine varan saldırılarda bulunması takip etti.

Geçmiş seçimlerde Kürtlerin testeği ile İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok Büyükşehiri kazanan CHP’nin bu seçimlerde Kürt seçmenin oyunu almadan bahse konu büyükşehirleri kazanması çok da kolay gözükmüyor. Peki tam da bu söreçte AKP yönetimindeki bir Kayyımın bir bulvara Şeyh Sait ismini vermesi sonrasında TKP ve kimi Türk sol partilerinin buna aşırı sert tepki vererek ırkçılık fitilini ateşlemeleri, ardından da en fazla tekpiyi kemalistlerin göstermesi, Özgür Özel’i de tepki göstermeye zorlamaları nasıl yorumlanmalı? Yaşananlar ister istemez insanın aklına kimi komplo teorilerini getiriyor!

Sadece bu kadarı da değil, bunun üzerinden CHP’nin DEM PARTİ üzerinden eleştirilmesi, yapılan görüşmelerin mahkum edilmesi, görüşmeleri illegalize etmeye çalışmaları, her yönüyle mahalli seçimlere dönük bir girişimmiş gibi gözüküyor.

Çünkü tüm yapılanlara bakıldığında, sanki DEM PARTİ seçmenlerini CHP ile yanyana gelmemeleri için ısrarlı bir tahrik var.

Şunun da altını çizelim, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Kürt seçmenin bir daha CHP’ye oy vermesi o kadar da kolay olmayacak!

Hele hele herhagi bir karşılığı olmadan oy vermesi, kimi istisnalar hariç imkansızdır. DEM PARTİ yöneticilerinin aksi bir karar almaları ise büyük tahribatlara yol açacaktır ki yapılan açıklamalarda zaten bunun önünü de kapattılar.

14 Mayıs seçimleri ve sonrasında yaşanan tartışmalar ve meydana gelen olaylar şunu net bir şekilde gösterdi ki, Kürt seçmen ve CHP arasında çok ciddi kan uyuşmazlığı bulunmaktadır! Zannedersem CHP ve Kemalistler dışında herkes bunu fark etti ve bu doğrultuda stratejilerini oluşturuyor!

CHP ne mi yapıyor? Kendisini kandırmada gösterdiği başarının başkalarında da işe yarayacağını sanıyor!...