-TURAN MERCAN KÖŞE YAZISI-

Tarihte sürekli olarak, güçlü devletlerin zayıf topluluklar üzerinde uyguladığı zulümler, insanlığın ortak vicdanında derin yaralar açmıştır. İsrail'in Filistin'e yönelik acımasız politikaları, bu tarihin en acı veren örneklerinden birini oluşturuyor. Bu durum, yalnızca bir bölgesel çatışma değil, aynı zamanda evrensel insan hakları ve adaletin ihlali olarak görülmelidir.

Filistin halkının maruz kaldığı vahşet, insan haklarının nasıl ihmal edilebileceğinin somut bir göstergesidir. İsrail devleti, kadınları, çocukları ve masum sivilleri hedef alarak, temel insan haklarını hiçe sayıyor. Bu durum, uluslararası toplumun insan hayatına verdiği değerin çelişkilerini açığa çıkarıyor.

Batılı devletlerin bu zulme sessiz kalması ve İsrail'e verdikleri destek, insan hakları ve eşitliğin evrensel ilkelerine aykırıdır. Filistinli çocukların, kadınların ve gençlerin hayatlarının Batılı vatandaşların hayatlarından daha az değerli görülmesi, insanlık onuruna yönelik bir saldırıdır.

Türkiye'nin Filistin'deki trajediye tepki olarak üç günlük milli yas ilan etmesi, bu derin acının ulusal bir mesele olarak kabul edildiğinin bir işareti. Ancak, bu durum, Türkiye'nin atması gereken daha güçlü adımların sadece bir başlangıcı olmalıdır. İnsan hakları ve adaletin bu denli ağır bir şekilde ihlal edildiği bir durumda, Türkiye'nin sadece yas ilan etmesi yetersiz kalıyor.

İDRİS YILMAZ YAZDI: RÜZGAR GİBİ YÖN DEĞİŞTİRENLER İDRİS YILMAZ YAZDI: RÜZGAR GİBİ YÖN DEĞİŞTİRENLER

Türkiye'nin bu konuda daha sert ve etkili bir tutum sergilemesi gerekiyor. Bu, sadece sözlü açıklamalarla sınırlı kalmamalı; uluslararası arenada somut eylemler ve girişimlerle desteklenmeli. Türkiye'nin bu konuda liderlik rolü üstlenerek, Filistin halkına yapılan zulme karşı uluslararası toplumu harekete geçirmesi, adalet ve insan hakları için güçlü bir ses olması gerekmektedir.

Bu, yalnızca Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorumluluğu. Ancak, Türkiye'nin bu konuda öncülük etmesi, bölgede ve uluslararası toplumda büyük bir etki yaratabilir. Türkiye'nin daha güçlü bir diplomatik ve politik duruş sergileyerek, Filistin halkının sesini dünya sahnesinde daha gür bir şekilde duyurması ve adalet taleplerini desteklemesi, bu trajediye karşı uluslararası bir tepki oluşturabilir.

Bu nedenle, Türkiye'nin atacağı adımlar, sadece milli yas ilan etmekle sınırlı kalmamalı, daha cesur ve kararlı politikalarla desteklenmeli. İnsanlık onuru ve adalet için bu tür güçlü adımlar, tüm dünyada yankı uyandıracak ve belki de bu trajedinin sona ermesine katkıda bulunacaktır.

İnsani bir perspektiften bakıldığında, Filistin'deki bu trajedi, temel insan haklarının ve adaletin ihlalinin bir sonucudur. Bu, sadece Filistin'in veya Ortadoğu'nun meselesi değil, tüm insanlığın meselesidir. İnsani değerlere sahip çıkan her birey, Filistin halkının yanında durmalı ve adalet arayışında onlara destek olmalıdır.

Bu acımasızlık, tüm insanlık için birlikte hareket etmeyi gerektirir. İnsani değerler ve ortak vicdan ışığında, Filistin halkının özgürlük ve adalet mücadelesine destek olmak, bu zulme son vermek için birlikte mücadele etmek zorundayız. İnsanlık, ortak vicdanı ve insani sorumluluk duygusu ile zulme karşı durmalı, adalet ve eşitlik için çabalamalıdır

Editör: İdris YILMAZ