Genel

‘Göçmenler ile dayanışma içerisinde olmak adeta suç haline getiriliyor’

Abone Ol

Göçmenlere yönelik artarak devam eden milliyetçi-ırkçı yaklaşımlar 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yeniden gündeme geldi. Konu kapsamında açıklama yapan Van Barosu, atarak devam eden mülteci karşıtlığı politikalarına dikkat çekerek, “Yasalar çerçevesinde mültecilerle destek ve dayanışma içinde olmak adeta bir suç haline getiriliyor” derken, Avukatların, avukatlık mesleklerini icra etmekte büyük zorluklarla karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekildi.

MUHİTTİN BOTAN / AJANS65 TV

VAN - Dünya genelinde gözmen ve mültecilere yönelik artarak devam eden göçmen ve mülteci karşıtlığı Türkiye’de de ayyuka çıkmış durumda. Özellikle kimi siyasi kişiliklerin ve partilerin göçmen karşıtlığını sıklıkla dile getirmesi, konunun sosyal medya platformlarında temel gündem maddesi haline gelmesi ve linç politikasına dönüşmesi çoğu zaman istenmeyen sonuçların oluşmasına neden oluyor.

Maraş merkezli yaşanan ve büyük bir yıkıma yol açan deprem felaketinde görüldüğü gibi, enkazdan kurtarılmaları ve gerekli insani yardımlara ulaşmaları bile tali planda kalan göçmenler, “hırsızlık ve yağma” olayları ile anılarak linçe maruz kaldılar.

Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, son zamanlarda ülke genelinde yaşanan ve artarak devam eden göçmen ve mülteci karşıtlığı politikalarına dikkat çekildi. Yapılan açıklamada, “Savaş, çatışma, zulüm nedeniyle en az 70 milyonu aşkın kişinin zorla yerinden edildiği günümüzde dünya genelinde mültecilere hizmet veren, dayanışmasını ifade eden, mülteci hakları için savunuculuk sağlayan bir çok insan ve kurum var. Ancak ne yazık ki evlerini, ülkelerini terk etmek zorunda bırakılanlarla dayanışma içinde olan, destekleyen, hizmet verenlerden çok mültecileri ve yasal çerçeve içinde mültecilerin hak, adalet ve hizmetlere erişimine destek veren, dayanışma içinde olanları kriminalize eden, yaftalayan, dışlayan, hedef gösterenlerin sesleri daha yüksek çıkıyor. Yasalar çerçevesinde mültecilerle destek ve dayanışma içinde olmak adeta bir suç haline getiriliyor” tespitlerine yer verildi.

Yapılan açıklamanın devamında, yaşanan mülteci ölümlerine de değinilerek, “Akdeniz’de batan tekne ve gemilerdeki mülteci ve göçmenleri kurtarma operasyonları düzenleyen sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini yasaklayan, denizdekilere yardım eli uzatan özel tekne ve gemilere suçlu muamelesi yapan; denizden kurtardıklarını bir limana götüren gemilere limanlarını kapatan İtalya, Malta, İspanya gibi AB üyesi ülkeler; mültecilere hizmet verenleri yasadışı faaliyette bulunmakla suçlayarak, hapis cezası öngören yasalarıyla Macaristan bu alanda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarına yönelik tehdit ve baskılara örneklerdir” denildi.

‘YASAL ÇERÇEVEDE GÖZMENLERE DESTEK VERENLER YASADIŞI FAALİYET OLARAK NİTELENDİRİLMEKTE’

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

Türkiye’de yasal çerçevede ve yetkili makamların bilgileri dahilinde mültecilere insani yardım veren, psiko-sosyal destek sağlayan, uyum çalışmalarına destek veren, hak ve hizmetlere, adalete erişime destek veren sivil toplum kuruluşları hakkında, bir soruşturma/kovuşturma veya mahkeme kararı olmaksızın, mesnetsiz bir şekilde yasadışı faaliyetlerde bulunulduğuna dair bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu şekilde, alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının bazı medya kuruluşları tarafından hedef olarak gösterilmesini, yasadışı faaliyetlerde bulunulduğunu iması ile karalanmasını üzüntü ile karşılamaktayız.

‘MESLEĞİNİ YAPMAYA ÇALIŞAN AVUKATLARA YÖNELİK BASKILAR ARTMAKTADIR’

Bu bağlamda, mülteci ve göçmenlerin adalete erişimi konusunda önemli bir rol oynayan avukatlara yönelik gittikçe sertleşen muamele ise, kamu görevi yürüten avukatların mesleğini yapmasını engellemeye yönelik bir çeşit baskı ve tehdit haline dönüştüğünü tanık olmaktayız. Yakın bir geçmişte bir geri gönderme merkezinde bir grup avukatın iki saate yakın küçük ve havasız bir odada kilitli kalması buna bir örnektir. Geri gönderme merkezlerinde yaşanabilecek ihmal ve ihlallere karşı müvekkillerini uyaran, mesleğine uygun bir şekilde müvekkillerinin uğradığı hak ihlallerini gündeme getiren,  avukatlık mesleğini küçük düşürücü muamelelere karşı çıkan avukatlara, avukatlık mesleğinin sağladığı hak ve imkanları kötüye kullanmak, düzen ve işleyişi bozmak, görevlilerin görevlerine yerine getirmesini engellemek gibi gerçekle bağdaşmayan suçlamalarla cezalandırılmasının istenmesini esefle karşılıyor ve kınıyoruz.

Mültecilere ve onlarla dayanışma içinde olan, hizmet verenlere karşı bu tür söylem ve suçlamalarda bulunanlar hakkında gerekli idari ve yargısal süreçlerin yerine getirilmesini bekliyoruz.

’25 SIĞINMACI VAN-İRAN SINIRINDA DONARAK ÖLDÜ’

Van özelinde de özellikle bu yıl içerisinde İran sınır hattında donarak yaşamını yitiren 25 sığınmacı/göçmenin trajik sonlarına dikkat çekmek isteriz. Basın Açıklamamız ekinde sunduğumuz rapordan da görüleceği üzere sığınmacı ve göçmenlerin her geçen yıl artan sayıda düzensiz yollardan ülkeye girmeye çalışırken hayatını kaybettiği ve bu durumun ülkelerin göç ve sığınma politikalarıyla yakından ilişkili olduğu açıktır. Bu vesileyle Dünya Mülteciler Gününde Van Barosu olarak hükümete ve ilgili otoriterlere sığınmacı ve mültecilere ülkeye yasal ve güvenli erişim kanallarını açarak; şeffaf,etkin ve erişilebilir sığınma prosedürlerini hayata geçirmesi çağrısında bulunuyoruz.”