Gazeteci yazar Fehmi Koru, seçim sürecine ilişkin kaleme aldığı köşe yazısında, “Ak partililer telaştan düşünmüyorlar, onların yedine ben düşünüyorum. Zor bir döneme girdikleri kesin” açıklamasına yer verdi.
ABC Gazetesindeki köşe yazısında Fehmi Koru, seçim sürecini ve AKP’lilerin içerisinde bulunduğu durumu kaleme aldı. Koru, “Sağ olsunlar, tavsiyelerim muhataplarınca büyük çapta yerine getirildi. Küçük bir kız çocuğuna istismar olayına en zayıf tepkinin iktidar cephesinden gelmesi üzerine, bunun yanlışlığına işaret eden önceki iki yazımda bazı tavsiyelerde bulunmuştum.
Tavsiyelerim şunlardı:
6 ay sonraya ertelenmiş duruşmanın tarihi mümkün olan en yakın zamana çekilmeli, Diyanet işleri başkanlığı tartışmaları sona erdirecek kesinlikte bir açıklamayla çocuk yaşta evliliklerin yanlışlığını ve evliliğin ancak olgun yaşa ermişler arasında söz konusu olabileceğini açıklamalı, siyasiler de suskunluklarına son vererek iptal ettikleri ‘İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden hayata geçirmeli…
Sağ olsunlar, tavsiyelerim muhataplarınca büyük çapta yerine getirildi.
İstanbul Sözleşmesi’ni canlandırma tavsiyem hariç” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Sözleşmesi kadınları AKP’den kopardı mı?
Koru, AK Parti’nin kendisini iktidarda tutan en büyük gücün kadınlar olduğunu ve son olayın açığa vurduğu türden yanlışlıkların temelinde İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan tedbirlerin eksikliğinin yattığını tam anlayamadıklarını ileri sürerek, “Seçimde bu gafletinin zararını görmesi muhtemel” dedi.
Koru şu değerlendirmeler yer verdi:
“Uzun iktidarların kaçınılmazı ‘yorgunluk’ bir süredir AK Parti’de her düzeyde belli oluyor.
Geçen seçim öncesinde bazı belediye başkanlarını ‘metal yorgunluğu’ ileri sürerek dönemleri bitmeden görevlerini bırakmaya zorlamıştı AK Parti; tespit doğruydu, ancak yöntem yanlıştı ve son yerel seçimde o illerin çoğunda belediye başkanlıklarını rakip partilere kaptırdı.
‘Metal yorgunluğu etkisini daha geniş hissettiriyor’
Siyaseten yanlışlıklar şimdilerde de kendini belli ediyor.
‘Metal yorgunluğu’ etkisini daha geniş biçimde hissettiriyor.
AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 seçim üst üste partisine oy vermiş kitlelerde çözülme olduğunu fark etmesi üzerine, onlardan ‘son bir defa daha’ olduğunu özellikle belirterek desteklerini sürdürme talebinde bulunması, o yorgunluğun dışa vurumu bana göre. Tayyip Erdoğan’ın yakında -hem de pek yakında- başlarında olmayabileceği, AK Parti’nin en son çözülecek çekirdek seçmen kitlesinde de şaşkınlığa yol açmış olmalı.
AK Partililer kendilerini Erdoğan’ın başlarında bulunmayacağı bir döneme hazırlamış değiller.
Erdoğan başlarında bulunmadığı takdirde iktidar olabilme ihtimallerinin çok zayıf olduğunu en iyi AK Partililer biliyor.
Yalnız iktidarı da değil, Tayyip Erdoğan yoksa AK Parti olarak da varlık sebebini kaybedebilir.
Partisinin başında seçime son defa katılacağını açıkladığı konuşmasının AK Parti saflarında telaşa sebep olması bu yüzden.
Liderinin kenara çekildiği bir Türkiye’de iktidarı sürdürecek çapta bir lider adayı yok AK Parti’nin. Vaktiyle birden fazla lider olabilecek güçlü siyasiler vardı AK Parti’de, süreç içerisinde hepsi tasfiyeye uğradı.
Rakipsiz kaldı partisi içerisinde Tayyip Erdoğan, lakin görüyorsunuz, AK Parti de, lider bıraktığı veya bırakması gerektiği zaman, liderliği ondan devralabilecek çapta siyasilerden mahrum kaldı.”
‘Siyaseten bir açmaz durumu var AK Parti’nin önünde’
AK Parti’nin önünde siyaseten bir çıkmaz olduğuna dikkat çeken Koru, “Tayyip Erdoğan’a çok yakın bireylerin yönetiminde bulunduğu bazı kadın örgütlerinin de desteğiyle hazırlanmış ve Türkiye hazırlanmasına öncülük ettiği için de adında ‘İstanbul’ sözcüğü bulunan Birleşmiş Milletler sözleşmesinin iptali, ‘6 yaşındaki çocuğun istismarı’ türü gelişmelerle bir siyasi yanlışlık olarak sırıtıyor.
Eminim, bugüne kadar sürekli AK Parti’ye oy vermiş kadınları düşündürüyordur bu durum.
‘Son defa’ olacağını düşünerek öyle bir çağrıya olumlu cevap vermeye yanaşabilecek AK Parti’den çözülmeye yüz tutmuş seçmen kitlesi, o çağrının geriye alınmasına nasıl bir tepki verebilir?
Birbirine ters iki açıklama arasında kafası karışan seçmenler de var mıdır?
Erdoğan’sız -yani onun yerini alabilecek güçlü bir liderden de mahrum- bir AK Parti seçmen gözünde cazibesini yitirecek midir?
İki defa seçildiği halde anayasa engeline rağmen bir kez daha aday olabileceğini düşündüğü anlaşılan Tayyip Erdoğan’ın adaylığı YSK’dan onay almazsa ne olur?
Cevabını şimdi vermenin zor olduğu sorular bunlar…
Seçim vakti de yaklaşıyor” dedi.