Ekonomide yaşanan ağır sorunlar sonrası yeniden Hazine ve Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek’in nasıl bir politika izleyeceğini değerlendiren ekonomistler ortodoks politikaya dönüşün çok hızlı olmayacağı görüşünde.

AJANS65 TV - Türkiye'de ekonomide sıkışıklık olduğu her dönem ismi ekonomi yönetimi için geçen Mehmet Şimşek yeni hükümetin Hazine ve Maliye Bakanı oldu. Geçen hafta piyasanın satın aldığı ismin gerçekleşmesi ilk aşamada pozitif olarak değerlendiriliyor. Ancak önemli olan ‘Yeni Türkiye Modeli’ olarak adlandırılan, düşük faiz, cari fazla ile büyüme ve sürdürülebilir düşük enflasyon hedefleyen politikanın değişip değişmeyeceği olacak.

Ekonomim'den Şebnem Turhanlı'nın konuya yakın kaynaklardan aktardığı bilgiye göre Bakan Şimşek, 18 ay süre istedi, Türkiye’nin ihtiyacı olan dış kaynağı da kendisinin bulacağını belirterek güven mesajı verdi. Tarihi en yüksek negatif seviyeye düşen net uluslararası rezervler, yükselen iflas risk primi (CDS), yüksek enflasyon, cari denge ile bütçe dengesindeki artan çift açık riski ve Türkiye’yi terk etmiş olan yabancı yatırımcı için Bakan Şimşek’in atacağı adımlar büyük önem taşıyor. Ekonomistler Şimşek’in ne kadar bağımsız olabileceği ile dünyaca kabul görmüş ekonomi politikalarına ne derece dönüşün gerçekleştirilmesinin kritik önemde olduğuna dikkat çekti.

BORSA İSTANBUL İÇİN POZİTİF

Geçen hafta Borsa İstanbul BİST100 endeksi haftalık yüzde 11,66 yükseldi. Özellikle ikinci tur sonrasında Şimşek isminin daha sık konuşulmaya başlamasıyla birlikte yükseliş hızlandı ve kritik 5000 seviyesi aşıldı. Bugün ilk açılışta da coşkunun sürmesini bekleyen piyasa uzmanları beklentinin satın alınması nedeniyle kar satışları da yaşanabileceğine işaret etti. Borsadaki coşkulu seyir Türk Lirası'nda yaşanmadı. TL'de değer kaybı geçen hafta da sürdü. Dolar/ TL 21.05 seviyesini, Euro/TL ise 22.59 seviyesini gördü. Geçen hafta Türkiye’nin ifl as risk primi CDS’leri ise 600 baz puanın altına gerilese de yüksek seyrini sürdürdü. Rezerv kaybı ise devam ediyor.

MERKEZ'E İLK KADIN BAŞKAN MI GELİYOR?

Bakan Şimşek’i bu açıdan da oldukça zorlu bir gündem bekliyor. Öncelikle Merkez Bankası’nın başkanlığına güvendiği birini getirmesi öngörülen Şimşek’in kur korumalı mevduat ve menkul kıymet zorunluluğu getiren politikalar konusunda da neler yapacağı takip edilecek. Makroihtiyati önlemler ve regülasyonlarla sıkıştırılmış, kredi arzının neredeyse durduğu bankacılık sektörü için atılacak yeni adımlar büyük önem taşıyor. Kredi mekanizmasının normalleşmesi gerçekleşebilecek mi bilinmez ama uygulanması beklenen sıkılaştırma politikası bankacılık sektöründe bazı uygulamaların değişmesini şart koşuyor.

AĞBAL-ELVAN HAYAL KIRIKLIĞI ZİHİNLERDE

Şimşek için umutlar büyük, ancak piyasanın zihninde Naci Ağbal, Lütfi Elvan dönemi için yaşadığı hayal kırıklığı halen duruyor. Şimşek’in atması beklenen adımların ne derece sürdürülebilir olacağı ve bağımsızlığı piyasa tarafından dikkatle izlenecek. Eğer her şey yolunda gider ve Şimşek beklentileri karşılayabilirse daha normal politikaların işareti verildiğinde bile uzmanlar ifl as risk priminin hızla geri çekilmesini öngörüyor. Hatta şu an 600 baz puanın hemen altında seyreden CDS’lerde yeniden 300 baz puanların konuşulabileceğine dikkat çekiliyor.

 UZMANLAR ŞİMŞEK DÖNEMİNDEN NE BEKLİYOR?

ODTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Umutluyum, iyimserim. Mehmet Şimşek’in de önümüzdeki dönemde istediklerini yapabileceğini düşünüyorum. Geleneksel para politikalarına, serbest piyasaya mali disiplinden ödün vermeden dönüş sağlamak isteyecektir. Eski bakanlık dönemlerinden hatırladığımız gibi mali disipline çok önem verir, bir yere para harcayacaksa başka yerden para bulmaya çalışacaktır. Serbest piyasa ekonomisine inanan bir insan, piyasa ekonomisini yeniden yerleştirmeye çalışacaktır. Yurtdışı bağlantılarından dolayı yabancı yatırımcılara güven verip kaynak çekecektir. Mehmet Şimşek’e istediği zaman ve yapmak istediklerine olanak sağlanırsa başarılı olacağına inanıyorum. Zaten Mehmet Şimşek de bu şartlar oluşmadan gelmezdi, kesin bir söz, garanti almıştır. Diğer türlü dışarıdaki kredibilitesini riske atar.

‘TAM BİR ORTODOKS POLİTİKAYA DÖNÜŞ OLMAYACAK’

Deniz Yatırım, Yatırım Strateji ve Araştırma Bölüm Müdürü Orkun Gödek: Sayın Şimşek, piyasada ikinci turun ardından satın alınan isimdi ve gerçekleşti. Bu kısım önemli. Beklenti karşılandı, fiyatlamalar için yeni bir hayal kırıklığı başlığı oluşmadı. BIST için ilk etaptaki iyimserliğin ardından kısmen beklentinin gerçekleşmesi nedeniyle realizasyon görmemiz şaşırtıcı olmaz. Ancak, yapısal bozulma şu an için zor. Buradan sonra piyasa temsilcileri iki başlık etrafında odaklanırlar: i) bürokraside yapılması muhtemel atamalar, ii) olası politika değişiklikleri. Şahsi fikrim tam anlamıyla bir ortodoks politika dönüşü olmayacağı şeklinde. Ancak, bozulan piyasa dinamikleri ve yatırımcı algısı açısından bir takım normalleşme adımları mutlaka gelecektir. Makro taraftaki başlıklar bir süre daha hayatımızda olmaya devam edecekler ve beklentilerin ne ölçekte karşılanacağı yatırımcıların yeni odak noktası olacak. Gelecek vadede kur ve hisse senetlerinin yüksek korelasyon ile hareket ettiğini görebiliriz. Daha serbest kur rejimi yabancı yatırımcı girişine de ilk etapta sınırlı olmak kaydıyla oyun alanı açabilir.

‘ÜLKE RİSK PRİMİNİN DÜŞMESİNİ BEKLİYORUZ’

Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler: Mehmet Şimşek isminin piyasalar açısından simgesel bir anlamı bulunuyordu. Şöyle ki, Mehmet Şimşek’in atanması tam ortodoks politika setine bir dönüş olmasa bile, bankalar üzerindeki regülasyonların gevşetileceği beklentisini doğuruyor. Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliyet Bakanı olarak atanmasının ardından şimdi gözler başta TCMB Başkanlığı olmak üzere yapılacak kilit atamalarda olacaktır. TCMB Başkanlığına da piyasa dostu bir ismin atanması ortodoks politikalara (kademeli de olsa) dönüş beklentisini pekiştirecektir. Döviz rezervlerinde süregelen hızlı düşüş dikkate alındığında, bundan sonra ekonomi politikalarının öncelikli amacının iç talebi ve de dolayısıyla döviz talebini sınırlandırmak üzerine yoğunlaşacağını düşünüyoruz. Ekonomi yönetiminde piyasa dostu isimlerin olmasını bu amaca ulaşılmasını kolaylaştıran bir durum olarak değerlendiriyoruz. Buna bağlı olarak, ülke risk priminin düşmesini ve bunun özellikle bankacılık hisselerine olumlu yansımasını bekleyebiliriz.

TEPAV Direktörü Dr. Burcu Aydın Özüdoğru: Piyasaların Mehmet Şimşek’ten beklentileri var. Bu beklentileri de şöyle sıralayabiliriz: Merkez Bankası başta olmak üzere önemli pozisyonlara atamalar, TCMB’den faiz artışı ve izleyen aylara ilişkin artış patikasının belirlenmesi, piyasadaki kısıtlayıcı kontrol ve düzenlemelerin kaldırılması veya buna ilişkin takvimin açıklanması ve kamu maliye dengelerini iyileştirecek tedbirler.

‘BOZUK VE ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİNİN DÜZELMESİ GEREKİYOR’

Fortuna Capital Danışmanlık Kurucusu Dr. Altuğ Özaslan: Hem Mehmet Şimşek hem de Cevdet Yılmaz’ın kabinede beraber görev alması, ekonomi yönetiminin ve kamu maliyesinin bütünselliği açısından olumlu bir tablo sunuyor. Mehmet Bey’in açıklamalarını da dikkate alınca, durumun ehemmiyetin net şekilde farkında olduğunu ve rasyonel bir zemine dönme zorunluluğunu Sayın Cumhurbaşkanı’na kabul ettirdiği anlaşılıyor. Ama bu rasyonel zemin sadece politika faizinin arttırılması ve ortodoks politikalara dönüş değil. GYSH’nın yüzde 5.5’u kadar cari açık, yüzde 3.5’u kadar bütçe açığı, 130 milyar dolar KKM, yüzde 64 civarı dolarizasyon oranı, bozuk ve adaletsiz vergi sistemi vb. gibi nice önemli sorunları kalıcı olarak çözülmesi gerekiyor.

Buradaki ‘kalıcı’ kelimesi önemli çünkü piyasa aktörleri her ne kadar kısa vadede coşkuyu satın alacak olsa da, bu rasyonel zemine dönüşün yerel seçime kadar bir zaman kazanmak mı yoksa samimi ve inanılarak yapılan bir dönüş mü olduğu sorusunu Mart 2024’e kadar ve özellikle sonrasında aklının bir ucunda canlı tutacaktır. Sayın Şimşek kısa yabancı sermayenin ülkemize sıcak para ağırlıklı olarak gelmesine sebep olabilir, kamu tarafında bazı satışlar ve FDI girişi de olabilir ama önemli olan içeri gelecek sermayenin niceliği yüksek körfez sermayesi ağırlıklı değil, niteliği yüksel batı sermayesi ağırlıklı olmasıdır. Bunu başarabilmemiz için yapmamız gereken de piyasaya Ağbal şokunu unutturmak, tıkanan swap kanallarını açmak ve yabancı kurumların risk yönetimlerinin kıstığı limitleri yeniden yükseltmesini sağlamaktır. Bu da ne yazık ki 2-3 ayda değişebilecek bir durum değildir. Sayın Şimşek büyük ihtimalle kariyerinin en zorlu görevine geldi, kendisine ve atanacak yeni bürokratlara başarılar dilerim. Umarım aklın ve bilimin öncülüğünde, kronik ekonomik sorunlarımızı çözebilen kalıcı bir ekonomi politikasını tesis edebilirler.

Editör: İdris YILMAZ