Dün Kırkdeğirmenler bugün Balık üretim çiftlikleri!

Abone Ol

Van’ın Gürpınar ilçesinde VASKİ’nin tüm suyu Van kent merkezine getirmesi ile balık çiftlikleri kapatılma ile karşı karşıya kaldı. İlçedeki balık üretim çiftliği sahiplerinden birisi olan Reşat Yılmaz, çok büyük bir zarar ile karşı karşıya bulunduklarını, balıklarının azımsanmayacak bir bölümünün öldüğünü, anaç balıklarından da yüzlercesini kaybettiğini söylerken, suyun Van’a verilmesi ile birlikte Kırk Değirmenler olarak tabir edilen değirmenlerini kaybettiklerini, şimdi de suyun tamamının Van’a gönderilmesi ile balık üretim çiftliklerini kaybetme ile karşı karşıya bulunduklarını söyledi.

Haber: MUHİTTİN BOTAN Kamera: İDRİS YILMAZ Montaj: YASEMİN DİKİCİ

Değirmendüzü Mahallesi Muhtarı Garbi Tanış ise VASKİ’nin suyu kesmesi sadece balık çiftliklerinin değil, suyun geçtiği güzergahta bulunan bağ ve bahçelerin de yok olma tehdidi altında olduğunu, tarım ve hayvancılığın da büyük bir tehdit ile karşı karşıya bulunduğunu söyledi.

Gürpınar Ziraat Odası Başkanı Faruk Şamiloğlu da bu alanda belli bir düzenlemenin olabileceğini, yapılacak iyi bir düzenleme ile hem Van’ın su ihtiyacının karışlanabileceğini, hem de Gürpınar’daki tarım, hayvancılık ve balık tesislerine yetebileceğini söyledi.

Van’ın Gürpınar ilçesi, yoğun su kaynakları sebebiyle ismi, “Gürpınar” olarak değiştirilmiştir. Bu ismi veren, İsmet İnönü tarafından verilmiştir. Çıkan su kaynakları ile nam salan Gürpınar, bu aralar sudan kaynaklı ciddi sorunlar ile karşı karşıya bulunmakta. Bunun temel sebebi, Van Kent Merkezi ve kimi ilçelerin suyunu karşılayan Bulakbaşı suyunun tamamının Van Su ve Kanalizasyon İşletmesi (VASKİ) tarafından borularla Van Kent Merkezine taşımasıdır. Öncesinden Bulakbaşı’ndan çıkan suyun bir kısmı Van’ın su ihtiyacını karşılarken, geriye kalan kısmı da ilçe sakinleri tarafından kullanılmaktaydı. Kimileri bağ ve bahçelerini sulamakta kullanırken, kimileri o güzergahta tarım ve hayvancılık ile uğraşıyor, azımsanmayacak kesimi de balık üretme çiftliği işletiyordu. İlçede çok sayıda balık üretim çiftliği bulunmakta ve neredeyse tamamı, Bulakbaşı’ndan gelen sudan faydalanmaktaydı. İlçenin 5 büyük balık çiftliğinde yıllık olarak yaklaşık bin ton balık üretimi yapılmakta. Bu çiftliklerde üretilen balıkların bir kısmı Van’da tüketilirken, geriye kalan kısmı da bölgeye satılmaktadır.

‘Ailemin tüm birikimini balık çiftliğine yatırdım’

Bulakbaşı suyu üzerinde balık üretim çiftliği kuranlardan olan Reşat Yılmaz, balık üretim çiftliği kurma kararı aldıktan sonra, çok zor ve zahmetli bir yola çıktıklarını sonradan anladıklarını kaydederek, “bahsettiğim zor ve zahmetli yol, üretim ile alakalı değil, bürokratik engellerin aşılması ile alakalı. Gerekli izinleri alabilmek için yıllarca mücadele ettim. Durmadan bir kurumdan diğerine gittim ve sonunda gerekli izinleri aldım, gerekli anlaşmaları da imzaladık” dedi.

‘2031 yılına kadar sözleşme imzaladık’

Bürokratik engelleri aştıktan sonra DSİ ile 2031 yılına kadar sözleşme imzaladıklarını söyleyen Reşat Yılmaz, “gerekli izinleri alıp DSİ ile de 2031 yılına kadar sözleşme imzaladıktan sonra, ailemin tüm birikimlerini balık üretim çiftliğine yatırdım. Çocuklarım ve eşim ile birlikte zamanımızın tamamını balık çiftliğimize harcadık ve ilçede farklı nitelikte bir balık üretim çiftliği kurduk” dedi.

Kurdukları balık üretim çiftliğinin ilçede bulunan diğer balık üretim çiftliğinden farklı olduğunu belirterek, “biz daha çok organik balık üretmeyi esas aldık. Ürettiğimiz balıklar elbette ki yüzde yüz organik değil, ama yarı yarıya organiktir. Havuzlarımızdan sadece bir tanesi betondan oluşmaktadır. O da yavrular içindir. Ki, böyle olması da gerekiyordu. Diğer havuzlarımızın tamamı, topraktandır ve doğaldır. Balıklarımız beslenmelerinin önemli bir kısmını kendisi o havuzlardan doğal olarak karşılamaktadır. Yani balıkları kendi mecralarından koparmadık ve organikliği de buradan geliyor” dedi.

‘Ürettiğimiz balıkların tadı daha değişik olduğundan yoğun ilgi görüyor’

Balıkları kendi mecralarından koparmadıklarından dolayı ürettikleri balıkların tadının daha değişik ve güzel olduğuna dikkat çeken Reşat Yılmaz, “balık üretim çiftliğimizin tek özelliği bu da değil. Biz yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda çiftlik kurduk. Bu çiftliğin üzerinde bir de restoran kurduk. Yan tarafında devasa büyüklükte bir bahçeyi oturma alanı haline getirdik. İnsanların kentin kalabalığından kaçarak gelip oturabilecekleri, aileleri ile güzel bir hafta sonu geçirebilecekleri bir ortam yarattık. Oluşturduğumuz bu ortamda insanlar doğa ile iç içe bulunmaktalar. Müthiş keyif verici, insanı dinlendirici bir ortamdır bizim oluşturduğumuz ortam. Kent merkezinden buraya gelen müşterilerimiz, balıklarımızın lezzetini çok beğenmekteler. Sadece buraya gelen müşterilerimiz değil, başka illerden de balıklarımıza yoğun bir ilgi var. Bu yıl yıllık üretim kapasitemiz 150 ton idi, ancak biz bunu daha da artırmayı düşünüyoruz çünkü bu potansiyelimiz var” dedi.

‘Tüm izinlerimiz ve sözleşmemiz olmasına rağmen VASKİ kanunsuz bir şekilde suyumuzu kesiyor’

Sahip oldukları balık çiftliğini kurabilmek için yıllarını verdiğini, ailesi ile birlikte her şeylerini bu balık çiftliğine yatırdıklarını söyleyen Reşat Yılmaz, “bu kadar emek ve çaba ile kurduğumuz aile balık çiftliğimiz, ne yazık ki VASKİ’nin kanunsuz yaklaşımları sonucunda yok olma ile karşı karşıya. 2031 yılına kadar sözleşmemiz olmasına rağmen sözleşmeyi hiçe sayarak suyumuz kesiliyor. Bizim tarafımıza gelen suyun önüne bent kurmuş, arkasına da naylon koyarak tek damla bile gelmesine müsaade etmiyorlar. İlk başlarda bendin içine koydukları bir boru ile cüzi miktarda da olsa bize taraf suyun gelmesine müsaade ediyorlardı. Ama sonrasında onu da kapattılar. Bunun sonucunda inanılmaz düzeyde zararım oldu. Balıklarım ölmeye başladı. En önemlisi de anaç balıklarımdan azımsanmayacak nitelikte ölümler gerçekleşti” dedi.

‘Balıklarımın can çekişini izledim’

Suyun kesilmesi ile birlikte balıkların oksijensiz kaldığını ve can çekişmeye başladığını belirten Reşat Yılmaz, “o görüntüleri unutamıyorum. Balıklarım can çekişiyor ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Alelacele yetkililer ile görüşmeye çalıştık, ancak muhatap bulamadık. Bulakbaşına gittik bir de ne görelim, bizim tarafa bir tek damla suyun bile gelmesine müsaade etmiyorlarmış meğerse! Beynimden vurulmuşa döndüm. Biz sözleşme imzalamış, düzenli olarak kullandığımız suyun parasını veren biri olarak çok ciddi bir kanunsuzluk ve keyfi uygulama ile karşı karşıyaydım” dedi.

2031 yılına kadar sözleşmesi var

Yaptıkları müdahale ile balıklarının tamamının ölümünün önüne geçtiğini kaydeden Reşat Yılmaz, “yine de zararım çok büyük. Binlerce balığım öldü. En önemlisi de anaç balaklarımın önemli bir kısmını kaybettim. VASKİ tamamen kanun tanımaz şekilde hareket ediyor. Nedeni şu; Bir kere benim 2031 yılına kadar sözleşmem var ve sözleşmeden kaynaklı ödemelerimi düzenli olarak ödemekteyim. İkincisi de kanunen bir yerleşim yerinden çıkan suyun tamamını başka bir yerleşim yerine götüremezsin. Bizim mahallemizden çıkan sudan maalesef VASKİ bizi faydalandırmıyor. Bu da yasadışı bir durumdur. Vali bey de çiftliğimizi ziyaret ettiğinde kendisine durumu izah ettim, benim haklı olduğumu, VASKİ Genel Müdürü ile konuşacağını sorunu halledeceğini söyledi. Ancak Vali bey buradan alınınca, hukuksuzluk olduğu gibi devam etti” dedi.

‘Her kapı çaldığında yüreğim ağzıma geliyor’

Suyun kesilmesi korkusu ile evinde rahat bir uyku çekemediğini, rahat oturamadığını söyleyen Reşat Yılmaz, “evimin kapısı her çaldığında, ‘acaba yine suyun kesildiğini mi söyleyecekler’ diye yüreğim ağzıma geliyor. Balıklarımın tekrardan can çekişmesine tanıklık etmek istemiyorum. Bu öylesi bir çaresizlik ki anlatılması imkansız bir durum” dedi.

‘Önce değirmenlerimiz, şimdi de çiftliklerimiz elimizden alınıyor’

Öncesinden Bulakbaşı’ndan çıkan suyun üzerinde 40 tane değirmen bulunduğu söyleyen Reşat Yılmaz, “suyun bir kısmının Van’a gönderilmesi ile değirmenlerimiz faaliyetten düştü. Balık çiftliklerimiz de aynı akıbet ile karşı karşıya bulunmakta. Bu çiftlikler ilçemiz ekonomisi açısından büyük bir öneme sahiptir. Buradan onlarca kişi ekmek yemektedir” dedi.

Balık çiftliklerinin sadece ilçe ekonomisi için değil, ilçenin tanıtımı açısından da oldukça büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Reşat Yılmaz, “ilçemizin ismi, balık çiftlikleri ile adeta özdeşleşmiş vaziyette” dedi.

‘Kimileri balıklarını başka yere taşıdılar’

VASKİ’nin sularını kesmeleri sonucunda kimi balık çiftliği sahiplerinin balıklarını başka yere taşımak durumunda kaldığını söyleyen Yılmaz, “benim gidecek bir yerim yok. Ben balıkları taşısam, koca tesisi ne yapacağım. Burada iki katlı kocaman bina yapmış ve bunu balık restoranına dönüştürmüşüm. Buradaki bahçeyi ne yapacağım?” şeklinde konuştu.

Van kent merkezinin içme suyu ihtiyacının karşılanmasına itirazları olmadığını söyleyen Yılmaz, “itiraz ettiğimiz nokta, bizim görmezden gelinmemiz ve yok sayılmamızdır. Bu su Van’a gidene kadar yol üzerinde bulunan diğer yerleşim yerleri de bu sudan yararlanıyor. Oysa onların kendilerine yetecek kadar suları bulunmaktadır. Ayrıca oradan da kent merkezine su taşınabilir. Üstelik oralarda bulunan suyun kalitesi çok daha iyidir. En azından belli bir dengeyi esas alsınlar. Ama bunu yapmıyorlar. Başka yerlerden çıkan suya dokunmazlarken, buradan çıkan suyun tamamını alıyor ve ilçemizi susuz bırakıyorlar” dedi.

‘Suyumuzun tamamının alınması ile ilçemize büyük zarar verilmekte’

Konuya ilişkin konuşan Değirmendüzü Mahalle Muhtarı Garbi Tanış da Bulakbaşı’ndan çıkan suyun tamamının alınmasının büyük bir haksızlık olduğunu söyleyerek, “bu su üzerinde kurulu bulunan irili ufaklı çok sayıda balık tesisi bulunmaktadır. Bunlardan 5 tanesi büyük balık çiftliğidir. Bu çiftliklerin yıllık üretim kapasiteleri yaklaşık bin tondur” dedi.

Suyun kesilmemesi durumunda bu kapasitenin daha da artabileceğine dikkat çeken Tanış, “balık üretim tesislerimiz gelişmeye son derece elverişli çiftliklerdir” dedi.

‘Suyun kesilmesinden sadece balık çiftlikleri değil tarım ve hayvancılık da olumsuz etkilenmekte’

Suyun tamamının VASKİ tarafından Van Kent merkezine taşınması neticesinde sadece balık üretim çiftliklerinin değil, tarım ve hayvancılığın da olumsuz etkileneceğine dikkat çeken Tanış, “o güzergahta çok sayıda insan tarım ve hayvancılık ile uğraşmakta. Suyun kesilmesi ile birlikte başka yerden su temin edemeyeceklerinden tarım ve hayvancılığı bırakmak durumunda kalabilirler. Sadece bu da değil, ilçemiz bağ ve bahçeleri ile meşhur bir yerdir. Binlerce yıllık bağ ve bahçelerimiz var. Bilindiği üzere suyun geçtiği yerde hayat vardır. Şimdi suyun kesilmesi ile birlikte suyun geçtiği güzergahta adeta can damarımız kesilecek. Bağ ve bahçeler kuruyacak, tarım ve hayvancılık büyük darbe alacak, balık üretim çiftliklerimiz bir bir kapanacaktır. Böylelikle ilçe ekonomimiz büyük bir darbe alacak, çok sayıda insanımız da işsiz aşsız kalacak, belki de göç edecekler” dedi.

‘Bir sorun giderilirken başka sorunlar yaratılmamalı’

Van Kent merkezinin su ihtiyacının karşılanmasına bir itirazlarının olmadığını, ancak başka yerin ihtiyacı karşılanırken başa insanların mağdur edilmemesi gerektiğinin altını çizen Tanış, “bizim itirazımız da tam olarak burayadır. Bir mağduriyeti giderirken, başka mağduriyetlere yol açmak yanlış bir uygulamadır. Kaldı ki, buradaki insanlar tamamen yasal bir iş yapmakta, vergilerini vermekte, sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirerek borçlarını ödemekteler. Ancak VASKİ’nin de sözleşmeye uyması gerekmektedir. Çünkü hiç kimse kanunların üstünde değil. Kanunlar neyi emrediyorsa bunu yapalım. Eğer bu insanlar sözleşmenin dışında bir şey yapıyorlarsa gereği neyse yapılsın. Ancak eğer hakları da kanunsuz bir şekilde ellerinden alınıyorsa, bunun da gereği yapılsın. Çünkü yasalar herkes içindir, herkesi bağlayıcı niteliktedir” dedi.

‘Yanlış uygulamalarla ilçemiz üretimden düşürülmemeli’

İlçelerinde tarım ve hayvancılığın temel üretim alanları olduğuna dikkat çeken Tanış, “yanlış ve kanunsuz uygulamalarla ilçemiz üretimden düşürülmemeli. Yasaların uygulanması durumunda tüm sorunlara çözüm bulunabilir. Balık tesislerimizin yanı sıra tarım ve hayvancılık ile uğraşan insanlarımızın ellerinden bu işlerinin alınması durumunda mecburen kent merkezine göç etmek durumunda kalacaklar. Orada da yapabilecekleri bir işleri yok. Bizim istediğimiz, yasalarla koruma altına alınan haklarımızı kullanmaktır. Eğer yasalar bize, ‘siz o sudan yararlanamazsınız diyorsa, bir itirazımız olmaz. Ancak yasalar böyle demiyor. Bundan dolayı da yasalarla koruma altına alınan haklarımızın sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi.

'Balık tesisleri ilçe ekonomimiz açısından oldukça önemlidir'

Gürpınar Ziraat Odası Başkanı Faruk Şamiloğlu ise Gürpınar’ın üç bölgeden oluştuğunu, her bölgenin kendisine has üretim özellikleri bulunduğunu söyleyerek, “bulunduğumuz bölge, Havasor Bölgesi olarak adlandırılır. Bu bölgenin en temel özelliklerinden bir tanesi balıkçılıktır. Bulakbaşı suyu üzerinde çok sayıda balık üretim çiftlikleri bulunmaktadır. Bunlardan 5 tanesin bu işi büyük çapta yapmakta ve yıllık üretim kapasitelere bin ton civarındadır. Buradan üretilen balıklar ilçe ve kent ekonomimiz için oldukça önemlidir” dedi. Bir de suyun geçtiği güzergahta bağ ve bahçelerin bulunduğunu, tarım ve hayvancılığın yapıldığını söyleyen Şamiloğlu, “Bulakbaşı’ndan çıkan su, debisi oldukça yüksek olan bir sudur. Bu suyun iyi planlanması ile hem Van’ın hem de Gürpınar’ın ihtiyaçlarını karşılama yeterliliğine sahip bir sudur. Geçmişte bu su üzerinde kırk tane değirmen çalışır, bu değirmenler sadece Gürpınar’ın değil, Van’ın da çevre illerin de buğday öğütme ihtiyacını karşılardı. Sonrasında o değirmenlerimiz kapandı, insanlar bu kez balık çiftliklerini kurmaya başladılar. Ancak yaşanan su sorunundan dolayı balık çiftlikleri de kapanma ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı. Yamiloğlu şu ifadeleri kullandı:

“Gerekli kurumların izin verdiği, DSİ’nin izin verdiği, hatta mahkemenin bile izin verdiği, ki bu tesis daha önce dava konusu olan bir yerdi ve hakkıyla mahkemeyi kazındı, bu arkadaşımızın bu şekilde mağdur edilmesi hoş değildir. Sadece bu arkadaşımız da değil, diğer balık üretim tesisi sahibi arkadaşlarımız da öyle. Hatta bizim Çılaş dediğimiz, Kırkdeğirenlerimiz geçmişte tüm Doğu Anadolu’nun buğday öğütme işini görüyordu. Değirmenler ortadan kalkınca, balık tesisleri onların yerini aldı” dedi. Balık üretim çiftlikleri, tarım ve hayvancılığın birer hazine olduğuna dikkat çeken Şamiloğlu, “klişe bir söz var, su savaşları başlayacak. Suyu doğru kullanmazsak, su biter. Bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.