10 aydır tutuklu bulunan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun yarın görülecek duruşması öncesi dayanışma çağrısında bulunan DFG ve TGS temsilcileri, “Bu duruşma sadece gazeteciler açısından değil, toplum açısından da önemli. Çünkü Dicle, toplumun haber alma hakkını savundu” diyerek, herkesi Diyarbakır Adliyesi önüne davet etti.
AJANS65 TV - Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma kapsamında 29 Nisan 2023’te Diyarbakır'daki evine yapılan baskınla gözaltına alınıp 3 Mayıs Dünya Gazeteciler Günü’nde tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu yarın bir kez daha hâkim karşısına çıkacak.
Hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” ile “örgüt üyeliği” suçlamalarında bulunulan Müftüoğlu’nun yargılandığı davanın 3’üncü duruşması Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 10.45’te görülecek.
Aynı zamanda JİNNEWS editörü olan DFG Sekreteri Gülşen Koçuk ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral, 10 aydır tutuklu bulunan Müftüoğlu için dayanışma çağrısında bulundu.
‘GAZETECİLİK KRİMİNALİZE EDİLİYOR’
Gülşen Koçuk
Gazeteciliğin son yıllarda sürekli biçimde kriminalize edilmeye çalışıldığını dile getiren DFG Sekreteri Gülşen Koçuk, “Yargılanan sadece Dicle Müftüoğlu değil aslında. Diğer gazeteci meslektaşlarımızın yargılamalarında da gazeteliğin nasıl kiriminalize edildiğini gördük. Arkadaşlarımızın haber kaynaklarıyla ilgili yaptıkları görüşmeler, haber amaçlı gittikleri yerler, seyahatler, aile bireyleriyle aralarındaki para alışverişleri gibi birçok şey aslında Dicle’nin iddianamesi üzerinden suçlama olarak gazetecilerin karşına çıkıyor” diye belirtti.
‘İKTİDAR ZORLANDIĞINDA İLK GAZETECİLERİ HEDEF ALIYOR’
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberde, iktidarın siyaseten zorlandığı süreçlerde her zaman ilk olarak gazetecileri hedef aldığını söyleyen Koçuk, “Daha önce de gördük ki süreç ne zaman çatışmalı, krizli bir döneme evrilse iktidarın ilk hedef aldığı gazeteciler oluyor. Bu sadece Kürdistan ve Türkiye üzerinde değil, aslında tüm dünyada iktidarların başvurduğu bir yöntem. AKP yönetimi de son yıllarda bunu öyle bir zirveye taşıdı ki dünya ülkeleri arasında çok ileri noktalarda duruyor. Yani biz RSF’nin (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü) basın özgürlüğü indekslerinde görüyoruz. Türkiye’nin basın özgürlüğü, gazetecilerin haber alma verme hakkı anlamında sicili, karnesinin iyi olmadığını görüyoruz. Dicle Müftüoğlu’nun tutuklu bulunuyor olması da bunun göstergelerinden sadece biri” dedi.
‘DİCLE, TOPLUMUN HABER ALMA HAKKINI SAVUNUYOR’
Dicle’nin yalnızca gazeteci olduğunu, tutuklama nedenin de gazetecilik olduğunu vurgulayan Koçuk, yarın görülecek duruşmanın sadece gazeteciler açısından değil, toplum açısından da önemli bir duruşma olduğunun altını çizdi. Koçuk, nedenini ise şöyle açıkladı: “Çünkü Dicle, yaptığı savunmalarda sadece gazeteciliği savunmadı aynı zamanda toplumun haber alma hakkını da savundu. Bu anlamıyla orada gösterilecek olan dayanışma hem gazetecilik mesleğini güçlendirecek hem de toplumun hakikate ulaşma hakkını, toplumun hakikati öğrenme hakkını tekrar güçlendirecektir.”
Koçuk, bunu sağlamak için ise hem diğer meslek örgütlerini hem meslektaşlarını hem de demokratik kamuoyunu Dicle ile dayanışmak üzere Diyarbakır Adliyesi önünde olmaya davet etti.
ORAL: İKTİDARDAN SAYGI BEKLEMİYORUZ
TGS Amed Temsilci Mahmut Oral ise, Dicle’nin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklanmasının bile gazetecilere karşı nasıl pervasızca yaklaşıldığı ve hukuk sisteminin gazetecilere dönük nasıl kullandığının göstergesi olduğunu ifade etti.
Gazeteciliğe bu denli ölçüsüz ve sınırsız kötülükle yaklaşan bir iktidardan bu mesleğe saygı duymasını zaten beklemediklerini söyleyen Oral, Dicle gibi şuan derneklerinin üyesi olan 13 gazetecinin tutuklu bulunduğunu dikkat çekti.
‘HEDEF BASINI ZAPTURAPT ALTINA ALMAK’
Oral, “Bu arkadaşlar en üretken oldukları dönemlerde ya cezaevindeler ya da adliye solanlarında gazeteciliği savunmak zorundalar. İktidar, 2002’de koltuğu ele geçirdikten sonra yegâne hedefi olarak basını zapturapt altına almak için baskı ve sindirme operasyonlarına başvurdu. Kürt medyasında çalışan gazeteciler söz konusu olduğunda bu ölçüsüzlük, vurdumduymazlık ve acımazlık bence daha da açığa çıkıyor. Dicle Müftüoğlu’nu da bu çerçevede değerlendirmek lazım” diye konuştu.
‘GAZETECİLİK 'TERÖRİZM' FAALİYETİ OLARAK GÖRÜLMEMELİ'
Dicle’ye yöneltilen tüm suçlamaların gazetecilikle ilgili olduğuna dikkat çeken Oral, şunları söyledi: “Türkiye’de artık gazeteciliğin bir terörizm faaliyeti olarak görülmemesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Yarın bir kez daha Müftüoğlu’nun mahkemesi olacak. Umudumuz öncelikle tahliye edilmesi ve yargılamanın beraatla sonuçlanmasıdır. Gazeteci meslek örgütleri olarak geçen günlerde uluslararasına bir çağrıda bulunarak Türkiye hükümeti üzerine baskı kurulmasını istedik. Umarız bu çağrımız karşılık bulur ve Dicle Müftüoğlu’na destek giderek artar”
‘KÜRT BASINI HİÇBİR ZAMAN SUSMADI’
Mahmut Oral
Türkiye’de gazetecilere yönelik baskıların her geçen gün artarak devam ettiğini belirten Oral, “İktidarın bu ölçüsüz yaklaşımdan vazgeçeceği görünmüyor. Bu iktidarın vazgeçememe durumu gazetecileri yıldırmayacak. Kürt basınında çalışan gazeteciler onlarca arkadaşını kaybetti. Buna rağmen hiç susmadılar. Dolayısıyla korku yoluyla gözaltı, tutuklama veya kurumlarını kapatarak iktidarın gazetecinin ve gazeteciliğin sesini susturması mümkün değildir. Öncelikle birey olarak meslektaşlarımızı ve de kurum olarak basın örgütlerini bu duruşmayı izlemeye çağırıyoruz. Dicle Müftüoğlu’na güçlü bir destek vermek gerekir. Biz TGS olarak ilk günden beri merkez düzeyinde davayı yakından takip ediyoruz” dedi.(Kaynak)