31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlere yönelik adaylarını ön seçim ile belirleme kararı alan DEM PARTİ, belirlenen tüm merkezlerde hedeflediği seçimleri gerçekleştirerek adaylarını belirledi.

Özellikle 14 Mayıs genel seçimlerinin ardından, belirlenen adaylar konusunda ciddi eleştiri ve tepkilere maruz kalan DEM PARTİ(Yeşil Sol Parti) yöntem değişikliğine giderek, merkezi aday belirleme yerine, ön seçim yöntemini esas aldı.

Aslında DEM PARTİ’de, aday belirlemeye yönelik uzun zamandı homurdanmalar oluyor, zaman zaman eleştiriler yüksek sesle dillendiriliyor, kimi yerlerde ise bu tepkiye dönüşüyordu.

En önemlisi de aday belirleme konusu ciddi kırılmalara yol açıyor, çok sayıda kişinin partiye küserek uzaklaşmasına neden oluyordu. 14 Mayıs seçimleri bu işin zirvesi oldu ve çok sayıda seçmen, sandığa gitmeyerek tepkisini ortaya koydu.

DEM PARTİ yetkili organları ise verilen bu mesajı en net hali ile alarak, bir parti içi muhasebe süreci başlattı. Halk ile yapılan yoğun toplantılar sonucunda halkın, “Adayları siz belirlemeyin biz belirleyelim” talebini yerinde bularak, aday belirleme yetkisini seçmenlerine verdi.

Aday belirleme yetkisinin seçmene verilmesi ciddi tartışmalara yol açtı. Kimileri bunu olumlu bulurken, kimileri de halkın doğru tercihi yapamayacağını, uygun adayların seçilemeyeceğini ileri sürdü.

Halkın doğru adayları seçemeyeceği şeklindeki düşünce ciddi bir yanılgı içerdiği gibi, ciddi bir sapmaydı da! Nedenine gelince; en zor şartlarda ve tüm engellemelere rağmen sandıklara giderek, partilerinin belirlediği adayların seçilmesini sağlayan seçmenlerin, aday olacak kişiyi seçemeyeceğini düşünmek ya art niyetlidir veya o seçmen kitlesinden zerre bir şey anlamama ile ancak ifade edilebilir.

Nitekim hafta sonunda yapılan ön seçimlerde halk kendi adaylarını belirledi. Aday belirlemede ağırlıklı olarak seçimler ikinci tura kaldı.

Peki yapılan ön seçimlere ilişkin neler söylenebilir?

Doğrusunu söylemek gerekirse, hemen hepimizin kuşkuları vardı. Seçimin sağlıklı bir ortamda gerçekleşip gerçekleşemeyeceğine ilişkin tartışmalar vardı. Sürecin başlaması ile birlikte eleştirdiğimiz hususlar oldu.

Delegelerin belirlenmesine yönelik de kimi eleştiriler veya acemilikler de göze çarpmadı değil. Bunu farklı bir boyutu ile yani bazı kişilerin delegeleri kendine doğru yontma şekli ile de ele almak mümkün. Özcesi, delege belirlemede ciddi bir karmaşa yaşandı.

Oy kullanma konusunda ve seçimlerin yapıldığı salonlarda da ciddi bir organize sorunu yaşandı. Oy kullanmaya giden delegelere yönelik, belli bir baskılama oldu.  Özellikle de encümen aday adayları bunu yaptı. Şunu da belirtelim; kimi encümen adayları tek bir kişiyi bile arayıp, “bana oy ver” demezken, salonda bulunan çok sayıda encümen adayı, durmadan delegelerin eline kağıt parçası tutuşturuyor ve “bana oy ver” diyordu. Öyle ki oy kullanmaya giden delegeler, avuçlarında bir tomar kağıt ile gitmek durumunda kalıyorlardı. Bu konuda pek bir uyarı göze çarpmadı.

Huzursuzluk büyüyor: TV kanalları yayını kesti, ordu sokağa çağırıldı Huzursuzluk büyüyor: TV kanalları yayını kesti, ordu sokağa çağırıldı

Oy kullanma sırasında da kimi acemilikler vardı. Aynı şekilde oy sandıklarının bulunduğu yerlerde zaman zaman ciddi kalabalıklar oluşuyordu.

Salonda ilgili ilgisiz çok büyük bir kalabalığın olması, aday adaylarının aile, akraba dost ve ahbaplarının bulunması, kimi zaman delegelere yönelik ısrarcı yaklaşımları da olumsuzluklar harnesine yazılabilir.

Fakat bu yazdıklarımızdan, yapılan ön seçimin olumsuz veya başarısız bir seçimdi sonucu çıkartılmamalı. Tam aksine tüm olumsuzluk ve acemiliklere rağmen yapılan ön seçim yoklaması oldukça başarılıydı.

Bunların dışında, yapılabilecekleri ilişkin de birkaç şey söylemek gerekirse….

  1. Delege seçimi çok önceden belirlenebilir ve kimi karmaşa ve tartışmaların önüne geçilebilirdi.
  2. Sandıkların kurulduğu salona sadece görevliler ve oy kullanacak kişiler alınabilir, geride kalanlar dışarıda bırakılabilirdi.
  3. Aday adayları salona alınabilir, ancak ayrı bir yerde bekleyebilir, delegelere baskı yapması engellenebilirdi. Delegelere baskı yapmakta ısrar edenler salon dışına çıkartılabilirdi.
  4. Kimi görevlilerin yaklaşımları biraz kaba olduğu gibi, yetki sarhoşluğu da zaman zaman göze çarptı. Hatta oy kollananların bulunduğu yere girme hakkını kendinde görenler bile vardı.
  5. Kimi aday adayları parti disiplin ve yönetmeliklerini takmamak için olağanüstü çaba sergilediler, buna ilişkin bir yaptırımın olması önümüzdeki süreç açısından oldukça önemlidir.
  6. Kaybedeceğini anlayan kimi aday adaylarının hemen salonu terk etmesi ciddi bir kabalıktı. Öncesinden, “hangimizin kazandığının bir önemi yok, kimsenin kaybetmediği bir yarış” şeklindeki söylemler çoğu zaman akıllara geldi!

Seçimin hemen ardından bir video dolaşıma sokuldu. Özellikle de kimi aday adaylarının yapılan ön seçime şaibe karıştırma amaçlı bu paylaşımları, bir siyasi partide disiplinin ne denli vazgeçilmez olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

Seçimlerde yanlışlar, hatalar, eksiklikler, acemilikler ve hatta hileler bile olabilir. Ancak yapılanı, tüm seçimi şaibeli hale getirme gayretine girişmek, ben yoksam benden sonrası tufan yaklaşımı, oldukça kötü bir yaklaşımdı.

Ancak burada merak edilen husus, DEM PARTİ yetkili orgarlarının bu yaklaşıma yönelik nasıl bir yaptırım ile karşılık vereceğidir.

Özcesi; seçimler yapıldı. Acemilikler, hatalar, sıkıntılar vs. epey vardı, ancak bir ilk bakımından oldukça başarılı ve umut vericiydi.

İyi ki halk aday belirleme yöntemini yetkili organlardan aldı…

Editör: İdris YILMAZ