Manşet

DEM Parti Seçim Bildirgesini Açıkladı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 31 Mart Yerel Seçimlere ilişkin seçim bildirgesini Ankara’da bir otelde açıklıyor.

Abone Ol

31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler için hazırlıklarını tamamlayan DEM PARTİ, seçim bildirgesini açıklıyor. DEM Parti, 31 Mart Yerel Seçim Bildirgesini açıklıyor. Bildirgede, “Bildirgemiz, özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin, demokratik sistemin yerelden nasıl yayılacağının programıdır” ifadeleri dikkat çekti.

AJANS65 TV  - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 31 Mart Yerel Seçimlere ilişkin seçim bildirgesini Ankara’da bir otelde açıklıyor.

DEM Parti bildirgesini Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan açıklıyor. Programda ilk olarak DEM Parti'nin seçim şarkısı açıklandı.

Ardından Eş Genel Başkanlar DEM Parti'nin seçimlerdeki yol haritasını açıkladı.

HATIMOĞULLARI: BU, SİSTEMİN YERELDEN NASIL YAYILACAĞININ PROGRAMIDIR

İlkin konuşan Eş Genel Başkan Tülay Hatımoğulları, "Bildirgemiz, özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin, demokratik sistemin yerelden nasıl yayılacağının programıdır. Fabrikadaki, tarlalardaki, atölyelerdeki işçilerin hakkını savunan ve çözüm üreten bir programdır. Güvencesiz ve geleceksiz, mutsuz gençlerimizin mutluluk ve gelecek kapılarını yerelden yollarını nasıl açabileceğimizin programıdır” şeklinde konuştu.

Hatımoğlulları şu ifadeleri kullandı:

“Engelli kardeşlerimizin kent içinde yaşamlarını rahatça idame ettirebilmeleri için kentin dönüşümünü nasıl sağlayacağımızın programıdır.

İleri yaştaki bütün yurttaşlarımızın huzur içinde kentte yaşabilmelerinin programıdır.

‘BU, DOĞANIN HAKLARINI SAVUNMANIN PROGRAMIDIR’

Hatay-Maraş merkezli depremin, Soma, Ermenek ve şimdi İliç'te yaşanan maden işçileri katliamına karşı sermayenin, kapitalizmin vahşi biçimde doğayı sömürmesine ve bu iktidarın 20 yıl içinde yerli ve yabancı sermayeye doğamızı peş peş çekmesine yerelden karşı çıkmanın yol haritasıdır. Doğanın haklarını savunmanın programıdır.

Erkek egemen sisteme karşı cinsiyet özgürlükçü, demokratik, ekolojik yerel yönetimlerin programıdır. Kadınların farklı cinsel yönelimlere sahip bireylerin yaşamlarının kentlerde nasıl kolaylaştırılacağının programıdır.

Bizim bildirgemiz 5 bin yıllık mücadele tarihimizin, Kürt halkının Türkiye'deki devrimci sosyalist mücadelecilerin, komünistlerin ortak yürüttüğü mücadelenin birikim ve deneyimlerinden süzülüp gelen bildirgedir.

Kayyımın unutturmaya çalıştığı yıllara dayalı belediyecilik deneyimlerimizden süzülmüş olan programdır.

Otoriter, merkezi yönetimlere karşı güçlendirilmiş yerel yönetimlerin programıdır.

Söz, yetki ve kararın halka ait olduğu demokratik bir programdır.

Köy köy, mahalle mahalle, kent kent nasıl bir yerel yönetim modeli ile yola devam edeceğimizi anlatacağız. 1 Nisan'dan sonra kazandığımız bütün belediyelerde programımızı uygulamak üzere yola koyulacağız. Bütün halklara hayırlı olsun."

BAKIRHAN: AYDINLIK GÜNLERE KAVUŞACAĞIMIZ GÜNLER YAKIN

Daha sonra konuşan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ise, "Fırtınalarda ayakta duran fidanlar gibiyiz. 15-20 yıllık bu faşizan, baskıcı, yok sayan zulüm programını uygulayan bu fırtına önünde de eğilmeyeceğiz. Fırtınalarda eğilmeyen bu ağacın önümüzdeki dönem büyük bir cesaretle aydınlık günlere kavuşacağı günler yakındır” dedi.

Bakırhan konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Sadece bir yerel seçim değil, aynı zamanda Cudi'de yanan ağaçların gözü bu seçimde olacak. Barış arayan annelerin, çok dilli tabelalarla süslü olan ama kayyımcı zihniyet tarafından indirilen savaş yanlısı isimlerin asıldığı o sokakların bizden beklentisi var. Teslim olmayan halkımızın, cezaevindeki yoldaşların bizden büyük beklentisi var.

Edip Solmazlara, Terzi Fikri'lere onların ardılı olan bugün cezaevinde bulunan Gültan Kışanak başkana sözümüz var. Gözü aklı geleceği bizde olan gençlere, kadınlara sözümüzü tekrar ediyoruz; zafer mutlaka bedel ödeyen halkların olacak.

Savaş, şiddet, açlık yoksulluk göç afet ve kapitalist medeniyetin neden olduğu bir çok risk kentleri tehdit etmeyi sürdürüyor. Bunlarla baş etmenin yolu hakim anlayışlara karşı yerelden başlayıp ortak mücadele deneyimlerini çoğaltmaktan ve hayalini kurduğumuz kentleri inşa etmekten geçiyor. Bunu başarabiliriz. Yeni şiddet ve savaş sarmalına sırtlarını yaslayıp barışı tanımıyorlar. Kürt meselesinde içeride ve dışarıda savaş ve kaostan besleniyor. İstanbul Sözleşmesi'ni reddediyor. Emekçileri insafsızca sömüren rejimini derinleştiriyor. Göçmen ve mültecileri her türlü haktan yoksun bırakıyor. Gençleri geleceksizliğe itiyor. "