Van ÇEVDER’in çevre ve ekoloji konulu düzenlediği toplantıya ilgi yüksek oldu. Van ve bölgenin çevre sorunları ve ekolojinin tartışıldığı toplantıda, küresel iklim krizinin derinleşmesinden dolayı yaşanan ve yaşanabilecek sorunlar tartışıldı. Ayrıca toplantıda umut, eleştiri ve beklentiler iç içeydi…
MUHİTTİN BOTAN / AJANS65 TV
VAN - Van’da ÇEVDER öncülüğünde “İklim krizi ve ekoloji” konulu yapılan toplantıya aktivistler ve Sivil toplum Örgütleri (STK) büyük ilgi gösterdi. Eğitim Sen konferans salonunda düzenlenen toplantıya ÇEVDER üyeleri, STK temsilcileri ve aktivistler katıldı.
Yapılan kısa açılış konuşmasından sonra divan tarafından kısa bir konuşma yapıldı. Menekşe Kızıldere tarafından yapılan konuşmada, küresel iklim krzinin sanılandan da daha büyük ve ağır sonuçlarının olduğu ve bunun daha da derinleşeceğine değinildi. Kızıldere, ortaya çıkan sonuçlardan bir tanesinin, yaşanan mevsimsel değişim sonucunda bundan tarım ve hayvancığılın olumsuz etkilenmesi ve kimi yerlerde insanların göç etmek zorunda kalması olduğunu kaydetti.
İklim krizinin hayatımızın içinde olduğunu kaydeden Kızıldere, enerji eksenli yapılan çalışmaların iklim krizine hizmet ettiğini, bölgede birçok bölgede Hidro Elektrik Santralleri ile yapılanın, farklı krizleri beraberinde getirdiğini söyledi.
‘SEÇİMLER GELİYOR KAYYIMLARIN YAPTIKLARI GÖRÜLMELİ’
Belediyere kayyım atanmasına da değinen Kızıldere, “Alınan vergiler ile alınan hizmetler birbirini karşılamıyor. Bu kadar vergi alınmasına rağmen, verilen hizmete bakıldığında son derece yetersiz” dedi. Kayyımların kente neredeyse hiçbir şey kazandırmadığını söyleyen Kızıldere, “Bu kent deprem gören bir kent. Buna rağmen bakıldığında, sanki burada herhangi bir deprem yaşanmamış gibi hareket ediliyor. Aynı şekilde deniz dolduruluyor. Denizin doldurulması ile yer altı suları yer değiştirebiliyor. Bunun da sonuçları oldukça ağır olabiliyor. Bundan dolayı, önümüzde bir yerel seçim var ve kayyımların yaptıkları görülmeli” ifadelerini kullandı.
‘TARIM SUYUNDA CİDDİ BİR AZALMA VAR’
Konuşmasına devam eden Kızıldere, tarımsal sulamada kullanılan suda ciddi bir azalmanın meydana geldiğini ifade ederek, bunun tarım ve hayvancılığa olumsuz olarak yansıdığını söyledi.
Van’ın 8 yıldır kayyım yönetiminde olduğunu hatırlatan Kızıldere, “Buna rağmen ortalık çöpten geçilmiyor. Kent temizliği son derece yetersiz” şeklinde konuştu.
‘HALK TERKARDAN İRADEYİ ELE ALDIĞINDA KATMERLİ SORUNLAR İLE KARŞI KARŞIYA KALINACAK’
Kayyım yönetiminde bulunan belediyelerde halkın tekrardan iradeyi ele alması durumunda katmerli sorunlar ile karşı karşıya kalınacağını, bunun için her kesin hazırlıklı olması gerektiğini, kayyımların kette tarımdan ekolojiye her alanda çok ciddi tahribatlar yarattığını belirterek, “İktidarın propaganda aygıtları ortadan kalktığında, nasıl bir enkaz ile karşı karşıya bulunulduğu ortaya çıkacaktır” dedi.
‘ÖZEL SAVAŞ AYGITLARI DEVAM EDİYOR’
Amed Ekoloji Derneği’nden Özcan da kısa bir konuşma yaptı. Sistemin özel savaş politikalarının halen devrede olduğunu, Hasan Keyf’in sular altında bırakılması sonrasında, şimdi de ormanların yok edildiğini söyleyerek, “Şöylesi klasik bir söylem vardır: ‘İnsanın insan ile olan savaşı bitmeden, insanın doğa ile olan savaşı bitmez.’ Şuan tam da böylesi bir durum ile karşı karşıyayız. Ekolojiye karşı, doğaya karşı işlenen suçların son bulabilmesi için insanın insan ile olan savaşının son bulması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
‘BU KADAR İNSANIN BU TOPLANTIYA KATILMASI BENİ ÇOK ÜZDÜ’
Daha sonra konuşan Zozan Özgökçe ise toplantıya bu denli insanın katılmasının kendisini hem üzdüğünü, hem de kızdırdığını söyledi. Özgökçe, “Van Gölü’nün bir firma tarafından doldurulması var. Diğer yaşanan çevre sorunları var. Madem bu kadar insan çevre ve ekolojiye bu kadar duyarlı, bu güne kadar neden sesimiz çıkmadı. Bunun için şuan çok kızgınım ve çok özgünüm. Ayrıca kente ilişkin eylem ve etkinlikler yapılırken, siyasiler neden katılmıyor? Siyasiler, siyasi işlerin dışında başka bir iş ile ilgilenmeyecekler mi? Siyasiler yok, STK’lar yok” ifadelerini kullandı.
‘EKOLOJİK KIYIMIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI YER MURADİYE’
Daha sonra Muradiye’den katılan Ahmet Baygümüş de Muradiye’de yaşanan ekolojik kırıma ilişkin konuştu. Ekolojik kıyımın en çok yaşandığı yerlerden bir tanesinin Muradiye olduğunu söyleyen Baygümüş, “2 tane HES regülatörü var. Tarım büyük oranda yok olmaya başladı, çünkü su, regülatörlere veriliyor. Muradiye şelalesinde bununan binlerce ağaç bakımsızlyıkton yok olmaya başladı. Kayyım, hiçbir şekilde bununla ilgilenmiyor. Güneş Enerji Sistemleri (GES) nedeniyle büyük bir alan satın alınıyor. Ancak kimin satın aldığı bilinmiyor. Bunu açıklamıyorlar. Kente ilişkin, ekolojik sorunlara ilişkin muhatap yok” dedi.
‘GÖREVİMİZİ YAPIYORUZ, AMA GENELİN DESTEĞİNİ ALAMIYORUZ’
Daha sonda konuşan Gazete Duvar’dan Kadir Cesur ise, bir gazeteci olarak işlerini yapmaya çalıştıklarını, ama genelin desteğini alamadıklarını söyledi. Cesur, çevre ve ekolojik alanda sorunların bulunduğunu belirten Cesur, “bu anlamda kamuoyu oluşturulmuyor. Haber yapıyoruz, hiçbir şey yapılamıyorsa, bu haberler paylaşılabilir, ama bu da yapılmıyor, destek sunulmuyor. Van çimento fabrikası var. Önden görülmüyor, ama dağ yerle yeksan edilmiş. Bir kısmı burada işleniyor, diğer kısmı da başka yere götürüyorlar sanırım. Büyük bir çevre faciası yaşanıyor, buna tepki konulabilir. Ortaya bir irade çıkartılabilir” değerlendirmesini yaptı.
Ardından TMMOB İKK Sözcüsü Mihail Atik konuştu. Atik, bir ekokrimin bulunduğunu dikkat çekerek, “Bunun olduğunu herkes biliyor. Muhataplara bakmak gerekiyor. TMMOB’un ekokrim karşısında sorumluluk göstermesi gerekiyor. Ancak biz tüm gücümüzü buraya aktarsak bile yetersiz kalır. Çünkü özel sektör tüm iş kolları üzerinde etkilidir. Maalesef her şey birbiri ile bağlantılı. Örneğin arkadaşlarımız gerekli tepkiyi göstermeleri durumunda işlerini kaybetme ile karşı karşıya kalacaklardır. Çünkü özel sektörde çalışıyorlar. Özçel sektöre tepkilerini ortaya koydukları anda da işlerini kaybeder ve muhtemelen buralardan da göç etmek durumunda kalacaklardır” dedi.
Türk Tabipler Birliği’ne(TTB) kayyım atanmasına da değinen Atik, “kafalarına uymayan her kuruma kayyım atayabiliyorlar. Yarın öbürgün TMMB’a da kayyım atayabilirler. Kitle var, ama dağınıktır. Toparlanması gerekiyor, birliktelik gerekiyor. Belediye eli ile kent parsel parsel satılıyor. Göl kirletiliyor” hatırlatmasını yaptı.
Ardından yerine kayyım atanan Tuşba Belediye Eş Başkanı Ayşe Minaz konuştu. Minaz, kayyımlara masumane yaklaşılmaması gerektiğini aktararak, “Halkın değerlerine saldırıyorlar. Kadın bedeni üzerinde yürütülen kirli politikalar var, bunu konuşmamız gerekiyor. Kadın şiddet istasyonlarını Ensar Vakfı’na devrettiler. Bu kentte tek sorun, keşke sadece kentin ekoloji sorunu olsaydı” dedi.
Ardından Çatak’tan Levent Balka konuştu. Balka, “HES’lerden dolayı derelerin kurumaya başladığını, suların yer altından borular ile götürldüğüne dikkak çekti. Balka, can suyu bile bırakmadılar. Güvenlik gerekçesi ile yüzlerce hektarlık ormanı yok ettiler. Mesele sadece güvenlik meselesi değil, insanlar göç ediyor. Bunlar da sistemli bir şekilde yapılıyor” şeklinde konuştu.
‘VAN DENİZİ GÖL OLMAYA DOĞRU GİDİYOR’
Daha sonra konuşan Van ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık ise yaşanan kuraklık ve yanlış uygulamalardan dolayı Van Denizinin göl olmaya doğru gittiğini, çünkü büyük bir küçülmenin yaşanmaya başladığını söyledi. Kalçık, “akarsular büyük oranda kurudu. Geriye kalanların da debisi düştü. Emine Erdoğan’ın girişimi ile başlatılan, Kullanılabilir Kontrollü Kullanım Alanı ile Van Gölü’nün korunabileceğini düşünerekten ilkin çok sevindik, ancak sonrasınan bunun nasıl büyük tehlikeler barındırdığını öğrendik ve buna karşı mücadele başlattık. Merit Oteli’nin denizi doldurması konusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Bunun için ilkin bir kamuoyunun oluşması gerekiyor. Bisiklet kafe konusunda da öyle yaptık. Daha sonra konuyu mahkemeye taşıdık ve bilirkişi istediğimiz tarzda bir rapor hazırladı. Merit Otalinin denizi doldurması konusunu da mahkemeye taşıyacağız. Bu konularda bizlere yönelik çok ciddi eleştiriler geliştirildi, eleştirileri kabul ediyoruz, ancak suçlamaları kabul etmiyoruz” dedi.
‘MİLLET BAHÇESİ SULAK ALANLARIN ÜZERİNE KURULDU’
İktidar tarafından çokça propaganda aracı olarak kullanılan millet bahçelerine de değinen Kalçık, “Millet bahçelerini, sulak alanlarının üzerine kurmuşlar. Bunlar, rant ve vurgun amaçlı yapılan çalışmalardır” dedi.
Daha sonra konuşan Behice Dinçer ise Van ÇEVDER’in evlere ve okullara nasıl gireceğini, ailelere ve okullarda çevre bilincinin nasıl oturtulacağına ilişkin sorusunu sordu. Bu kapsamda kimi çalışmaların yapılması gerektiğini, asıl önemli olanın ise bu olduğunu söyledi.
Avukat Hüseyin Eliş ise yapılan teşhislerin doğru olduğunu ancak asıl meselenin tedavi olduğunu söyleyerek bir türlü tedavi aşamasına geçilemediğini söyledi. ÇEVDER’in teşhis aşamasına geçtiği durumların da bulunduğunu söyleyen Eliş, sorunları teşhis etmenin umut olduğunu, tedavi aşamasına geçilmesinin ise daha büyük bir umut olduğunu söyledi.
Amed Ekoloji Derneğinden Leyla isimli katılımcının, Diyarbakır örneğinde verdiği örnekleri ve yapılan çalışmaları anlatması ise büyük bir beğeni ile dinlendi.
‘ASIL ÖNEMLİ OLAN EKOLOJİNİN ALTINI NASIL DOLDURACAĞIMIZDIR’
Katılımcılardan İbrahim Şahin is ÇEVDER’in kurucularından bir tanesi olduğunu, 2005 yılında bu amaçla ÇEVDER’i kurduklarını belirterek, asıl önemli olanın, ekolojinin altını doldurmak olduğunu söyledi. Şahin, “Ekolojik bilince ulaşabilecek toplumsal gerçekliğe ulaşmak oldukça önemlidir. Bunun için de işi çocuklarımızdan, ailelerimizden başlatmamız gerekiyor. Yani ekolojik bilincin oluşturulmasına, aileden, çocuklardan başlanılmalı ve toplumun tüm alanlarına ulaşılabilmeli” dedi.
Yoğun tartışmaların yaşandığı, kent ekolojisinin ve sorunlarının ele alındığı toplantıda, çözüm önerileri üzerinde de duruldu.
Sonrasında komisyonlar oluşturuldu ve salonda bulunanlar gönüllü olarak komisyonlarda yer aldılar.