Ortadoğu’da İsrail’e yönelik gerçekleştirilen “Aksa Tufanı” saldırısından sonra İsrail’in korkunç bir saldırı başlatması ve katliamda sınır tanımaması, borsada adeta çöküşe neden oldu. Gazete Duvar’dan Süleyman Karan, savaşın iki hafta içinde borsada büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, savaş devam ettiği sürece, bu kaybın artma ihtimali bulunduğunu dikkat çekiyor ve kısa vadede toparlanmanın pek muhtemel gözükmediğini ifade ediyor.
AJANS65 TV - İsrail ve Filistin arasında devam eden kanlı savaş borsayı da olumsuz etkilemeye devam ediyor. Adeta çökme noktasınad gelen borsada kısa vadede toparlanmanın gözükmediği belirtilmektedir. Gazete Duvar’dan Süleyman Karan borsanın içinde bulunduğu çöküşü kaleme aldı.
Karan şunları dile getiriyor:
“Küresel ölçekte enflasyona karşı mücadelede belli bir yol kat edilmişken, şimdi Ortadoğu’da beklenmedik bir savaşla birlikte, hesapların yeniden yapılması gerekecek. En tedirgin verici mesele, savaşın gidişatına göre ham petrol fiyatlarında şok artışlar yaşanması… Bunun yanı sıra, 2024’te küresel ekonomide büyüme oranının çok sınırlı kalması beklentisi vardı, bu beklenti daha da aşağıya doğru revize edilebilir. Tedarik zincirlerindeki sorunların da tam anlamıyla çözülmediği düşünülürse, önümüzdeki günler pek parlak görünmüyor.
BORSA ENDEKSLERİ NEREYE GİDER?
Hamas’ın İsrail topraklarına karşı giriştiği sürpriz baskın öncesinde de borsalarda rallinin sonuna gelinip gelinmediği tartışılıyordu. Bugün savaşın 17’nci gününe girilirken, borsalar iki haftayı genelde ‘kırmızı’ya boyalı kapattı. Üstelik, henüz İsrail’in Gazze’ye yönelik kara harekatı başlamış değil. Yani küresel ölçekte borsalarda aşağı yönlü hareketlerin devam etme ihtimali oldukça yüksek. Eğer ki kara harekatının ardından savaşın bölgeye yayılması söz konusu olursa işler iyiden iyiye sarpa sarabilir.
KÜÇÜK YATIRIMCI ANSIZIN YAKALANDI
Borsa İstanbul 2023 yılında en fazla prim yapan borsalardan biriydi. BIST100 bir yıl önce 3,877 seviyelerindeydi. 52 haftada endeksteki artış yüzde 90.89 oranında gerçekleşti. Savaş öncesinde, BİST’te rallinin sonuna gelindiğini iddia edenlerle BİST100 Endeksi’nin 10,000’e ulaşacağını iddia edenler arasında bir tartışma sürüyordu. Savaş, iki hafta içinde borsada büyük kayıplara neden oldu. Savaş devam ettiği sürece, bu kaybın artma ihtimali bulunuyor. En kötüsü, savaşın borsayı, düşüş eğilimi gösterdiği bir süreçte vurması oldu. Kısa vadede toparlanması pek muhtemel gözükmüyor.
ONS ALTIN: DÜŞÜŞTEN ZİRVE ARAYIŞINA
Savaşın hesapları değiştirdiğinin en çarpıcı örneği ons altın… Savaş öncesinde ciddi bir düşüş trendine girmiş olan ons altın, bugün 2,000 doları zorluyor. Bu gelişme sadece iki haftalık süreçte yaşandı ve altının fiyat artışının da önü açık görünüyor. Küresel ekonomik görünümün bir nebze iyileştiği inancıyla yatırımcılar altından çıkarken, savaşla birlikte yeniden ‘altına hücum’ başladı. Türkiye’de de gram altındaki düşüş trendi yerini 1,800 TL’yi test etmeye hazırlanan seviyelere getirdi. Kara harekatı başlarsa gram altının 1,800 TL’yi rahatlıkla geçeceğini söylemek gerek. Savaş uzar ya da bölgeye sıçrarsa yıl sonunu bulmadan gram altın 2,000 lira seviyesini aşacaktır.
ENERJİ FİYATLARI HESAPLARI BOZACAK GİBİ
İsrail-Filistin savaşı, zaten yükselme eğiliminde olan enerji fiyatlarına doping etkisi yaptı. Yıl sonunda 1 varil Brent petrolün 100 doları bulacağı tahmin edilirken, savaşın ardından son çeyreğin başında petrol fiyatları 92.51 dolar seviyesine gelmiş bulunuyor. Burada kilit mesele bu savaşın İran’a sıçrayıp sıçramayacağı… Eğer ki Basra Körfezi’nden sevkiyat durur ve OPEC ülkeleri üretim kotalarını artırmazsa hampetrolün varil fiyatının 150 dolara kadar tırmanması oldukça mümkün görünüyor. Bu fiyat artışının küresel ekonomiye etkisi başta enflasyonist baskı, ardından büyüme beklentilerinin negatif revizyonu olacaktır.
ÜÇ SENARYOYLA SAVAŞ SÜRECİ
Şimdi ekonomistler farklı senaryolar üretiyor. Küresel ekonomi açısından mutlu sonla biten bir senaryo da görünmüyor. Altın ve bazı emtia yatırımcıları savaş sürecinden karlı çıkacak, ekonominin kuralı bu... İlk senaryoya göre savaşın Gazze ile sınırlı kalması durumunda, hampetrol fiyatlarına etkisi 4 dolar olacak. Eğer ki savaş Batı Şeria, Lübnan ve Suriye’ye yayılırsa hampetrol fiyatlarında 8 dolarlık bir artış bekleniyor. İsrail-İran savaşının çıkmasının durumunda, hampetrol fiyatlarının 64 dolarlık bir artış olacağı tahmin ediliyor. Bu durumda ‘korku endeksi’ olarak bilinen VIX’te 16 puanlık bir artış beklentisi söz konusu. Yani küresel ölçekte tam anlamıyla bir karamsarlık ve yatırım ikliminin karakışa girmesi…
TAHMİNLER VE GERÇEKLER ARASINDAKİ MAKAS AÇILIYOR
Beklentiler böyleyken bizim Orta Vadeli Program’ın (OVP) zaten çok fazla iyimser hedeflerinin gerçeklikle bağı iyiden iyiye kopabilir. Başta enerji fiyatlarındaki artış sebebiyle, zaten gerçek fiyat artışların yansıtmayan rakamlar üzerinden hesaplanmış enflasyon tahminlerinin tutma ihtimali hiç kalmayacak. Bunun yanı sıra, aşağı revize edilmiş büyüme rakamlarının da pek tutma ihtimali yok. En büyük darbeyi yiyecek olan gösterge büyük olasılıkla dış denge olacaktır. Zaten en önemli üç pazardan Avrupa resesyonda, Rusya savaştayken bir de Ortadoğu ülkelerinin savaş nedeniyle ithalatlarını kısması durumunda bu hesap da fena şekilde bozulabilir. Özetle, OVP’de baştan sona bir revizyon şart görünüyor. Savaş bitse bile, en azından o beklentileri biraz daha gerçekçi kılmak fena mı olur?
KREDİ HACMİNDE DALGALI SEYİR
Sıkılaştırma önlemlerinin etkisiyle tüketici kredilerindeki düşüş devam ediyor, ticari kredilerde ise belirsizlik ortamının bir ölçüde azalması nedeniyle eylül ayından bu yana ciddi bir artış gözlemleniyordu. Ekim ayında bu artışın biraz azaldığı dikkat çekiyor. Ağustos ayında yüzde 1.7’lik bir artış yaşanmışken, şimdi bu oran yüzde 17… Bundan sonra artışın daha sakin bir şekilde seyredeceği beklenebilir. Tabii yine savaşın etkisini de unutmamak gerek, bu bir süreliğine ticari kredilerdeki artışın durgunlaşmasına sebep olabilir.
TİCARİ KREDİ FAİZİ YÜZDE 50’Yİ BULDU
Kredi ikliminin, TCMB’nin son iki aydaki faiz artırımları ve makro ve mikro ihtiyati tedbirler sayesinde, daha sağlıklı bir hale geldiği gözlemleniyor. Bankalar en azından ticari kredi verme konusunda daha istekli görünüyor. Ancak, aynı eğilimi ihtiyaç kredileri için söylemek pek mümkün değil. Şu anda ticari kredi faizleri yüzde 50 seviyelerinde ve hala kredi alabilen için oldukça iyi bir seçenek oluşturuyor. Aynı şeyi 1-3 aylık TL mevduatı için söylemek pek mümkün değil. Savaş öncesinde borsa, savaş sürecinde ise altın ve dövizin getirisi göz önünde alındığında TL mevduatın en cazip yatırım aracı olduğu söylenemez. TL mevduatın cazibesini belirleyecek olan bir sonraki Para Politikası Kurulu’ndan çıkacak metin ve faiz artırımının oranı olacak.
KKM’DEN ÇIKIŞLAR SÜRÜYOR
Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış süreci devam ediyor. İlk birkaç hafta beklentinin altında olan çıkışlar, şimdilerde artarak devam ediyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 13 Ekim haftasında KKM’nin hacmi 72.9 milyar TL düştü. Bu düşüşle birlikte, KKM’nin toplam hacmi 3.1 trilyon TL oldu. Halen dolar cinsinden KKM miktarı 112.4 milyar dolar. KKM’deki düşüşün artarak devam etmesi gerekli. Hem TCMB’ye hem Hazine’ye çok ciddi bir yük getiren KKM, ekonominin yumuşak karınlarından biri… Savaş sürecinin bu çıkışları azaltıp azaltmayacağını göreceğiz. Ama bu süreçte KKM’den çıkışların TL mevduata yönelmekten çok altın ve döviz mevduata yönelmesi beklenebilir.
FED, KASIMDA FAİZ ARTIRABİLİR
Fed’in faiz artırımlarına son verip vermeyeceği piyasaların en merak ettiği konu olmaya devam ediyor. Hatta 2024 yılının ilk çeyreğinden sonra faiz indirimlerine gidileceği iddiasında olanlar da vardı. Ancak Fed Başkanı Jerome Powell’ın yaptığı son açıklamalar belki kasım ayında 0.25 puanlık bir artışın olabileceğinin mesajıdır. Powell, “Belirsizlikler ve riskleri göz önüne alarak temkinli ilerliyoruz. Trendin üzerindeki büyümeye veya işgücü piyasasındaki sıkılığın azalmadığına dair ek kanıtlar, para politikasının daha da sıkılaştırılmasını gerektirebilir” diyor. Fed’in hedefi yüzde 2 enflasyon, enflasyon oranı ise halen yüzde 3.7. Fed, tabii ki savaş ve enerji fiyatlarındaki artış eğilimini dikkate alarak kasım ayındaki politika faizi kararını belirleyecek.” (HABER MERKEZİ)