Sözcü yazarı Deniz Zeyrek bir AKP’li ile yaptığı telefon konuşmasını köşesine aktardı.
AKP’li biri ile görüştüğünü söyleyen kişinin, Erdoğan’ın sanılandan daha az oy alacağını belirtiyor ve telefonun öteki ucundaki kişinin, “bizim mahallede kopuş sanılandan daha büyük” ifadelerini kullandığını aktarıyor.
Seçimlere bir gün kala Sözcü yazarı Deniz Zeyrek bir AKP’li ile yaptığı telefon görüşmesini köşesine aktardı.
Zeyrek, görüştüğü kişinin AKP’de milletvekilliği ve TBMM’de komisyon başkanlığı yapan ve Erdoğan’ın saygı duyduğu biri olduğunu söylüyor.
Zeyrek yazısında, “Bu aralar telefonla arayanların çoğu, ‘size anket geliyordur, nedir son durum’ sorusunu yöneltiyor. Ben de dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.
Önceki gün yine telefonum çaldı.
AK Parti'de milletvekilliği, TBMM'de komisyon başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın saygı duyduğu, görüştüğü bir isimdi arayan” bilgisine yer veriyor.
Zeyrek, arayan kişinin Erzurum'da olup bitenlere öfkeli olduğunu, Türkiye'de siyaset tarihinde böyle bir dönem görmediğini aktararak, “Erdoğan'ın mitinglerinde gösterdiği montaj videolarına da kızmıştı.
O nefessiz konuşurken, bir yerde araya girdim ve ‘Bunlara bu kadar kızmışsınız, peki siz kime oy vereceksiniz?’ sorusunu yönelttim.
‘Tabii ki Kemal Bey'e’ deyince bende bir sessizlik oldu.
‘Gerçekten mi’ diye şaşkınlık içeren bir soruyla karşılık verdim” ifadelerine yer veriyor.
Zeyrek köşe yazısının devamında şu ifadelere yer verdi:
‘Kemal Bey, dürüst adam. Her şeyi söyleyebilirsiniz ama dürüstlüğüne söz edemezsiniz. Ayrıca saygılı biri. Tayyip Bey'in bu hali mi Kemal Bey mi derseniz Kemal Bey derim.’
Bu açıklamasının ardından bana sordu:
‘Sen nasıl görüyorsun? Kim alır?’
Ben, ‘Gördüğüm anketlere bakılırsa Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 50'nin biraz üzerinde ilk turda alır. Erdoğan yüzde 43-44 civarında oy alır’ dedim.
‘Yok efendim’ dedi.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanacağına dair tespitime itiraz ediyor sandım ama O, Erdoğan için söylediğim rakama itiraz ediyormuş:
‘Siz göremiyorsunuz. Bizim mahallede kopuş büyük. Tayyip Bey o kadar da oy alamayacak.’
Ne yalan söyleyeyim, bu sohbetin ardından kafam hayli karıştı.
Kemal Bey'in kazanma şansını Erdoğan'dan çok görüyordum ama aktardığım sohbetten sonra bir dip dalgası olabileceği ve Erdoğan'ın daha büyük bir yenilgiyle karşılaşabileceği ihtimalini düşünmeye başladım.
Kafam karışık bir vaziyette Kızılay'da dolaşırken Refah Partisi'nden (20. Dönem) Bitlis Milletvekilliği yapmış Abdulhaluk Mutlu'yla karşılaştım. Kendisi Millî Görüş'ü de Kürt siyasetini de en yakından takip eden, en iyi bilen isimlerdendir. Bana uzun uzun bölgedeki durumu anlattı. Gezdiği bazı illerden somut örnekler verdi. Onun anlattıklarından anladığım kadarıyla da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti'nin Kürt seçmenin yoğun olduğu illerde pek şansı kalmamış. Kemal Kılıçdaroğlu da Erdoğan'ın tersine, büyük bir ilgi görüyormuş. Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde Kılıçdaroğlu'nun çok net bir zaferi olabilirmiş.
Görüşlerini aktardığım iki isme AK Parti'de önemli görevlerde bulunmuş ve hala AK Parti safında görünen Merkez Sağ ve Muhafazakâr kökenli siyasetin önde gelen isimlerinden birkaçını daha ekleyebilirim. Onlar da artık Erdoğan mı Kılıçdaroğlu mu sorusuna artık tereddütsüz “Erdoğan” yanıtını vermez olmuşlar. Bunun gerekçesini sorduğumda hepsi aynı şeyleri söylüyor:
“Erdoğan siyasetten uzaklaştı. Partiden ve sivil siyasetten kopuk bir Saray Yönetimi oluştu. Kullandıkları dil, başvurdukları yöntemler (montaj ve iftira siyaseti) çok bozuldu. Otoriterleşme, yolsuzluklar, usulsüzlükler, hukuksuzluklar çok arttı. Hesap sorulamaz hale geldiler.”
Söz konusu deneyimli merkez ve muhafazakâr siyasetçilerin bu tespitleri yaptıkları halde kamuoyuyla paylaşmaya cesaret edememeleri tuhaf bir durum tabi.”