Roboski Katliamının yıl dönümünde basın açıklaması düzenleyen Van KESK Şubeler Platformu, 28 Aralık 2011 yılında Roboski’de 19’u çocuk 34 kişinin katledilmesinin üzerinden 12 yıl geçtiğini, ancak hükümetin ne bir özür dilediğini ne de faillerin bulunmasına ilişkin somut bir adım atıldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca baskı ve şiddet politikalarının ülkenin hiçbir temel sorununa çözüm getirmediği kaydedildi.
AJANS65 TV - Roboski katliamının 12. Yıldönümünde Van Kamu Emekçileri Sendikaları Platformu (KESK) Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan Aydın Perihan AVM önünde basın açıklaması düzenledi. Yapılan basın açıklamasında konuşan KESK Dönem Sözcüsü ve Yapı Yol Sen şube sekreteri Murat Kubilay, “28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesinin Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden, yaşları 12-41 arasında 19’u Çocuk 34 Kürt, 34 vatandaş, 34 can, yıllardır yaptıkları gibi kendileri için bir anlamı olmayan yapay ‘sınır’dan ticaret yaptıktan hemen sonra Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaş uçaklarından atılan bombalarla öldürüldü, katledildi” ifadelerine yer verdi.
Kubilay, yaşamını yitiren vatandaşların bölgedeki ekonomik imkansızlıklardan kaynaklı yıllardın aynı güzergahta kaçak denilse de aslında devletin kolluk kuvvetlerinin gözü önünde geçimlerini sağlamak için ‘sınır’ ticareti yaptıklarını söyleyerek, “TBMM araştırma komisyonunda izlenen görüntüler, yaralı kurtulanların ve ailelerin ifadelerinden de açık biçimde görüldüğü üzere bu insanlar olay gecesi sınıra sıfır noktada askerler tarafından durdurulmuş ve sonrasında her hangi bir ikaz yapılmadan üzerlerine bombalar yağdırılmıştır” dedi.
‘KAZA DEĞİL SONUCU TASARLANMIŞ KATLİAM’
Kubilay şu ifadeleri kullandı:
“Bu anlamda yaşanan bu elim olay; belli bir yerde kararı alınmış ve talimatı verilmiş yani engellenmemiş ve ya engellenmek istenmemiş; bu anlamda kesinlikle bir kaza değil, doğrudan doğruya sonucu tasarlanmış bir katliamdır.
Katliamın hemen ardından Roboski’de çocuklarını yitiren aileleri para vererek susturmaya çalışan iktidar, Meclis araştırma komisyonundan hiçbir sonuç çıkmamasına yönelik üstün gayretleri sonrasında faillere ilişkin hiçbir soruşturma başlatmadığı gibi dönemin Başbakanının “onların hepsi sivil miydi, değil miydi, soruşturmada göreceğiz” şeklinde açıklamalarıyla neredeyse katliamı meşrulaştırmaya çalışmışlardır.
Bu topraklarda bin yıllardır barış ve kardeşlik içinde birlikte yaşamış halkların arasına kin ve nefret tohumları ekmekten, ülkemizi kan ve gözyaşı deryasına mahkûm etmekten başka bir işe yaramayan bu söylemler iktidarın son dönemki iç ve dış politikalarında açıkça görülen tekçi ve faşizan yönetim anlayışının bir tezahürüdür.
AKP iktidarının Roboski katliamı karşısındaki bu tutumu, Kürt sorunu da dahil olmak üzere halklarımızın yaşadığı hiçbir soruna somut bir çözüm üretmemek bir yana bu sorunları dile getiren her hangi bir muhalefet unsuruna karşı dozu her geçen gün daha da artan baskı ve şiddet saldırılarıyla susturmaya ve sindirmeye çalışan faşizan karakterin bir başka örneğidir.
Ülkemizde tarifi imkânsız acılar yaratan baskı ve şiddet politikalarının, ülkemizin hiçbir temel meselesine çözüm getiremediği yıllardır yaşanan acı pratiklerle defalarca kanıtlanmıştır. Buna rağmen çözümsüzlük politikalarında ısrar edilmesi AKP’nin ülkenin sorunlarını çözmeyi değil sadece kendi iktidarını sürdürmeyi düşündüğünü göstermektedir. Ama tarih tanıktır ki iktidarını sürdürmek adına halka baskı ve zor uygulayanlar er ya da geç yenilmeye mahkûmdur.
Bu anlamda AKP iktidarı aslında kendisine günü kurtarmaktan başka fayda sağlamayan, baskı ve saldırılarından artık vazgeçmeli ve Roboski katliamı ile bu topraklarda yaşanan diğer bütün katliamlara ilişkin halka hesap vererek, özgürlüklerin daim olduğu emekten yana demokratik bir Türkiye için gereğini yapmalıdır.” (HABER MERKEZİ)