Connect with us

Manşet

Avcı, Kayyım Yıkımına Karşı Kentin Tüm Dinamikleri Bir Araya Gelme Daveti

Yerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Mustafa Avcı, kayyım uygulamalarına “dur” demek üzere kentin tüm dinamiklerini yerel seçim öncesi bir araya gelmeye çağırdı.  

AJANS65 TV – Van Büyükşehir Belediyesi’ne ait taşınmazlar bugüne dek atanan kayyımlar eliyle adeta talan edildi. Sadece son bir ayda içerisinde bir düğün salonu ile şehirlerarası otogarın bir bölümünün de olduğu 5 bin 600 metrekarelik arazi, Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan Vanpark AVM içerisinde bulunan 11 dükkan, (Edremit ilçesindeki 77 arsa ve içerisinde yapıların bulunduğu toplam 213 bin 457 metrekarelik alan, eski VASKİ binası ve Fen İşleri Müdürlüğü binasını satılığa çıkararak ihalelerini tamamladı.  

Mezopotamya Ajansı’ndan Adnan Bilenin haberine göre, belediyeye ait arsaların büyük bir bölümünü satan, geriye kalan arsa ve gayrimenkulleri ise başka kurumlara devreden kayyım yönetimi, buna rağmen belediyeyi büyük bir borç yükünün altına soktu. 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, HDP devraldığında belediyenin 1 milyar 108 milyon TL olan borcunun yapılan kayyım ataması sonrası şuan 3 milyar TL’yi aştığı tahmin ediliyor.  

19 Ağustos 2019’da görevden alınmalarıyla yerlerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Mustafa Avcı, kayyımlar eliyle gerçekleştirilen yıkımı ve kent halkının geleceğinin karartılmaması için yapılması gerekenleri anlattı.

Advertisement

‘AMAÇ BELEDİYEYİ ÇALIŞAMAZ HALE GETİRMEK’

Parti geleneklerinde klasik belediyecilik modelini radikal bir şekilde ret ettiklerini belirten Avcı, kayyım yönetiminin bu anlayışı tersyüz etmeye dönük bir politika yürüttüğünü söyledi. Yıllardır hayat bulan belediyecilik modellerinin kayyımların eliyle hiçleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Avcı, “Eşbaşkanlık, ekolojik, özgürlükçü, demokratik yönetim anlayışımız sadece sözden ibaret değildir. Bu felsefe, klasik belediyeciliği radikal olarak ret ediyor. Kayyımlar işte bu anlayışla bizim belediyecilik modelimizi etkisizleştirmeye çalışıyor ve toplum nezdinde mahkûm etmeye çalışıyorlar. Kayyımın belediyenin taşınır ve taşınmazlarını, yani her şeyini satılığa çıkarması, belediyeyi borçlandırmaya çalışması bizim modelimize karşı yapılan bir politikadır. Kayyımın tek derdi, bir süre sonra yönetimini devralacağımız belediyeyi tamamen çalışamaz hale getirmektir. Gelen yönetim ‘hizmet üretemesin, etkisiz kalsın, toplumla ters düşsün ve tecrit edilsin’ istiyorlar. Seçim yaklaştıkça bunu yapmalarının tek nedeni de budur” dedi.

‘NE VARSA YANDAŞLARA PEŞKEŞ ÇEKTİLER’

Tüm satışların ve gayrimenkul devirlerinin Belediye Meclisi kararıyla yapıldığına dikkat çeken Avcı, “Ama ortada bir meclis yok ki! Üç bürokratla bir araya geliyor ve bu kararları alıyorlar. Yapılan satışlar, yandaş kurumlara hibe edilen gayrimenkuller, binalar, revize edilmiş kişiye özel imar planları ve diğer her şey meclis adına üç bürokratın aldığı kararlardır. Biz, alınan tüm o kararları feshetme yoluna gideceğiz ve bunu mutlaka yapacağız. Daha önce belediye adına kamu yararı için kullanacağımız arsalar vardı. Aldığımız bilgilere göre, tüm bu arsalar elden çıkarıldı. Yine arazilerimizin büyük bir bölümü başka kurumlara devredildi. Belediyenin elinde ne varsa sattılar, devrettiler ve yandaşlara peşkeş çektiler. Bizi, toplumla karşı karşıya getirme planları yapılıyor. Ama halkımız bilsin ki, biz halkımıza hizmet etme kudreti ve gücüne sahiptir. Hırsızlık ve yolsuzluğun olmadığı yerde üretim olur. Halkımız sakın böyle bir algıya kapılmasın istiyoruz” diye belirtti.

‘MİTİNG FİNANSE ETMEK BELEDİYENİN Mİ GÖREVİ?’

Kentteki neredeyse tüm resmi kurumların ihtiyaçlarının belediye kasasından karşılanmasına da değinen Avcı, bu konuda şunları söyledi:

Advertisement

“Belediye elbette okullara park, saha yapabilir. Kamu yararı mı, birilerini zengin etmek için mi bunlar yapılıyor bilmiyoruz. Onlar ‘yandaşı ve kandaşı nasıl nemalandırabilirim’ hesabıyla bunu yapıyorlar. Bu dönemde belediye miting bile finanse etti. Belediye bir gecede 2,5 milyon TL’ye araç ihalesi yapıyor, ilçe ve köylerden insanları AKP’nin mitingine taşımak için. Mitingde oraya gelenlere ayran, dürüm, su dağıtmak belediyenin mi görevi? Sadece bu miting için belediyeye 5 milyon TL fatura ediliyor. Bu mitingi organize etmek belediyenin işi midir? Bu, Cumhurbaşkanı’nı ağırlama değil, mitingi finanse etmektir. Örneğin her yıl yapılan Malazgirt kutlamaları için belediye bu yıl 5,5 ton kuşbaşı et göndermiş. Bir o kadar ayran, bir o kadar su ve diğer masraflar… Yine Ahlat’taki sarayın peyzaj düzenlemesi için bir ay önce personel oraya götürülüyor. Sarayın temizliğini yapmak Van Büyükşehir Belediyesi’nin işi mi? Kaynaklar işte böyle çarçur ediliyor.”

‘KAYYIM TALANDIR’   

Avcı, kayyımın merkezi yönetimin ideolojik ve politik projelerinden bağımsız olmadığının da altını çizdi. Avcı, “Merkezi yönetim, Kürtler ve Kürt coğrafyası için ne düşünüyorsa, kayyım da işte o düşüncenin bir parçasının uygulanmasıdır. Kürt halkı ve coğrafyası söz konusu olduğunda farklı bir anlayış gelişiyor. Köylerin yakılması, yayla yasakları ve göçertme ile kent merkezlerinde bir yığınak yapma durumu gelişti. Girdiler arttırılmasıyla üretici ve köylü üretimi bıraktı. İnsanlar üretimden koparılınca ve iş bulamayınca merkezi hükümete mecbur bırakılacaktı. Onlarca yıldır bir toplumu muhtaç duruma getirmişsiniz ve verdiğiniz sosyal yardım paketi karşılığında itaat istiyorsunuz. Birileri geliyor ve sizin bu politikanızı tersyüz ediyor. Sizin işinize de gelmediği için o kurumun yönetimini devlet zoruyla görevinden alıyorsunuz ve kayyım atıyorsunuz. Bu yolla insanların muhtaçlığının devam etmesini istiyorsunuz, işte kayyım budur. Bu politikayı tersyüz etmek için elbette kayyıma tepki gösterelim, ‘kayyım talandır, yıkımdır’ diyelim ama özü itibariyle kayyımın atama nedenini ortadan kaldırmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

‘HALKI BU MUHTAÇLIKTAN ÇIKARMAMIZ GEREKİYOR’

 Yine halkın bir araya gelerek üretime geri döndüğünde muhtaçlık durumundan kurtulacağını ifade eden Avcı, “Halk, üretim sürecine geri dönerse ekonomik ve diğer saldırılardan da kendisini korur. Ayakta kalmayı öğrendiğimiz gün muhtaç olmaktan da çıkarız. Biz, kayyım sürecinde halkımızın üretime dönmesi için kooperatif için çalışmalar yaparak yeni bir üretim modeli ortaya koyduk. Zihnen üretimden koparak köyünü bırakan insanları örgütleyerek üretim sürecine ikna etmeye çalışıyoruz. Üretimden kopuşu engellemek için eğitimler veriyoruz. Toplumu aş-iş peşinden koşan, sosyal yardım paketleriyle ayakta kalma durumundan kurtarmamız gerekiyor. Biz, halkımızı muhtaçlık durumdan kurtarmadıkça merkezi iktidar küçük bir şeyler vererek, itaat isteyecek ve bu yolla ömrünü uzatacak. Kooperatif ve birlikler oluşturarak halkımızı üretim sürecine döndürme, bizim sorumluluğumuzdur” diye konuştu. 

Advertisement

‘SORUMLULUK HERKESİN’

Belediyeye ait arsaların satışına herkesin karşı çıkması gerektiğini, aksi durumda kent halkının geleceğinin karanlığa gömüleceği uyarısında bulunan Avcı, tüm kent dinamiklerine çağrı yaptı. Kayyıma ve uyguladığı politikaya karşı çıkmanın sadece partilerinin üzerine yüklenmemesi gerektiğinin altını çizen Avcı, “Sorumluluk herkesindir. Kayyım talan ediyor ve kenti satılığa çıkardıysa buna karşı çıkmak sadece bizim mi sorumluluğumuzda? Bu kentteki insanlar bundan zarar görmüyor mu? Bu kentin geleceği karartılmak isteniyorsa, ‘bu kentte yaşıyorum ve bu kentin kaynaklarından besleniyorum’ diyen herkesin karşı çıkması gerekiyor. Güç birliği yaparak bu karanlığın önünde durmalıyız. Seçim öncesi tüm kurumların bir araya gelerek girişimde bulunması ve bu talana ‘dur’ demesi gerekiyor. Bu çağrı; kentin geleceğini karartmak isteyen politik, ideolojik, irade gaspına karşı bir duruş çağrısıdır” dedi. (Kaynak)

Devamı için tıkla
Advertisement
Yorum Yapmak İçin Tıkla

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Hatimoğulları’ndan TTB’ye Tam Destek

Ajans65 Tv-Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları ve yöneticiler, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına tepki göstermek amacıyla TTB’yi ziyaret etti.

TTB Başkanı Fincancı’dan Kararlı Mesaj

Advertisement

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincan, ziyareti karşılarken, “Bu örgütün geleceği var. Bu örgütün geleceği buralarda arkadaşlar,” diyerek TTB’nin duruşunu ve geleceğe yönelik kararlılığını vurguladı.

Hatimoğulları’ndan Sert Eleştiriler

Eş Genel Başkan Hatimoğulları, ziyarette yaptığı konuşmada, “TTB’ye daha önce yapılan operasyon gününü hatırladım. Ankara’daki bütün demokrasi güçleri, yüreği demokrasiden ve özgürlüklerden yana bütün insanlar buradaydı. Şimdi yine hepimiz buradayız. Bu asla hukuki bir karar değildir; siyasi bir karardır, istibdat rejiminin sonucu olan bir karardır,” şeklinde ifadeler kullanarak, kararı sert bir dille eleştirdi.

Advertisement

İstibdat Rejimine Karşı Dayanışma Çağrısı

Hatimoğulları, “Boyun eğmeyenleri açlıkla, yoksullukla, işsizlikle ve KHK’larla biat ettireceklerini sandılar. Oysa onurlu kamu emekçileri hiçbir şekilde boyun eğmedi, istibdat rejimine geçit vermedi,” diyerek, kararın istibdat rejiminin bir sonucu olduğunu ve bu karara karşı geniş çaplı demokratik mücadele verilmesi gerektiğini belirtti.

Hatimoğulları’ndan TTB’ye Destek Sözü

Advertisement

Konuşmasını “TTB’nin her daim yanındayız. Dayanışma ile bu istibdat rejimini gerileteceğiz,” diyerek sonlandıran Hatimoğulları, TTB’ye yönelik desteğini ve dayanışma sözünü yineledi.

Devamı için tıkla

Hak İhlalleri

TTB Davası: Üyeler Görevden Alındı, Fincancı Direnişe Devam Edecek

Ajans65 TV – Ankara’da, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin yargılandığı davada, mahkeme TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevlerine son verilmesine karar verdi.

Duruşma, Ankara’nın Dışkapı Adliyesi’nde gerçekleşti ve duruşmaya TTB Merkez Konseyi üyeleri, avukatlar, sendika temsilcileri, meslek örgütü yöneticileri ve bazı siyasi parti milletvekilleri katıldı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması talebiyle açılan davanın karar duruşması 31’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Ankara Dışkapı Adliyesi’ndeki duruşmaya görevden alınmaları istenen TTB Merkez Konseyi üyeleri ve avukatlarının yanı sıra sendika temsilcileri, meslek örgütü yöneticileri ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Emek Partisi (EMEP) milletvekilleri katıldı. Hakim, duruşmayı ertelemek isterken, avukatlar ve görevden alınmaları talep edilen TTB Merkez Konsey üyeleri savunma yapmak istedi.

Advertisement

Duruşmada ilk olarak müdafilerin avukatlarından Hülya Yıldırım söz aldı. Yıldırım,  “Geçtiğimiz celse hem TTB hem Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) hem de 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesine bir yazı yazılmıştı. 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesine yazılan yazı için söz alıyorum. Bu dosyada delil olması gereken unsurlar değildir. 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının bekletilmesi gerekiyor, bu nedenle bekletici mesele yapılmasını talep ediyoruz. Yargılamaya devam edilecekse Anayasa’ya aykırı hususlara ilişkin beyanda bulunmak için yeni bir duruşma günü belirlenmesini talep ediyoruz” dedi.

DAVANIN REDDİ İSTENDİ

Advertisement

Avukat Leyla Verda Ersoy da “Bütün dünyanın gözü bu duruşmada ve gözlemci olarak da buradalar. Kimyasal maddelerin silah olarak kullanılmaması yönünde çağrı yapmak, TTB’nin amaç dışı faaliyeti olarak görülmesi mümkün değildir. 2017 yılında çatışmalarda hekim tutumunun ne olduğu konusunda da bir sözleşme güncellemesi var.  Bu nedenlerle davanın reddini talep etmekteyiz” dedi.

NEDEN YARGILANDIKLARINI TEK TEK SAYDI

TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hak sağlığına yönelik ciddi ve sistematik çalışmalar yürüttüklerinden dolayı iktidar tarafında sindirilmek istenildiklerini belirterek, “Davayı başında beri özenle dinliyorsunuz? Dosyayı okumuş olduğunuz için teşekkür ederiz. Bizim de mesleki anlamda iyi hekimlik örneklerimiz var.  Hak sağlığı alanındaki çalışmalarımız bu örgütümüzün omurgasını oluşturuyor. Yılardır bu nedenle TTB yargılanıyor.  Nedeni halk sağılığı konusunda ödün vermediğimizden dolayıdır. Salgın döneminde toplum sağlığından bahsediyorduk. Bu konuda mücadele veriyorduk. Sağlık Bakanlığı salgında toplam 100 bin kişi yaşamını yitirmiş söyleminde bunulurken, biz TTB olarak 300 binden fazla ölüm tespit ettik. Deprem geçirdik ve yine yetkililer 50 bin kişinin depremde yaşamını yitirdiğini söyledi. Bu tablo da doğru değil. Halen hekim arkadaşlarımız kayıptır. Bununla beraber deprem bölgesinde hava kirliliğine yönelik çalışmalar yaptık. Bizi susturma nedenleri işte budur. Sonunda tamamen susan ve konuşmak istemeyen bir toplumla bizi baş başa bırakmak istiyorlar. İktidar, benden bahsederken ‘her türlü örgütle iletişim halindedir’ söyleminde bulunuyorlar. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bu suçlama konusu benim üzerimden arkadaşlarıma da dalga, dalga yaylıyor” diye konuştu.

Advertisement

‘KİMYASAL SİLAHA DAİR GÖRÜŞÜM BİLİMSELDİR’

Kimyasal silahın canlı sağlığına zarar verdiğini belirten Fincancı, kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılması gerektiğinin altını çizerek, “Bir iddia varsa araştırma yapmak zorundayız. Bu konuda 4 tane kitap yazdım. Basın bu konu hakkında benimle görüşmeyecekte kiminle görüşecek? Bizim hakikat arayışımız delilleri araştırmamız gerekiyor. Örneği İsrail Gazze’de kimyasal silah kullanıyor ve basın bu durumu değerlendirmemi istiyor. Ben de görüntülere baktığımda kimyasal silah kullanıldığını görüyorum. Biz de bu durumu araştırmak istiyoruz. Yaptığım değerlendirme bir kişisel görüş değil bir bilimsel görüştür. Bu durumun bilimselliği nasıl ortaya çıkar? Bağımsız heyetleri oraya gider incelemelerde bulunur. Ben görüntüleri izledim. 3 kişin görüntüleri var. Biri sapasağlam, biri son derece neşeli ve birisi ise kan kusuyor. Ben bu verilere baktığımda bir adli tıp uzmanı olarak değerlendiririm. Bu madde bir silah mıdır yasak silahlar kapsamındadır onu uluslararası kurumalar tespit eder. Bundan daha olağan bir durum olamaz. Tabi ki meslek örgütü olarak biz bu açıklamayı yaparız. Bu benim alanımda uzman olduğumdan dolayı benden görüş alındı. Bu durumu konsey üyeleriyle ilişkilendirilmesi uygun değil” ifadelerini kullandı. 

‘İŞİMİZ HAKİKATİ SÖYLEMEK’

Advertisement

TTB’ye 1998 yılında başladığını dile getiren Fincancı, “Bir hekimin nasıl olması gerekliğini anlatan bir okul oldu. Yalnızca okul değil her türlü faaliyet yürütüyoruz. Öğrenciliğimden bu yana bu örgütün içindeyim. Bizim işimiz hakikati söylemek. Hoşlanmıyorlar diye beni görevden alacaksanız ama ben yine o kapıdan girerim. Kararınız ne olursa olsun, biz emek vermeye devam edeceğiz. Bu örgütün hakkını vermek gerekiyor. Ben TTB’nin getir götür işlerini bile yaparım. Bu benim için her zaman böyledir. Hava ve zamanla değişen bir kimyasal silah söz konusudur ama hangi kimyasal silah olması konusunda araştırma yapılması gerekiyordu” dedi. 

‘DAVA POLİTİKTİR’

Ardından müdafilerin Avukatı Oya Meriç Eyüpoğlu, Fincancı’ya yönelik iktidar eliyle bir linç kampanyasının başlatıldığını belirtti. Eyüpoğlu, yargının TTB üzerinde artık kılıç gibi sallanmasını istemediklerini vurgulayarak, bu davanın politik olduğunu aktardı. Eyüpoğlu, “Bu davada verilecek karar tarihe not düşecek. Fincanı Avrupa’da iken Medya TV’ye bağlandı ve kimyasal silah gündemi hakkında düşüncelerini söyledi. 20 Ekim’de Savunma Bakanlığı dava açtı. Dava açıldığı gibi  TTB kapatılması, ismindeki ‘Türk’ kelimesinin çıkarılması ve Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılması ile akla hayale gelmeyen şeyler söylendi. Ayrıca Fincancı sosyal medyada gündem oldu. O zaman Avrupa’da gelecekti ısrarda gelme diyenler oldu. Fincancı ‘geleceğim bu ülke benim ülkemdir’ dedi. 26 Ekim 2022 tarihinde ev baskınıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınırken polis tarafından canlı yayın yapıldı. Gerçeğe dayalı olmayan birçok haber yapıldı. Nefes alınmaz bir dönem yaşadık. Ertesi gün sabah 06.00 mahkeme sevk edildi ve tutuklandı. Bu yargılama politiktir derken kimse laf olsun diye söylemiyor. Bütün yaşananları yan yana getirdiğimizde bir fotoğrafın toplam parçasıydı. Usul ve hukuka göre karar vermeniz zordur. Davanın reddini talep ediyoruz” diye aktardı. 

Advertisement

TTB MERKEZ KONSEYİ ÜYELERİNİN GÖREVİNE SON VERİLDİ

Duruşma verilen aranın ardından kararın açıklandı. Kararını açıklayan mahkeme heyeti,  TTB Merkez Konsey üyelerinin görevlerine son verilmesine ve 1 ay içerisinde yeni seçimlerini tamamlayarak büyük kongre ile 5 kişilik heyetin görevlendirilmesine karar verdi. 

MAHKEME YENİ ÜYELER GÖREVLENDİRDİ

Advertisement

Mahkeme büyük kongre üyelerinden Bahadır Öztürk, Mustafa Sezai Demirel, Muhammed Çağatay Engin, Ömer Fazıl Çadır, Fazıl Necdet Ardıç’ın görevlendirilmesine karar verdi. 

GÖREVDEN ALINAN ÜYELER 

Görevden alınan üyelerin isimleri şöyle: “TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, Genel Sekreter Vedat Bulut, üyeler Nursel Şahin, Onur Naci Karahancı, Kazım Doğan Eroğulları, Alican Bahadır, Ahmet Karer Yurtdaş, Adalet Çıbık, Aydın Şirin ve Lütfi Tiyekli.”

Advertisement

ADLİYE ÖNÜNDEN SESLENDİLER

Karara ilişkin adliyenin önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada konuşan, TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bu mücadelenin bitmeyeceğini belirterek, Emek veren tüm dostlar hep yanımdaydınız. Bu mücadele bizim mücadelemizdir. Bu mücadele bitmez. Biz daha öncede söylemiştik, mücadele TTB’nin adıdır. TTB’den bizi söküp atmaz ve gücü yetmez”

‘BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ’

Advertisement

TTB içerisinde mücadele vermeye devam edeceklerini belirten Fincancı, Biz her zaman TTB olarak içinde emek vermeye devam ederiz. İçerde de söyledim gerekirse deprem bölgesinde yükleri taşırız, gerekirse de biz üretiriz. Halk sağlığı sorularını hep beraber dile getiririz. Bu görevimizin başındayız. Bu görev hiç sonlanmayacaktır. Burada hep beraberdik. Gelecek arkadaşlarında bu örgütün bütünü içinde bizde hep birlikte örgütün yaptığı çalışmaları daha da büyütmeye sağlayacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu mücadeleyi sürdüreceğimizi ve bu mücadelenin de TTB içinde o çatının altında olacağımızı bilmenizi istiyorum

Advertisement

Devamı için tıkla

Emek & Ekonomi

Huawei’nin Ürettiği Araç Göz Kamaştırıyor

Elektrikli araçlar piyasadaki yerlerini alırken, araç üreticilerine Huawei de katıldı. Chery tarafından geliştirilen ve Huawei tarafından tedarik edilen yeni lüks elektrikli sedan Luxeed S7, 28 Kasım itibarıyla Çin’de satışa çıktı.

AJANS65 TV – Elektrikli araçlar araç piyasasındaki paylarını genişletirken, Huawei de elektrikli araç üreticileri arasındaki yerini aldı!  Chery tarafından geliştirilen ve Huawei tarafından tedarik edilen yeni lüks elektrikli sedan Luxeed S7, 28 Kasım itibarıyla Çin’de satışa çıktı.

500 ila 800 km menzil sunan dört farklı donanım seviyesiyle satılacak olan modelin ön satış fiyatı 35 bin dolardan başlayacak.

Lüks araç, göz kamaştırdı. (HABER MERKEZİ)

Advertisement
Devamı için tıkla

Manşet

Manchester United Futbolcuları Maça Giderken!

İngiltere merkezli “Troll Football” isimli web sitesi, paylaştığı video ile Manchester United futbolcuları ile dalga geçti. Bir eşek sürüsünün geçişini, “Manchester United kadrosu, Galatasaray maçı için RAMS parkına gidiyor” şeklinde paylaştı.

Galatasaray- Manchester United maçı öncesi paylaşım yapan Troll Football isimli web sitesi Manchester United futbolcuları ile dalga geçti. Site, geçiş yapan bir eşek sürüsü için, “Manchester United kadrosu, Galatasaray maçı için RAMS parkına gidiyor” yorumunu yaptı. (HABER MERKEZİ)

Advertisement
Devamı için tıkla

Genel

Tutuklu Dilan Polat’tan İlk Röportaj: Dua Ediyorum

5 Kasım’da tutuklanarak cezaevine konulan Dilan Polat, avukatı aracılığıyla verdiği röportajda cezaevindeki günleri anlattı. Cezaevindeki günlerinin nasıl geçtiğini anlatan Polat, Cezaevinde günlerini nasıl geçirdiğini anlatan Polat, bol bol dua ettiğini ve sürekli ağladığını söyledi.

AJANS65 TV – Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet” suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında 5 Kasım’da tutuklanarak ceazevine gönderilen Dilan Polat, avukatı aracılığıyla röportaj verdi. Cezaevinde günlerini nasıl geçirdiğini anlatan Polat, bol bol dua ettiğini ve sürekli ağladığını söyledi.

Avukatı Hüseyin Kaya aracılığıyla ilk röportajını Odatv’ye veren Dilan Polat, davanın gidişatıyla ilgili “Ben davanın nasıl gittiğine dair çok bir şey bilmiyorum ama avukatım soruşturmanın normal gittiğini, vergiyle ilgili sorunlarımız olduğunu söylüyor. Davanın nasıl gittiğinden ziyade varsa bizim devletimize bir borcumuz cezası neyse ödeyeceğiz. Bu konuları ihmal etmişiz, bundan dolayı tabii ki mahcubuz” dedi.

‘BURADA GÜNLER ZOR GEÇİYOR’

“Cezaevindeki günleri nasıl geçiyor, koğuş düzeni nasıl?” sorularını yanıtlayan Dilan Polat, “Burada günler zor geçiyor. Zaman zaman çok sakin oluyorum, zaman zaman yoğunlaşıp ağlıyorum. Vaktimin birI) kısmını kendimi anlamakla, tanımakla geçiyor. Gözyaşlarımın bir kısmı özlemden kaynaklanıyor. Buranın iki özelliği var: biri insan inanılmaz sigara içiyor bir de ibadet meselesi ile düşünme meselesi oluyor” ifadelerini kullandı.

Advertisement

Polat ile yapılan röportajın bir kısmı şöyle:

Oğuz Ok: Davanın gidişatı hakkında herhangi bir iyimserliğiniz var mı?

Dilan Polat: Ben davanın nasıl gittiğine dair çok bir şey bilmiyorum ama avukatım soruşturmanın normal gittiğini, vergiyle ilgili sorunlarımız olduğunu söylüyor. Davanın nasıl gittiğinden ziyade varsa bizim devletimize bir borcumuz cezası neyse ödeyeceğiz. Bu konuları ihmal etmişiz, bundan dolayı tabii ki mahcubuz.

Advertisement

O.O.: Geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?

D.P.: Gençlikten, bir anda imkan sahibi olmaktan kaynaklanan sorumsuzluklarımız oldu bundan dolayı zaten üzüntülerimizi ve pişmanlıklarımızı dile getiriyoruz. Buradan daha basiretli, daha temkinli ve daha faydalı işler yaparak çıkacağız, öyle dua ediyorum.

‘750 BİN LİRA’ SÖZÜ İÇİN PİŞMAN MI?

O.O.: “Bazen günde 750 bin lira harcıyorum” sözünden dolayı pişmanlığınız var mı?

Advertisement

D.P.: Günlük para harcamam biraz medyayla ilgili. Birkaç kişiyle çekişmemizden kaynaklanan bir şey. Her gün bu kadar para harcanmasının mümkün olmadığını hepimiz biliriz. Bir tarafıyla ortalama bir Türk vatandaşı gibi yaşarken, işimiz gereği ve bu sosyal medyanın vermiş olduğu zihinsel mecburiyetler mi diyeyim sosyal dayatmalar mı diyeyim… Nasıl öyle yapıyorduk, şimdi yavaş yavaş anlıyorum. Yoksa ben savurganlık yapmakta istekli biri değilim ya da şimdi öyle hissediyorum. Tabii bunları hep muhakeme etmeye çalışıyorum bir taraftan. Üzüntü ve zor zamanlar yaşamın yanında her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Daha çok kendimi, daha çok başka insanları tanımaya, bunlardan dersler çıkarmaya çalışıyorum.”

YARDIMCISI ŞULE HAKKINDAKİ İDDİAYA YANITI

O.O.: Yardımcınız Şule’nin sizin montunuzla alışveriş yaptığı iddia edildi. Kendisiyle cezaevine girdikten sonra bir temasınız oldu mu?

D.P.: Bazen birçok şey hatırlamadığım da oluyor. Burada başka başka şeylere yoğunlaştım. Şule ve mont işini tam olarak hatırlayamadım.

Advertisement

KARDEŞİ SILA DOĞU İLE KAVGA İDDİASI

O.O.: Kardeşiniz Sıla Doğu ile cezaevinde kavga ettiğiniz iddia edildi, aynı iddia diğer mahkumlarla aranızda da yaşandığı öne sürüldü. Bu iddialar doğru mu? Diğer mahkumların size bakışı nasıl?

D.P.: İnanın Oğuz Bey, burada insan bir başkasıyla değil, kendi kendisiyle bir kavga içinde oluyor. Doğru ile eğriyi ayırma hususunda yeterli zaman oluyor. Çocuklarım için endişelenmenin dışında hep düşünmek, mukayese etmek ve bunları not almakla zaman geçiyor. Kimseyle bir hır gürümüz yoktur. (HABER MERKEZİ)

Advertisement
Devamı için tıkla

Manşet

HEDEP’ten Van’a çıkarma

HEDEP Eş Genel başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindeki heyet bu gün Van’a geldi. Hitit Oteli’nde karşılanan Bakırhan ve beraberindekiler büyük bir konvoy ile kente giriş yaptılar.

AJANS65 TV – Yerel seçimlere doğru Van’a adeta çıkarma yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindeki heyet Van’a geldi.

Kenti girişindeki Hitit Oteli’nde karşılanan Bakırhan ve beraberindeki heyet, daha sonra yüzlerce araçlık konvoy ile kente giriş yaptılar. HEDEP il binasının bulunduğu Milli Egemenlik Caddesi üzerinde halk ile bir araya gelen bakırhan, daha sonra Cumhuriyet Caddesi’nde esnaf ziyareti yapacağı belirtildi.

Devamı için tıkla

Çok Tıklananlar


KAPAT