Maraş merkezli yaşanan depremlere değinen Pala, "depremi fırsata dönüştüren iktidar sorumlusu olduğu tahribattan faydalanarak depremin yaşandığı kentlerdeki demografik yapıyı değiştirme çabası içine girmiştir" dedi.
AJANS65 TV - Yaşanan depremle birlikte Kürt diline ve olan tahammülsüzlüğün bir kez daha açığa çıktığına dikkat çeken Arsisa Dil ve Kültür Derneği “Anadil bir haktır ve biz bu hakkı savunmaya devam edeceğiz.” dedi.
Van’ın Erciş ilçesinde faaliyet yürüten Arsisa Dil ve Kültür Derneği, 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla açıklama basın açıklaması gerçekleştirdi. Dernek binasına yapılan açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ilçe yöneticileri, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) aktivistleri ile Barış Anneleri Meclisi üyeleri katıldı. "Yê kû qeyd û kelepçe liser zimanê wî hatibe xistin, li mêjî yê wî, dilê wî, nêrina wî jî qeyd û kelepçe hatîye xistin” pankartının taşındığı açıklamayı Dernek sözcüsü Mahmut Pala okudu.
‘İktidar sorumluğunu kabul etmiyor'
Açıklama başında merkez üssü Maraş olan ve 10 kenti etkileyen depremde yaşamını yitirenlere baş sağlığı, yaralılara şifa, yakınlarına sabır dileyen Pala, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“ Ne yazık ki bu yıl 21 Şubat Dünya ana Dil günü Bayramımızı buruklukla karşılamaktayız. Binlerce insanımız yaşanan deprem nedeniyle yaşamını yitirdi ve on binlerce insanımız mağduriyet yaşamaktadır. Bu kurum olarak bizim için son derece de üzücü bir durumdur. Ne yazık ki yaşanan bu tahribat iktidarın getirim anlayışı ile gerçekleşen bir durum olduğu gerçeği artık inkar edilmeyen bir gerçek. İlk gün buna yönelik tedbirler alınsaydı bu gün bu acı yaşanmazdı. Ne yazık ki halen mevcut iktidar, yaşanan bu vahşette ki sorumluluğunu kabul etmemektedir.”
'Demografik yapıyı değiştiriyorlar'
Açıklamasının devamında Pala, “Bu gün depremi fırsata dönüştüren iktidar sorumlusu olduğu tahribattan faydalanarak depremin yaşandığı kentlerdeki demografik yapıyı değiştirme çabası içine girmiştir. Bu politikanın amacı demografik yapıyı yok etmektir. Yaşanan bu yaklaşım Kürt diline karşı faşizmini, mültecilere dönük ırkçı yaklaşımını da bir kez daha gösterdi. Bu sistemin, Türk olmayanı, Türkçe bilmeyeni nasıl ölüme terk ettiğini gördük. Aynı şekilde depremin olduğu birçok Kürt kentinde yerlerin belirlenmesi ve ihtiyaçların karşılanması için kurulan acil hatlarda Kürtçeye yer verilmedi. Kürtçeyi dikkate almamak, Kürtleri dikkate almamaktır” dedi.