Anadilde eğitimin halen güncelliğini koruduğu ve temel bir talep olarak öne çıktığı bu günlerde, Yeşil Sol Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, çocukların okullarda yaşadıkları pedagojik, psikolojik ve akademik sorunların tespiti için meclis araştırması talebinde bilindi.

AJANS65 TV - Yeşil Sol Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit Meclis Başkanlığına verdiği dilekçede, Türkiye’nin üzerinde kurulduğu topraklar kültürel ve inançsal anlamda ciddi bir çeşitliliğe sahip olmasına rağmen geçmişte ciddi bir asimilasyon politikasına maruz kalındığına dikkat çekilerek, “Bunun sonucunda birçok otokton halk tarih sahnesinden silinip giderken varlığını sonraki nesillere aktarmak isteyen halklar için anadili en önemli araç olmuştur. Bugün Kürtçe (Kurmancca – Zazaca) başta olmak üzere anadilinde eğitim talebinin güncelliğini korumasının sebebi de budur. Dolayısıyla ülkenin biyo-kültürel çeşitliliğinin korunup güçlendirilmesi, toplumsal barışın sağlanması ve çocukların eğitim hakkından tam olarak yararlanması için anadilinde eğitim konusunda adım atılması elzemdir” tespitlerine yer verdi. Sayyiğit anadilinde eğitim alamayan çocukların okullarda yaşadıkları pedagojik, psikolojik ve akademik sorunların tespit edilerek alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını talep etti.

Meclis araştırmasının gerekçe bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:

“Eğitim sistemi, ülkenin coğrafi özgünlüklerini kabul ederek kültürel ve inançsal farklılıkları geliştirecek bir yapıya kavuşturulmadığı için eğitimde yaşanan sorunlar devam edegelmektedir. Bugün 2022-2023 eğitim ve öğretim dönemi biterken de eğitim kurumlarının teknik ve altyapı ihtiyaçları ile öğrencilerin barınma, beslenme, güvenlik vb. sorunları kalıcı bir çözüm beklemektedir. Bunun yanında anadilini eğitimde kullanamayan milyonlarca öğrencinin yaşadığı sorunlar da ortada durmaktadır. Öyle ki başka bir dilde kendini ifade etmeye zorlanan çocuklar güven kaybı yaşayıp eğitim sürecinden kopabildiği gibi doğal asimilasyona maruz kalarak kimliksel aşınmanın yarattığı psikolojik sorunlarla da karşı karşıya kalabilmektedirler.

‘ANADİLİ TÜRKÇE OLMAYANLAR OKULUN İLK GÜNÜNDEN DEZAVANTAJLI KONUMA DÜŞÜYOR’

Asimilasyon politikalarının yarattığı dilsel tahribata rağmen Millî Eğitim Bakanlığı; Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Lazların, Süryanilerin, Çerkezlerin ve diğer tüm halkların dillerinin müfredatta yer alması için herhangi bir adım atmamıştır. Oysaki anadili Türkçe olmayan çocukların daha okulun ilk gününden itibaren dezavantajlı olduğu, hem Türkçeyi hem de dersleri ayna anda öğrenmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Buna karşın çok dilli eğitim modelini benimseyen ülkelerde anadilde eğitimin çocukların pedagojik gelişimine ciddi oranda katkıda bulunduğu bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Çünkü bununla çocukların çoklu öğrenme yetilerinin oluşmasıyla diğer dillere sempatisinin geliştiği, daha kolay öğrenme becerisi kazandığı da araştırmalarda belirtilmektedir.

Evde Çıkan Yangın Can Aldı: 3 Çocuk Hayatını Kaybetti Evde Çıkan Yangın Can Aldı: 3 Çocuk Hayatını Kaybetti

‘TEK DİLİ DAYATANLAR ZAMANLA BUNDAN VAZ GEÇTİLER’

Dünya genelinde anadilde eğitimin seyrine bakıldığında; kendi dillerini lingua Franca olarak dayatan halkların, zaman içinde ‘tek dil’ yaklaşımını terk ederek demokratik, bilimsel ve çağdaş değerler üzerinde ciddi bir ilerleme kaydettiği görülmektedir. Bugün Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan 194 ülkeden 113 ülkenin birden çok resmi dili kabul etmesi ve gelişmiş ülkelerde her aşamada anadilde eğitime yer verilmesi de bunun göstergesidir. Buna mukabil milyonlarca öğrencinin anadilinden koparıldığı ülkelerin uluslar arası eğitimle ilgili değerlendirme programlarındaki sıralaması dikkat çekicidir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) açıkladığı PISA sonuçlarında Türkiye; Fen, Matematik ve okuma becerileri kategorilerinde ortalamanın altında yer almaktadır. Yine ülkelerin İngilizce konuşma becerilerini ve dil öğrenme yeteneklerini yayınlayan uluslar arası Education First sonuçlarına göre ise Türkiye 111 ülke arasında 64’üncü sırada “düşük beceri” kategorisinde yer almaktadır.

‘ANADİLLERİNDEN KOPARTILAN ÇOCUKLAR KİMLİK BOZUKLUĞU YAŞAMAKTADIRLAR’

Kürtlerin yaşadığı kentlerdeki başarı oranının düşük olmasında da Kürt çocuklarının anadilinde eğitim almaması birincil sebeptir. Çünkü anadilinden koparılan çocukların; sosyalleşmede eksiklik, kimlik bozulması, kültürel değerlerine katkıda bulunmama, çevreden izole olma, güvensizlik duygusu, kendisi ile ilgili konuşmaları olumsuz değerlendirme, uyumsuz olma, ötekileştirilme ve dışlanma, okul programını geriden takip etme, öğretmeni anlayamama ve kendini ifade edememe vb. birçok sorun yaşadığı uzmanlarca da belirtilmiştir. Bu nedenle geniş bir nüfus ve coğrafi etkiye sahip Kürtler ve diğer halkların siyasal ve toplumsal temel taleplerinin başında anadilinde eğitim gelmektedir.

‘KÜRTÇE EĞİTİM SUNAN BELEDİYELERE KAYYUM ATANDI’

Özellikle son yıllarda Kürtçe (Kurmancca-Zazaca) eğitim imkanları sunan belediyelere kayyum atandığı, İstanbul Kürt Enstitüsü ve Kürdi-Der gibi kurumların kapatıldığı bir süreçte büyük bir reform olarak lanse edilen seçmeli Kürtçe dersler ve Kürtçe bazı yayınlar dilsel asimilasyonu geri çevirmek için yeterli değildir. Dolayısıyla Kürtçe (Kurmancca – Zazaca) başta olmak üzere anadilde eğitim hakkı Anayasal güvence altına alınarak doğrudan yurttaşlara sağlanmalıdır. Bu amaçla anadili temelli çok dilli eğitim ilkesi gözetilerek öncelikle anadilinde eğitim alamayan çocukların yaşadıkları pedagojik ve psikolojik sorunların tespit edilerek alınması gereken tedbirlerin ortaya konulması için Meclis Araştırması açılması yararlı olacaktır.”

Editör: İdris YILMAZ