Amaç habercilik miydi dezenformasyon mu?

Abone Ol

6 Şubat depremlerinin ardından hırsızlık ve yağma konulu 1 milyon 300 bini aşkın içerik internette paylaşıldı. Hâlâ yayında olan birçok haberin asılsız, yağmacılıkla suçlanan bazı vatandaşların masum olduğu ortaya çıktı. O günlerde yayılan iddialar şimdi fikri takip bekliyor. Konuştuğumuz uzmanlar, bu gibi durumlarda yağma iddialarının nasıl haberleştirilmesi gerektiğini anlattı.

MUHİTTİN BOTAN / AJANS65 TV

6 Şubat 2023’te 11 ilde onbinlerce can kaybına neden olan depremler bir yanlış bilgi bombardımanını da beraberinde getirmişti. Bu bağlamdaki sorunlardan biri, gazetecilik etiğini ihlal ederek haberleştirilen yağma ve hırsızlık iddialarıydı. Hatalı bir haber diliyle yazılmış, önyargılarla dolu, hatta insanları suça teşvik eden haberlerin de afet sonrasında özellikle sosyal medyada hızla yayıldığını gördük.

Depremden bir hafta sonra 11 ildeki “yağma” ve “hırsızlık” konulu içerikleri arama motorlarında taradığımızda 1 milyon 300 bini aşkın içerik önümüze çıkıyor. Büyük bölümü birbirinin kopyası olan bu içerikleri 3 ana kategoride incelemek mümkün:

  1. Yardım araçlarının durdurulup yağmalandığı iddiaları
  2. Marketlere ve mağazalara girilerek ihtiyaç dışı malzemelere el konulduğu iddiaları
  3. Enkazlara veya tahliye edilen binalara girilerek buradaki değerli eşyaların ve yiyeceklerin çalındığı iddiaları

“Suriyeli” ve “mülteci” vurgusu yapıldı, suç teşvik edildi

İçerik incelendiğinde yağma iddialarının en çok Hatay’dan geldiği, “Suriyeli” ve “mülteci” vurgusunun sıkça yapıldığı görülüyor. “Linç” ve “işkence” kelimeleriyle bunları gösteren videolara da bu içeriklerde bolca rastlanıyor. Yağmacılıkla suçlanan kişilere kolluk kuvvetlerinin yanı sıra halkın ve arama kurtarma ekiplerinin zaman zaman sert müdahalede bulunduğu birçok içerikte belirtiliyor.

9-21 Şubat arasında yayımlanan haberlerden 10’unun haber sitelerine nasıl yansıdığını örnek olarak bu içeriğin sonunda sıraladık. Gazetecilik açısından kimisi doğru, kimisi yanlışlarla dolu olan bu haberlerin yanı sıra, yağma olaylarıyla ilgili kaynaksız olarak yayımlanmış binlerce iddia internete yayılmış durumda.

Gerçekten yağmacı olsun veya olmasın, iddialar teyit edilmeden hedef alınan ve hedef gösterilen çok sayıda insan ve grup oldu. Örneğin Hatay’da depremzede bir genç şiddete maruz kalmış, aileleri için ilaç almaya gittiklerini söyleyen iki kuzen yağmacı diye darp edilmiş, Diyarbakır’dan Adıyaman’a giden 5 kişiye polisin işkence yaptığı iddia edilmişti.

Belki provokasyon, belki etkileşim, belki de başka amaçlarla üretilen yağma ve linç iddiaları, dezenformasyon için de kullanıldı. Mesela Gaziantep’te “yağma yaparken dövülen Suriyeli” diye paylaşılan bir videonun aslında 2022’de çekildiğini ve ilgisiz bir olayı gösterdiğini Teyit saptamıştı. “Yağmacıların son hâli” diye sözde Kahramanmaraş’tan paylaşılan görüntü de Ukrayna’dan eski bir video çıkmıştı.

Yalan haberler tıklandı, “yalancının kâr payı” yanına kaldı

Bir kez daha “yalancının kâr payı” söz konusu… Birçok site o günlerde bol tık alan asılsız yağma haberlerini tepkiler üzerine kaldırdı. Ancak yine de onlarca haber sitesinde bu asılsız iddialara bugün bile rastlanabiliyor. Örneğin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ait yardım TIR’ının yağmalandığı iddiası hızla yalanlanmasına rağmen bugün bile Yeni Şafakİnternethaber ve Ensonhaber gibi haber sitelerinde bu asılsız iddia yayında.

Vatandaşları doğrudan mağdur eden bu tür asılsız iddialar en vahimi. Ancak yetkililer, o günlerde bu asılsız haberleri kasten yayanlar yerine yine gazetecileri hedef alıyor. Mesela hırsızlık yaptıkları gerekçesiyle Hatay’ın Altınözü İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülen iki kardeşin burada darp edildiği ve 27 yaşındaki Ahmet Güreşçi’nin öldüğü iddiasını haberleştirince Halk TV muhabiri Seyhan Avşar hakkında soruşturma açılmıştı.

Seyhan Avşar: “Aksi ispatlanana kadar herkes masumdur”

Depremden hemen sonra afet bölgesine giden Avşar şunları söylüyor:

  • Ülkenin tamamına ateş düştüğü bir süreçte biz gazetecilerde yaşanan trajedinin yanında yıkımın çok olduğu illerde yaşanan sorunları takip ettik. Deprem bölgesinde neler yaşandığını bilmek isteyen kamuoyuna elimizden geldiğince bilgi aktarımı yaptık.
  • Özellikle depremin ilk birkaç günü kolluk güçlerine yoğun şekilde yağma ihbarları yapıldığı bilgisini edindik. Aslında bu şaşırtıcı değildi çünkü daha önceki afet durumlarında da benzer yağma olayları yaşanmıştı… Sosyal medyaya düşen bazı görüntüler korkunçtu. Kolluğun yağma yaptığı iddia edilen kişilere şiddetini barındırıyordu. Benim bu süreçte yaptığım haber de yine yağma iddiasıyla gözaltına alınan karakolda işkenceyle öldürülen bir gencin dosyasıydı.
  • Masumiyet karinesi, “aksi ispatlanana kadar herkes masumdur” diyor. Kaldı ki masum olmayan birine dahi kolluğun işkence yapma hakkı yoktur. İşkence bir suçtur. Yaşanan işkenceyi de kamu yararına halka duyurmak yine biz gazetecilerin sorumluluğundadır.
  • Haberim nedeniyle hakkımda soruşturma başlatıldı. Savcılıkta ifade verdim. Şimdiyse yasal sürecin nasıl işleyeceğini takip ediyorum. Aynı zamanda karakolda işkenceyle öldürülen gencin dosyasını da takip ediyorum.

Ödüllü Gazeteci Seyhan Avşar

Yetkililere sorduk, bilgi vermediler

Deprem bölgesinde yaşanan yağma ve hırsızlık olaylarından dolayı kaç kişinin gözaltına alındığını, gözaltına alınanlardan kaçının tutuklandığını, kaçının serbest bırakıldığını, kaçının da adli kontrol şartıyla salıverildiğini, gözaltına alınanlardan kaçının yabancı uyruklu olduğunu, gözaltına alınan yabancı uyruklu varsa kaçının tutuklandığını “bilgi edinme hakkı” çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na (CİMER) sorduk.

Kısa süre sonra, “Başvuru formunda olay istatistiklerine ilişkin talep edilen bilgiler 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 7’nci maddesi kapsamına girmektedir” diyen bir ret cevabını yazılı olarak aldık. Bu madde şöyle diyor:

  • Bilgi edinme başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır. Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.

Avşar’ın değindiği fikri takibin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Depremin hemen ardından yayımlanan haberlere konu olan kişilere neler olduğunu, açıldıysa davaların nasıl geliştiğini, işkence ve linç girişimi iddialarından hukuki bir sonuç çıkıp çıkmadığını gazetecilerin tek tek araştırması gerekiyor.

Yağma iddiaları nasıl haberleştirilmeliydi?

Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Zelal Kızılkaya

6 Şubat depremlerinin haberlerde nasıl yer aldığını içerik çözümlemesi yöntemiyle inceleyen Muş Alpaslan Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Zelal Kızılkaya özetle şunları söyledi:

  1. Bazı haberlerde kullanılan dil, çaresizlik ve öfke duygularının belirli bir topluluğa yönelmesine neden oldu. Kimi ırkçı politikacılar oluşan öfkeyi göçmen düşmanlığına kanalize etti. Özellikle Suriyeli göçmenlere yönelik üzücü ve hukuk dışı olaylar yaşandı. Hırsızlık ve yağma gibi suçlar isnat edilen kişilerin etnik, dini ve cinsiyet kimlikleri haberlerde belirtilmemeli. Kolluk kuvvetlerinin hukuk dışı, görev ve yetkilerini aşan söylem ve görüntülerinin normalleştirilerek verilmesi de medya etiğine uygun değildir.
  2. Tarihte farklı ülkelerde de benzer durumlar görülmüştür. Örneğin 1923’te Japonya’da meydana gelen Büyük Kanto Depremi’nde toplumsal öfke, bilinçli bir şekilde Koreli ve Çinli göçmenlere yöneltilmişti. Böyle örnekler varken siyasilerin ve medya profesyonellerinin çok daha dikkatli bir dil kullanmaları gerekir.
  3. Hakikatin çarpıtılması kriz dönemlerinde çeşitli çıkar gruplarının işine yarar. Çünkü gerçekliği bir kere çarpıtırsanız onu düzeltmek çok kolay olmaz. Dezenformasyon özellikle yabancı düşmanlığından ve toplumsal çatışmalardan beslenen çeşitli siyasi grupların işine yarar. Olağanüstü dönemlerde toplumsal öfke ve üzüntüyü yanlış yere kanalize ederek gerçekliğin üzeri örtülmeye çalışılır. Afet dönemlerinde medyanın doğru, tarafsız ve ötekileştirmeyen bir dili kullanması gerekir.

Gazeteciler depremzedelerin psikolojisini unutmamalı

Psikolog Merve Nur Çelik

Depremi yaşamayanlar, haftalarca tüm ülkeyi sarsan bu travmatik afetin etkisini daha çabuk atlatıyor. Gazeteciler, depremi bizzat yaşayanların aylar ve hatta yıllar sonra bile bu travmadan kurtulamamış olabileceğini hesaba katmalı.

Deprem süreci ve yaşanan yağma ve hırsızlık olaylarının habere konu edilmesinde kullanılan habercilik dili kadar, olayın psikolojik ve ruhsal durumu da önem kazanmaktadır. Psikolog Merve Nur Çelik konuyu değerlendirerek, “Depremin ilk günlerinde özellikle dikkatimi çeken videolar oldu. Ağır çekimle görüntülenmiş, harabe olmuş binalar ve arkasından gelen acıklı fon müzik sesi. Yaşanan olayın yeterince trajik olması yetmiyormuş gibi dramatize edilerek önümüze defalarca sunulması depremi yaşamış olan depremzedelerin yanında buna seyirci olan ülkenin geri kalanı için de ruhsal olarak ümitsizliğe sürükleyebilecek bir durumdur. Medyanın bilgi paylaşmada yükümlülüğü vardır. Sosyal medya dayanışma için afetlerde olumlu etkileri olabilmektedir, fakat bu bilgiyi olabilecek en güvenilir bir şekilde, dramatize etmeden aktarması hem depremzedeler hem de seyirci olan herkes için daha doğru olacaktır. Bu dili kullanırken netlik ve sadelik esastır” değerlendirmesi yaptı.

Olayın gündemde yer alması depremzede psikolojisine nasıl etki etti?

Çelik, “Hukuksal boyutta özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması gibi kişisel hakların yanında, etik boyutta haber öznesinin göz ardı edilerek oluşturulabildiği, herhangi bir süzgeçten geçmeden yayılarak afetin yönetimini zorlaştırabildiği görülmektedir” diyerek, zorluklar arttıkça depremzede kişilerin büyük bir güven problemi yaşayacağını hatırlatarak, “Kaynağı doğrulanmayan bilgilerin toplumda bırakacağı etkiler düşünülmeden yapılan habercilik anlayışı veya paylaşımlar tüm toplumun toparlanmasını geciktirebilir. Daha kaotik durumların yaşanmasına da neden olabilir. Afet gibi toplumu içten içe tedirginliğe sürükleyen durumlar stres etkenini beraberinde getirebileceğinin yanında uzun süren stres veya diğer faktörler belli bir süre sonra depresyon veya anksiyete gibi psikolojik bozukluklara yol açabilecektir” dedi.

 İnsanlar enkaz altındayken yağma ve hırsızlık olaylarının sürekli gündemde olması depremzede psikolojisini nasıl etkiler?

Çelik, yaşandığı iddia edilen yağma ve hırsızlık olaylarının sürekli olarak gündemde tutulmasının sakıncalarına da değinerek, “Deprem, ilk birkaç günde oluşturduğu tükenmişlik ruh haliyle ülkeyi derinden etkiledi . Mallarını ve en önemlisi yakınlarını kaybeden depremzedeler, için yağma olaylarının yaşanması ağır bir güven bir probleminin oluşmasına yol açmış olabilir. Depremden sonra birçok anlamda kayıp yaşayan depremzedeler bir güven ortamı arayışına girebilirler. Çünkü tutunabilecekleri bir dal olarak çevresini düşünecektir. Gerek depremi yaşamış ve aynı hasarı görmüş insanlar olsun, gerekse de depremi yaşamamış ancak medyadan şahit olmuş ve duruma en az depremzedeler kadar üzülüp hayıflanan insanlar olsun” dedi.

‘Ruhsal çöküşe yol açabilir’

Çelik şu ifadeleri kullandı:

“Her ne kadar yardıma ihtiyaçları olsa da olmasa da güvenilir bir destek arayışı içine gireceklerdir. Ama yeterince hasara uğratmış depremin yanında bir de yağmalanma olaylarının yaşanması psikolojik olarak güven probleminden kaynaklanan ruhsal bir çöküşe yol açabilir. Doğal afet olarak bildiğimiz deprem elimizde olmayan nedenlerden ötürü gerçekleştiği için enkaz gibi sonuçları bir nebze kabul edebiliriz. Ancak yağmalanma olayları toplumun kendisinden kaynaklanan  bir problem olduğundan ağır bir güven problemine yol açacaktır. Deprem esnasında gelişen akut stres bozukluğunu tetikleyip zamanla aşılmazsa majör depresyon, TSSB(Travma Sonrası Stres Bozukluğu) gibi psikolojik bozukluklara yol açması kaçınılmazdır.”

‘İnsanlar yakınlarındaki insanların birden bire öleceği düşüncesini taşımazlar’

Çelik, insanların çoğunluğunun deprem deneyiminden önce çok sarsıcı bir travmayla karşılaşmamış olabileceğini, bunun için de bir gün dünyayı güvenli bir yer olarak kabul eden ve yakınlarındaki insanların birdenbire ölebileceği düşüncesini taşımadıklarına dikkat çekerek, “Bu güven ve inanç ömür boyunca yavaş yavaş inşa edildiğinden ortaya çıkan ani değişime aynı hızla uyum gösterebilmek insan psikolojisi için çok zordur. Belli bir zaman verilmesi, aynı güvenin yeniden inşa edilmesi açısında büyük önem arz etmektedir. Fakat yaşanan yağmalanma durumları güvenini kaybetmiş depremzedelerimiz ve aynı zamanda oraya yardıma gitmiş olan vatandaşlarımız açısından bu kişilere karşı öfke dolu bir bakış açısına neden olacaktır. Çünkü yaşanan bu afet başlı başına bir travma iken ve toplum bunun şokunu henüz üstünde taşıyor iken birilerinin çıkıp depremden malını hatta canını kaybetmiş insanların geride kalmış bütün mal varlığına göz dikmesi sosyal açıdan bakıldığında kin güdülmesi gereken duruma dönüşecektir” dedi.

Çelik, değerlendirmesini şu şekilde tamamladı: “Aslında en başta büyük kayıpların nedeni deprem ama buna kin güdemeyen, doğal bir afet olduğunun farkında olan insanlar yağma olayı yaşandığında bunu yapanın kim olduğu ve çözümün hırpalamak olduğunu düşünmelerinden kaynaklanabilmektedir. Bu bakış açısı yağmacı olduğu düşünülen insanlara öfke ve kin ile yaklaştırıp fiziksel şiddete mahal verebilecektir. Sosyal olarak baktığımızda bunu hak etmeyen belki de kendi evinin enkazında kendi eşyalarını arayan masum depremzedelere de genelleme yapılarak uygulanabilecektir. Bu durumun biraz da medyanın yansıttıklarına bağlayabiliriz. Çünkü yaşanan travmanın daha sıcak olduğu o günler de bile paylaşılan linç ve işkence videoları ve altına onaylama amacı güdülerek yazılan sayısız yorum bu durumu maalesef destekler niteliktedir. Yayılan bu videolar ve yayılan haberler kişileri kalıplaşmış ön yargılara götürecektir. Bu durum depremden sonra da yağmacı gibi suçlu görülen insanların fiziksel ve psikolojik şiddet görerek çözülmesi gerektirdiğinin önü açacak ve bu durum zamanla farklı alanlara da suçu kanıtlanan ya da kanıtlanmayan birçok insanın linç ve işkence görerek cezalandırmasının önünü açabilecektir. Medyanın bunu yayarken, ülkenin bir adalet sisteminin olduğunu halkın ya da polisin bunu kendi başına çözemeyeceğini belirtip haber güvenliğine dikkat ederek oluşturması hem afet anında hem de afetin çok sonrasında bile bizi daha sakin ve çözümlerimizi bir mantık çerçevesinde oluşturmamız gerektiğinin önünü açabilecektir.”

Yağma konulu haberlerden 10 örnek

9 Şubat tarihli olay:

HabertürkSözcüİHAVatanCumhuriyetEnsonhaber
Adana’da boşaltılan binadan hırsızlık yapan 6 şüpheli yakalandıDeprem sonrası boşaltılan binada hırsızlık yapan 6 şüpheli yakalandıAdana’da depremi fırsat bilen 6 hırsızlık zanlısı suçüstü yakalandıAdana’da depremi fırsat bilen 6 hırsızlık zanlısı suçüstü yakalandıDeprem sonrası boşaltılan binada hırsızlık yapan 6 şüpheli yakalandıAdana’da depremden faydalanmak isteyen 6 hırsız, boş evleri talan etti

10 Şubat tarihli olay

DHAHabertürkSondakikaSabahMynet
Antakya’da hırsızlık şüphelisine vatandaştan sert tepkiAntakya’da hırsızlık şüphelisine vatandaştan sert tepkiAntakya’da hırsızlık şüphelisine vatandaştan sert tepkiAntakya’da hırsızlık şüphelisine vatandaştan sert tepkiHatay’da mağazaya hırsızlık için giren kişiyi arama kurtarma ekibi yakaladı

12 Şubat tarihli olay

HürriyetYeniçağSondakikaHaberlerAAHabertürk
Kırıkhan’da 5 yağmacı ve hırsız tutuklandıKırıkhan’da 5 yağmacı ve hırsız tutuklandıKırıkhan’da 5 yağmacı ve hırsız tutuklandıKırıkhan’da 5 yağmacı ve hırsız tutuklandıYağma ve hırsızlık şüphesiyle 5 kişi tutuklandıYağma ve hırsızlık şüphesiyle 5 kişi tutuklandı

12 Şubat tarihli bir başka olay

DHAHabertürkNTVPolishaberleriYeni Akit
Adana’da deprem fırsatçısı 32 hırsız yakalandıAdana’da deprem fırsatçısı 32 hırsız tutuklandıDepremzedelerin malzemesini çalan 32 kişi tutuklandıAdana’da deprem fırsatçısı 32 hırsız tutuklandıAdana’da deprem fırsatçısı 32 hırsız tutuklandı

12 Şubat tarihli üçüncü olay

SondakikaHaberler.comYeni AkitYeşil GazeteTürkiye 
Hatay’da yağma yapıp Adana’ya dönen 8 kişilik grup, Ceyhan gişelerde gözaltına alındıHatay’da yağma yapıp Adana’ya dönen 8 kişilik grup, Ceyhan gişelerde gözaltına alındıYağma yapıp dönen 8 kişilik grup yakalandıHatay’da yağma yapıp Adana’ya dönen 8 kişilik grup, Ceyhan gişelerde gözaltına alındıAdana’da suç örgütüne operasyonu: 8 kişi tutuklandı 

13 Şubat tarihli olay

AAMemurlar.netTürkiye PostaHürriyet
Adana’da deprem bölgelerinde hırsızlık yapan10 şüpheli tutuklandıAdana’da deprem bölgelerinde hırsızlık yapan10 şüpheli tutuklandıAdana’da deprem hırsızlarına af yok! 10 zanlı tutuklandıHırsızlara geçit yok! 10 zanlı yakalandıDeprem bölgesinde hırsızlık yapan 10 kişi yakalandı

15 Şubat tarihli olay

YeniçağSerbestiyeTele1BirGünGazete Duvar
Yağmacı diye sopalarla dövdükleri kişi depremzede çıktı“3-4 farklı yerde hiç sorgusuz sualsiz darp edildik”Yağmacı diye sopalarla dövdükleri kişi depremzede çıktıİktidarın kendisine olan öfkeye kılıfı“Polis tarafından dövüldük, yağmacı olmadığımız anlaşılınca bırakıldık”

18 Şubat tarihli olay

NTVDHAHabertürkPostaTürkiye 
Deprem bölgesinde hırsızlık yapan 12 kişi yakalandıDeprem bölgesinde hırsızlık yapan 12 kişi yakalandıDeprem bölgesinde hırsızlık yapan 12 kişi yakalandıHırsızlara geçit yok! 12 kişi yakalandıAdana’da depremzedelerin arabalarını çalan 12 kişi yakalandı 

20 Şubat tarihli olay

Mezopotamya AjansıDoğru HaberOda TVGerçek GündemRudaw
Deprem bölgesinde 3 kişi işkence ile katledildiAman dikkat! “yağmacılar övülerek öldürüldü” iddiasıDeprem bölgesinde bir grup, yağmacı oldukları iddia edilenleri döverek öldürdüHatay’da yağmacı oldukları iddiası ile 3 kişi dövülerek öldürüldü3 kişi dövülerek öldürüldü

21 Şubat tarihli olay

T24HürriyetYeni ŞafakMilliyetCumhuriyet
Deprem bölgesi Hatay ve Adana’da yağma ve hırsızlığa 93 tutuklamaDeprem Bölgesi Hatay ve Adana’da yağma ve hırsızlığa 93 tutuklamaDeprem Bölgesi Hatay ve Adana’da yağma ve hırsızlığa 93 tutuklamaDeprem Bölgesi Hatay ve Adana’da yağma ve hırsızlığa 93 tutuklamaDeprem bölgesinde yağma ve hırsızlık olayları 93 kişiye tutuklama