Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışmalarının tüm hızı ile sürdüğü günümüzde, “Altılı Masa”nın en önemli çalışmasını tamamladığı öğrenildi.

Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt “Altılı Masa”nın geçiş sürecine ilişkin çalışmasını köşesine taşıdı. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra Türkiye’nin gündeminin hep ittifak tartışmalarından oluştuğuna dikkat çeken Bozkurt, “bugün de sürekli bunu tartışıyoruz doğal olarak. Bu sisteme geçilmeden önce, halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı denemesinde ilk ittifak, MHP ile CHP arasında Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığında AKP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı denendi. İhsanoğlu seçilemedi ama MHP ile CHP parti olarak aldıkları oyun tamamını ortak adaya yöneltebildi. İlk ittifak deneyimi için aslında teknik olarak iyi bir sonuçtu bu” değerlendirmesini yaptı.

’80 sonrası oluşturulan seçim ittifakları partileri meclise taşımıştır’

Yakın tarihteki ittifaklara da değinen Bozkurt, “Türkiye’de 80 sonrası oluşturulan seçim ittifakları, partileri TBMM’ye taşımıştır ama politik olarak yarar sağlamamıştır. Bunun en somut 2 örneği SHP (SosyalDemokrat Halkçı Parti- CHP ile birleşti) ve HEP (CHP’den ayrılanlar kurdu, kapatıldı HDP siyasetinin ilk partisi) ile RP (Refah Partisi kapatıldı SP’nin o dönemki partisi), MÇP (Milliyetçi Çalışma Partisi adını MHP olarak değiştirdi) ve IDP (Islahatçı Demokrasi Partisi adını Millet Partisi olarak değiştirdi) ittifaklarıdır. Buna ANAP listelerinden parlamentoya girmelerine karşın Refahyol ve 28 Şubat sürecinde ANAP’ın rakibi DYP ile ortak hareket eden BBPyi de ekleyebiliriz” dedi.

İtalya’da faşist partiye karşı ‘Zeytin Ağacı İttifakı’

İttifaklarda İtalya örneğine de değinen Bozkurt, “90’lı yılların ortasında, son yapılan seçimde faşizme meyilli bir partinin birinci olarak çıktığı İtalya’da, zeytin ağacı adlı ağırlıklı sol ittifak yüzde 45’in üzerinde oy oranına ulaşarak iktidar olmuştu. Bu ittifak modelinin başbakanı, uzun süre ülkede bugün aranan istikrar ve huzuru tesis edebilmişti. Bu modeli Türkiye’de de Murat Karayalçın önermiş, Bülent Ecevit kabul etmiş ama Deniz Baykal reddetmişti. Bu model bugün 6’lı masanın kurmaya çalıştığı modelle hemen hemen, önüne sistem değiştirmeyi hedef olarak koymanın dışında aynıdır. (6’lı masadaki politik çeşitlilik en sağdan en sola zeytin ağacından daha geniştir) İtalyan modelinde parti sayısı 6’lı masanın 3 katı fazladır ama bütün partiler seçim sürecinde ortak gösterdikleri aday ile aynı dili kullanmış ve aynı politik söylemle kitlelere ulaşarak ikna etmiştir. Bu model Berlusconi’yi de iktidardan uzaklaştıran ittifaktır. Bu ittifakın başarısının kalıcı olmamasının nedeni de ayrı bir tartışma konusu. Ama son seçim sonuçlarına göre, ittifakın devamı olarak adlandırılabilecek model, ülkede 2’nci parti konumunda” hatırlatmasını yaptı.

‘Cumhur İttifakı’nın ittifaklık sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmiyoruz’

Bozkurt köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye siyasetinde de 6’lı masayı sürekli konuşuyoruz, ne yapacaklar, nasıl yapacaklar sorularını soruyoruz ama cumhur ittifakını politik düzlemde hiç konuşmuyoruz. Cumhur ittifakının 3 partiden oluştuğunu, BBP Liderinin cumhur ittifakı adına yaptığı açıklamalar sonrasında hatırlıyoruz. Parlamentoda bir iktidar bloğu oluşturan cumhur ittifakının, ittifaklık sınırlarının nerede başlayıp bittiğini biz de bilmiyoruz , ittifak bileşenleri de bilmiyor. Fiili olarak MHP’nin yaptığı hamlelerle bir iktidar ortağı olduğunu görüyoruz. Ama bu ortaklığın sorumluluğunu politik olarak alabilecek herhangi bir noktada olmadıklarını yine bizzat kendilerinden dinliyoruz.

‘Bahçeli kafaları karıştırmıştı’

MHP lideri Devlet Bahçeli bir yıl kadar önce partisinin durumunu açıklamaya çalışırken kafaları da iyice karıştırmıştı:

“MHP, cumhur ittifakının bir ortağı olsa da işlevi ve üstlendiği demokratik sorumluluğu muhalefettir, bunun yanı sıra TBMM’de denge ve denetleme göreviyle mesuldür.”
Önceki söylemleriyle bugünkü söylemleri arasında yaşanan devasa farklarla sürekli gündeme gelen MHP’nin eylemleri de hayli benzer. Seçim hükümetine Erdoğan’ın talebiyle katıldığı için Tuğrul Türkeş’i MHP’den ihraç ettiler. Parti yöneticisi ve genel başkan danışmanı Vedat Bilgin MHP’yi milletçi çizgisindeki katılık nedeniyle eleştirdi ardından istifa etti. MHP’nin şimdi yer aldığı ittifakta Bilgin bakan, Türkeş de milletvekili.

Masanın geçiş süreci tamam

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra Türkiye’nin gündemi hep ittifak tartışmalarından oluştu. Bugün de sürekli bunu tartışıyoruz doğal olarak. Bu sisteme geçilmeden önce, halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı denemesinde ilk ittifak, MHP ile CHP arasında Ekmeleddin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığında AKP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı denendi. İhsanoğlu seçilemedi ama MHP ile CHP parti olarak aldıkları oyun tamamını ortak adaya yöneltebildi. İlk ittifak deneyimi için aslında teknik olarak iyi bir sonuçtu bu.

Halkın önüne koyduğunuz sandıkta sonuç almak için yüzde 50 artı bir oyu hedefliyorsanız, ortalama demokrasilerde ittifaklar kaçınılmazdır. Ayrıca halkın seçeceği cumhurbaşkanı modelinde, parlamenter sisteme dönüldükten sonra yürütme gücünü elinde bulunduran başbakan ve kabinesinden daha fazla oy almış cumhurbaşkanının yürütme üzerine uygulayacağı baskıya da dikkat çekmek lazım. Bunlar hep siyasetin ince mühendislik isteyen işleridir.

‘Tek hedef Altılı Masayı devirmek’

Cumhur ittifakının izlediği politik hata baktığınız zaman elinde seçimi kotarmak için sadece 6’lı masayı dağıtmak seçeneğinin kaldığı görülüyor. Asgari ücret zammı da ekonomik olarak elinin çok da rahat olmadığını bir kez daha teyit etti. O nedenle sürekli olarak elindeki devlet gücünü de kullanarak masanın çalışma sistemini, mekaniğini bozacak hamleler yapıyor. Masayı da iyi tahlil ettiğini ve nerelerden hangi hamleleri yapacağını da buna göre belirlediğini atlamayalım. Siyasetin bu yönünde hayli yetenekli olduklarını son 12 yıllık süreç herkese gösterdi.
‘Millet İttifakı adayını önceden açıklarsa ne olur?’

Millet ittifakının adayını önceden açıklaması halinde elindeki devlet gücüyle neler yapabileceğini gösterdi Erdoğan. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yargının zorlama bir kararıyla cumhurbaşkanlığı aday listesinin kesin olarak dışına çıktı. Daha sonra yaşananlara bakıldığı zaman niyetin sadece bu olmadığı da anlaşıldı. İyi Parti ile Meral Akşener’in masadaki gücünü tahkim etme ve bu güç ile tabanını ikna etme hamlelerine de tanıklık yaptık. Bunlar siyasetin doğasında olan son derece normal hamleler.

Ama mesele normal olmayan bir dönemde bunların yapılmasının masada yarattığı stres. Meral Akşener bir soru üzerine İmamoğlu veya Yavaş’ın masaya adaylıklarının gelmesi üzerine destek vereceklerini açıklarken Kılıçdaroğlu’nun adaylığının masaya gelmesi halinde “bunu parti organlarında değerlendireceklerini” belirtmekle yetindi. Türban ile ilgili yasa teklifi verdiği zaman Kılıçdaroğlu’na medya üzerinden, belki de haklı olarak “böyle bir sorun yok” diyerek itiraz etmişti Akşener. Cumhur ittifakı meseleyi anayasa üzerinden TBMM’ye getirince masa, “buna beraber karar vereceğiz” dedi. İyi Parti sözcüsü masa henüz bunu görüşmemişken “genel eğilim, desteklenmesi yönünde” açıklaması yaptı. SP’nin TBMM’de tek temsilcisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman parti yönetimden habersiz cumhur ittifakının değişiklik teklifine imza attı. Masada art arda sarsıntılar yaşandı. Masayı oluşturan partiler kendi içlerinde yaptıkları değerlendirmelerde “her şey buraya kadarmış” cümleleri bile kurmaya başladılar. Bu mesele kalıcı hasar bıraksa da masayı devirmeyi başaramadı.

‘Geçiş dönemi yol haritası hazır’

Bu sarsıntılar arasında liderlerin üzerinde çalıştığı geçiş dönemi yürütme modeli, yani yol haritası tamamlandı. Bu, masanın en önemli çalışmasıydı. Seçimler sonrasında kurulacak yürütme organı, yani hükümet modeli nasıl olacak, cumhurbaşkanının yetkileri nasıl sınırlandırılarak netleştirilecek? sorularına yanıt demektir. Liderler, küçük fikir ayrılıklarını 5 Ocak’taki toplantıda gidererek anayasa değişikliğinden sonraki en önemli aşamayı yazılı metin olarak kamuoyu ile paylaşacaklar. Bu çalışma bizzat genel başkanların kendi aralarında sürdürdüğü çalışma olması nedeniyle bile en önemli metin muamelesi görüyor. Burada genel başkanların seçimler sonrasında geçiş hükümetinde nasıl bir görev ve sorumluluk üstlenecekleri de yer alacak. Mevcut sisteme göre, genel başkanların, cumhurbaşkanı yardımcısı olurlarsa milletvekili olmamaları gerekiyor. Masa, bu durumu aşmak için Anayasa sınırları içinde bir model geliştiriyor. Bu model, liderlerden oluşan ve yürütmenin üzerindeymiş gibi bir durum yaratacak kurul olmayacak. Bakanlık sayısı belirtilmeyecek, bakanlıkların paylaşacağı gibi bir his ya da algı ortaya çıkarabilecek hiçbir ifadeye yer verilmeyecek. Geçiş sürecinin uzunluğuna kadar pek çok ayrıntı bu metinde yer alacak.

‘Saraçhane mitingi moral oldu’

Saraçhane mitinginde, 6’lı masaya moral veren ve kendilerinin de çok farkında olmadıkları bir deneyim yaşandı. 6’lı masa, ittifak modeline dönüştükten sonra seçim sürecinde pek çok yerde ortak miting düzenleyecek. Ve Saraçhane’de bunun provası yapıldı. Doğru yerde doğru kitlenin önünde liderlerin hepsi yaptığı konuşmalarla olumlu puan aldılar. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Gültekin Uysal daha görünür hale geldiler, ne demek istediklerini anlattılar. Bütün tartışmalardan bağımsız bu, masaya da masanın hitap ettiği tabana da hayli moral vermiş gözüküyor.”

Editör: İdris YILMAZ