İran'ın önde gelen bir insan hakları aktivisti, BBC'ye hapishaneden yazdığı mektubunda, son hükümet karşıtı protestolarda gözaltına alınan kadınların uğradığı cinsel ve fiziksel tacizi anlattı.
Narges Mohammadi, bu tür saldırıların son protestolarda daha yaygın hale geldiğini söyledi.
Mohammadi, Tahran'ın oldukça kötü anılan Evin Hapishanesi’nde uzun bir hapis cezasını çekmek için bulunuyor.
Protestolar, İslami kıyafet yönetmeliğini ihlal ettiği gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin Eylül ayında gözaltında ölümüyle tetiklendi.
BBC’den Robert Greenall’ın haberine göre insan hakları savunucuları, 69'u çocuk olmak üzere 500'den fazla protestocunun öldürüldüğünü, binlerce kişinin de tutuklandığını söylüyor. Onlarca İran güvenlik görevlisinin de öldüğü bildiriliyor.
Gözaltına alınanların birçoğunun işkenceye ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddia ediliyor.
Mohammadi, Nobel Barış ödülü sahibi Şirin Ebadi'nin kurduğu İnsan Hakları Savunucuları Merkezi'nin başkan yardımcısı. 2011'den beri çok sayıda hapis cezası aldı ve şu anda "propaganda yapmaktan" cezaevinde.
Hücre hapsinde olmayan Mohammadi gibi İran'daki önde gelen siyasi tutuklular, genellikle aileleri veya aktivist arkadaşları aracılığıyla dış dünyayla iletişim kurabiliyor.
‘Ellerinden ve bacaklarından asıldılar’
Mohammadi mektubunda son gösterilerde tutuklanan bazı kadınların Evin Hapishanesi’ndeki kadınlar koğuşuna nakledildiğini söylüyor.
Bu, Mohammadi’ye maruz kaldıkları tacizin ayrıntılarını öğrenme şansı vermiş.
Tanınmış bir aktivistin, kendisini cezaevine götüren araçta, ellerinin ve bacaklarının başının üzerinde bir kancaya bağlandığını ve ardından güvenlik görevlileri tarafından cinsel saldırıya uğradığını söylediğini aktardı.
Mohammadi, aktivistin vücudunda morluklar ve yara izleri gördüğünü söylüyor.
Sokakta gözaltına alınan başka bir kadının biri önde biri arkada olmak üzere iki güvenlik görevlisi tarafından motosiklete bindirildiğini ve defalarca saldırıya uğradığını söylüyor.
İran devlet televizyonu, güvenlik güçlerinin kadın protestoculara tecavüz ve cinsel tacizde bulunduğuna dair haberleri yalanladı.
19 Aralık tarihli bir haberde, kadın mahkumların tamamının kadınlardan oluşan tesislerde tutulduğu ve Batı medyasındaki tecavüz iddialarının "söylenti” ve "asılsız" olduğu belirtildi.
Ancak İran, ülkedeki protestolarla ilgili haberciliği yoğun bir şekilde baskılamaya devam ediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), İran'ın şu anda dünyadaki gazetecilerin en fazla hapsedildiği üçüncü ülke olduğunu kaydediyor.
Mohammadi, gözaltındaki kadınların ailelerine baskıya yol açabilecek olsa da, buna bir son vermeye çalışmak için neler olduğunu ifşa etmenin gerekli olduğuna inandığını söylüyor.
“Bu suçların ortaya çıkmaması, kadınlara yönelik bu baskıcı yöntemlerin sürdürülmesine katkı sağlayacaktır” diyor.
"Bu nedenle, İran'daki kadın aktivistlere, mücadele yürütenlere ve protestoculara yönelik saldırının küresel düzeyde geniş ve güçlü bir şekilde haberleştirilmesi gerekiyor gibi görünüyor."
İran'daki sivil toplum üzerindeki baskı göz önüne alındığında bunun özellikle önemli olduğunu da sözlerine ekliyor.
"Güçlü bağımsız sivil kuruluşların yokluğunda, medyanın ve uluslararası insan hakları örgütlerinin ve küresel kamuoyunun ilgisi ve desteği önemlidir."
Mohammadi mektubunu, İran'ın "cesur, dirençli, canlı ve umutlu kadınlarının" zafere ulaşacağına inandığını ifade ederek bitirdi.
“Zafer, demokrasiyi, barışı ve insan haklarını tesis etmek ve zulmü bitirmek demektir” dedi ve ekledi:
"Geri adım atmayacağız."