Manşet

6 Günlük Su Kesintisine Tepki: Sebep Liyakatsiz Beceriksiz Kişilerin İş Başında Olmasıdır

Abone Ol

Van’da uygulamaya konulacak olan 6 günlük kesintisiz su kesintisine bir tepki de HDP/Yeşil Sol Parti’den geldi. 6 günlük su kesintisine düzenlediği basın açıklaması ile tepki gösteren HDP/Yeşil Sol Parti, Gürpınar’daki Bejingir kaynağından gelen suyun Şabaniye depolarına iki ayrı isale hattından geldiğine dikkat çekerek, “biri 1500 lük olan eski diğeri 2100 lük olan yeni iki ayrı izale hattıyla geliyor. Bu iki ana boruyla vana gelen su miktarı ortalama 1,5 milyon nüfüsa yeter durumdadır. Ama ne hikmet ise toplam 650- 700 bin olan nüfusa yetmiyor. Bu durum bir yanıyla alt yapı yetersizliği ile ilişkiliyse diğer yanıyla ve tümüyle işletme ve yönetme sorunuyla ilişkilidir. Liyakatsiz, beceriksiz, atama yönetimlerin iş başında olmasından kaynaklıdır” ifadelerini kullandı.

HABER MERKEZİ / AJANS65 TV

VAN - Van’da pazartesi günü hayata geçirilecek olan 6 günlük su kesintisine ilişkin bir tepki de HDP/Yeşil Sol Parti’den geldi. Cumhuriyet Caddesi Aydın Perihan AVM önünde düzenlenen basın açıklamasına Yeşil Sol Parti ve HDP’li yönetici ve üyeler katıldı.

Düzenlenen basın açıklamasında konuşan yerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Mustafa Avcı, Van ili İpekyolu, Edremit, Tuşba ve Gevaş ilçelerine içme suyu sağlayan kaynağın Bejingir su kaynağı olduğuna dikkat çekerek, “Kaynaktan Şabaniye mahallesine kadar herhangi bir maliyet olmadan kendi cazibesiyle gelen su buradaki depolardan dağıtım için pompalanıyor” dedi.

‘ 1 MİLYON 500 BİN İNSANA YETMESİ GEREKEN SU 650-700 BİN KİŞİYE YETMİYOR’

Açıklamasının devamında Avcı, Bejingir kaynağından suyun Şabaniye’deki depoya biri bin 500’lük olan eski diğeri 2 bin 100 lük olan yeni iki ayrı isale hattıyla geldiğine dikkat çekerek, “Bu iki ana boruyla vana gelen su miktarı ortalama 1,5 milyon nüfüsa yeter durumdadır. Ama ne hikmet ise toplam 650- 700 bin olan nüfusa yetmiyor. Bu durum bir yanıyla alt yapı yetersizliği ile ilişkiliyse diğer yanıyla ve tümüyle işletme ve yönetme sorunuyla ilişkilidir. Liyakatsiz, beceriksiz, atama yönetimlerin iş başında olmasından kaynaklıdır” şeklinde konuştu.

Avcı şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere hemen her yaz (özellikle de Kayyum rejimleri) döneminde su kesintileri ilimizde büyük sorun oluyor. Başta esnafımız olmak üzere kentlinin büyük kesimi bu sorundan olumsuz etkileniyor ve mağdur oluyor.

‘VASKİ’NİN İLERİ SÜRDÜĞÜ HİÇBİR GEREKÇE İNANDIRICI DEĞİL’

İçinden geçtiğimiz bu günlerde de aynı sorun yeniden yaşanıyor. Buna karşın VASKİ tarafından bazı gerekçeler ileri sürülüyor ancak bu gerekçelerin hiçbiri inandırıcı değildir, kabul edilemez. Temiz suya erişim temel insan hakkıdır. İlgili kurumların görevi bu hakkın ihlali değil, talebi temin etmek ve karşılamaktır.

Yüksek sıcaklıklardan kaynaklı kuraklık zaten ciddi bir sorundur ve kentliyi olumsuz etkiliyor. Yine kentimizdeki sulama alt yapısının yetersizliği biliniyor ve yıllardır çözümsüz halde bekliyor. Bu durum başta tarım emekçileri olmak üzere çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlayan yüzbinlerce yurttaşı türlü zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Ama aynı zamanda var olan su kaynakları da tarım dışı alanlarda ve rant amaçlı kullanılınca mağduriyet artarak devam ediyor.

Bir yandan bu, diğer yandan merkezi hükümetlerin bilinçli politikaları sonucunda tarımdaki girdi maliyetleri artınca tarım emekçisi üretim sürecinden koparak kırdan kente göç etmek zorunda kaldı. Kentte ciddi yığılma yaşandı. Buna karşın mevcut alt yapının güncellenmesi için ne bir plan ne de proje geliştirildi.

‘EN TEMEL SORUN KENTİN KAYYUM REJİMİ TARAFINDAN YÖNETİLMESİDİR’

Ve yine bu işler için kaynak da ayrılmadı. Bu durum sorunların katlanarak devam etmesine neden oldu. Ama aslında en temel sorun ise kentimizin kayyum rejimi tarafından yönetilmesidir. Hatta yönetilemiyor demek daha doğrudur. Zaten öyle bir derdi ve öyle bir amacı da yoktur.

Zira biliyoruz ki kayyumların genel amacı yerel kaynakları denetim altına almak, kentli için değil merkezi yönetim için yandaş ve kandaş için seferber etmektir. Böyle olunca da kentlinin temel sorunlarının çözümü için kaynak ayırmak tabii ki mümkün olmuyor.

Sıkıntılarımızı, taleplerimizi çok doğaldır ki sorumlulara aktarmak istiyoruz. Ama bu kayyum rejimi sürecinde çok da mümkün olmuyor. Basına da yansıdı. Sorunlarını kayyum bürokratlarına aktarmak üzere kurumlara giden vatandaş tartaklanıyor ve dövülmeye çalışılıyor. Bunca pervasızlık, saygısızlık, ahlaksızlık yaşanıyorken VASKİ yetkilileri ‘Kaynakların deprem bölgesi için harcandı’ diyerek halkın duygularıyla oynanmak isteniyor. Bu yöntemle kentli susturulmaya çalışılıyor.

‘SORMAK GEREKİYOR; DEPREME NE KADAR BÜTÇE AYIRDINIZ’

Sormak gerekir deprem bölgelerine Van belediyeleri olarak toplamda ne kadar bütçe ayırdınız? Kentimiz de deprem kuşağı üzerindedir ve 30 yılda bir yıkıcı depremle karşılaşıyor. Bugüne kadar depreme ne düzeyde hazırlık yaptınız? %96 sının kaçak olduğu söylenen kentteki yapı stokunun ne kadarını denetimden geçirdiniz? Yarın bir deprem olsa bu halk nerede toplanacak? deprem toplanma alanınız var mı? Deprem esnasında sevk ve idare yapacak kadar eğitilmiş personeliniz var mı? Sorular çoğaltılabilir.

Ve tabii ki verebileceğiniz haklı ve ikna edici hiçbir yanıtınız yoktur, olamaz. O halde halkın duygularını sömürmeyi bırakın sorumluluğunuz ne ise gereğini yapın.

‘BÜAYÜKŞEHİRLER ARASINDA EN PAHALI SUYU SATANLARDAN BİRİSİ DE VASKİ’DİR’

VASKİ’nin atama yönetimi sorunları çözmeyi bırakmış, bugüne kadar yandaş ve kandaş için harcayarak boşalttığı bütçeyi kestiği cezalarla doldurmaya çalışıyor. Ceza asla çözüm değildir. Güncel konutlar için Suyun metre küpünü 15. 67 TL satarak zaten en büyük cezayı kentliye kesiyorsunuz. Kentlimizin aslında temiz suyu maliyetine kullanması gerekirken şu anda 30 büyükşehir belediyesi içinde suyu en pahalı dağıtan kentler başında geliyoruz.

19 Ağustosta 2019 da 2. Kayyum Darbesiyle görevden uzaklaştırıldığımızda bu kentte suyun metre küpü 2.75 tl idi. Bu durumu bile fazla görüyor ve maliyetine suyu dağıtma projesi yapıyorduk ki kayyum atandı ve görevden uzaklaştırıldık. O günden bu güne zam üstüne zam derken gelinen nokta halkımız su faturasını ödemez durumdadır.

‘HALEN ARSENİKLİ SU KULLANILIYOR’

Diğer yandan çoğu mahallede halen kuyulardan elde edilen arsenikli su kullanılıyor. Halkın sağlığıyla oynanıyor. Bizler en kısa sürede bu kuyuları devre dışı bırakmaya çalışıyorduk. Ama aldığımız bilgiler ışığında 2. Kayyum döneminde bu kuyulara ek olarak yeni kuyular açılmış ve faaliyettedir. Dolayısıyla Hem zamanında ve temiz suya erişim olamayacak hem de en pahalı su kullanılacak. Bu, vatandaşa yapılan en büyük zulümdür.

Kuşkusuz halkımız bu zulmü kabul etmeyecektir. Halkı hiçe sayan, halkın iradesini ayaklar altına alan bu rantçı ve talancı zihniyete gerekli ders önümüzdeki yerel yönetim seçim sürecinde verilecektir.

Aylardır çözülemeyen bu sorunun üzerine bir de son günlerde açıklama yapan VASKİ nin atama yönetimi 14-20 Ağustos tarihleri arasında (6 günlük ) su kesintisinin yapılacağı söylendi. Söz konusu açıklamaya sosyal medyadan doğal olarak tepkiler yağdı. Kentli ikna edici açıklamalar bekliyor. Burası İstanbul, Ankara gibi baraj göllerinden su sağlayan bir kent değil ki barajlarda su kalmadı o yüzden kesintiye gidiyoruz diyelim.

‘KENTTE İKİ TANE İSALE HATTI VAR, KENT NEDEN SUSUZ BIRAKILIYOR?’

Temiz su kaynağımız Allah’ın vergisi olarak hiç tükenmeyecek şekilde şu anda doğalında akan bir kaynaktır. İsale hatlarının onarımı gerekçe gösteriliyor. İki isale hattıyla su taşınıyor. Biri 2011 depreminden önceki yani eski, diğeri ise 2011 depreminden sonraki yani yeni hattır. Yeni isale hattında hiçbir sorun yok. Onarım eski isale hattında yapılacaksa kent neden 6 gün topyekûn susuz bırakılıyor?

Yine yaklaşık dört yıldır DSİ tarafından yaptırılan Şabaniye Mahallesindeki 30 bin metre küplük depo neden bu güne kadar teslim alınmadı? Söz konusu depo bu gün aktif halde olsaydı, izale hattında yapılacak olan onarım çalışması kentliyi hiç mi hiç etkilemeyecekti.

‘YAZIN EN KAVURUCU SICAKLIKLARININ OLDUĞU DÖNEMDE NEDEN ONARIM İŞLERİ YAPILIYOR?’

Ve yine onarım işi neden ilkbahar ya da son bahar aylarında değil de yazın en kavurucu sıcakların yaşandığı aylarda planlanıyor. Bu bile arka planda gizli bazı hinliklerin olduğunu gösteriyor. Diğer bir soru; madem bu kararı aldınız o halde dar gelirli ailelerin 6 günlük kesinti süresince gerek içme suyu ve gerekse temizlik için kullanacakları suyu nerden ve nasıl temin edebileceklerini de düşündünüz mü? Buna ilişkin bir hazırlığınız var mı? Varsa bir açıklamanız kamuoyuna deklare edin. Öyle sırtınızı merkezi yönetime dayayarak “ben söyledim olacak, ben yaptım kabullenecek” demekle olmuyor. Bu zihniyetten vazgeçin. Unutmayın ki en büyük güç halktır. Yönünüzü halka dönün. Yerel kaynakları kentli için kullanın. Aksi durumda birkaç aylık ömrünüz kaldı. Bu halk kendi iradesiyle kendisine hizmet edecek bir yönetimi iş başına getirecektir. İşte o zaman halk adına, kentli adına bu gün yanlış yapanlardan güçlü şekilde hesap sorulacaktır.”